Cennetmekân Sultan 2. Abdülhamid Han, Osmanlı İmparatorluğu’nun 34. Padişahı ve 113. İslâm halifesidir. Sultan Abdülmecid’in oğludur. 21 Eylül 1842 tarihinde İstanbul’da dünyaya gelmiş olup, 31 Ağustos 1876 tarihinde tahta çıkmıştır.
Saltanat süresi yaklaşık 33 yıldır. 27 Nisan 1909 tarihinde bir darbeyle tahttan indirilen 2. Abdülhamid, 1918 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.
Sultan 2. Abdülhamid Han, Osmanlı tarihinin en mühim şahsiyetlerinden ve Osmanlı Padişahlarının en büyüklerinden biri olarak kabul edilir.
2. Abdülhamid’in çocukluğu ve gençliği sağlam bir dini terbiye alarak geçmiş, Arapça, Farsça, Fransızca öğrenmiş, musiki dersleri almış, devrin en kuvvetli âlimlerinde tarih ve dini ilimler tahsil etmiştir. Zeki, çalışkan, cesur ve ileri görüşlü bir kimsedir.
Siyasi deha sahibi, eşine az rastlanır bir devlet adamı ve kudretli bir yöneticidir. Kuvvetli bir hafıza ve basirete sahipti. Gayet güzel ve düzgün konuşurdu. Son derece takva sahibi idi ve tasavvufa ait geniş bilgisi vardı. Abdestsiz olarak hiçbir devlet işine imza atmadığı bilinmektedir.
Padişahlığı döneminde yıkılmak üzere olan devleti, ayakta tutacak bütün tedbirleri alarak İmparatorluğun çöküşünü engelledi.
Döneminde memleketin imarı sürdürüldü, kendisinden önce yok olan devlet otoritesi tekrar sağlandı,
Tanzimat Fermanının doğurduğu sıkıntılar giderilmeye çalışıldı, ehliyet ve liyakat sahibi kişiler işbaşına getirildi, memleketin her yeri ilim yuvaları, okullar, fabrikalar, çalışma sahalarıyla donatıldı ve böylece yıkılmakta olan devlet tekrar ayağa kaldırıldı.
Döneminde ayrıca, İstanbul’dan Medine’ye kadar uzanan demiryolu yapılmıştır. Batılı ülkeler, Osmanlı’yı parçalamak için Arap - Türk düşmanlığını körüklerken, büyük Sultan muhteşem demiryolu projesi ile kardeşlik bağlarını güçlendiriyordu.
30 Ağustos 1908 tarihinde faaliyete geçen Hicaz demiryolu ile İstanbul’dan kalkan bir tren, Medine’ye ulaşabiliyordu.
Bu projenin, Hac seyahatini daha kolay ve güvenli yapmak, Osmanlı askerini gerektiğinde bu bölgelere daha hızlı sevk etmek, bu bölgelerde Osmanlı nüfuzunun arttırılması ve bölge ülkelerinin ekonomik gücünü yükseltmek gibi amaçları vardı.
Abdülhamid Han’ın, demiryolu projesi ile ince siyasetinin dehasını ortaya koyduğu dost-düşman herkes tarafından kabul edilmiş bir gerçektir.
Demiryolu, Medine’ye kadar gerçekleşmesine rağmen, hedeflenen asıl ulaşım noktası olan Mekke’ye kadar uzatılamadan ne yazık ki, Sultan 2. Abdülhamid tahttan indirildi.
2. Abdülhamit Han, her türlü iftira ve isnatlara ve içinde bulunduğu çok zor şartlara rağmen iman, azim ve kararlılığını kaybetmeyerek büyük bir sabır ve metanetle hak bildiği yoldan sapmadan, yılmadan, bıkmadan devleti 33 yıl boyunca başarıyla idare etmiştir.
O büyük Padişah, iç ve dış düşmanların şeytani hileleri, entrikaları, desiseleri ve baskıları ile bir an önce yıkmak istedikleri Osmanlı Devletini 33 yıl süreyle ayakta tutmayı başarmıştır.
Yahudilerin, Filistin’den Osmanlı’nın bütün borçlarını ödeme karşılığında toprak talep etmelerine karşı verdiği; “Ben bir karış dahi olsa toprak satmam. Zira bu vatan bana değil, Osmanlı milletine aittir. Milletim bu toprakları kanlarını dökerek kazanmışlardır. Kanla alınan topraklar para ile satılamaz. Ne ile aldıysak onunla geri veririz” cevabı meşhurdur.
Verdiği bu cevap, Sultan 2. Abdülhamid Han’ın tahttan indirilmek için düğmeye basılmasına sebep olmuştur.
Abdülhamid han, 21 Temmuz 1905 Cuma günü, Cuma namazı çıkışında, Ermeni komitacılarının düzenlediği suikast sonucu öldürülmek istenmiş, 26 kişinin öldüğü suikasttan Allah’ın yardımı ile sağ kurtulmuştur.
2. Abdülhamid, bu olaydan 4 yıl sonra, iç ve dış düşmanların birleşerek organize ettikleri ve tarihe 31 Mart vakası olarak geçen ihtilal sonucu tahttan indirilmiştir.
31 Mart ayaklanmasını İttihat Terakki, İngiltere ve Mason teşkilatları tertip etmişlerdir ki, bunların hepsinin arkasında, Abdülhamid’e Filistin politikası nedeniyle düşman olan Yahudiler vardır.
Nitekim, II. Abdülhamid’in tahttan indirilmesiyle Yahudiler, Filistin’de toprak satın alma izni almışlardır.
2. Abdülhamid tahttan indirildikten sonra 3,5 yıl Selanik’te ev hapsinde tutulmuş, 1912 yılında İstanbul Beylerbeyi Sarayına getirilmiş, burada 5 yıldan fazla bir zaman daha yaşadıktan sonra 10 Şubat 1918 tarihinde vefat etmiştir.
Bu yıl vefatının 100. yıldönümü olan 2. Abdülhamid Han’ın cenazesi, Divanyolu’ndaki, dedesi Sultan 2. Mahmut’un türbesine defnedilmiştir.
Hayırsever ve cömert bir insan olan Sultan İkinci Abdülhamid, sıradan bir vatandaş gibi yaşardı. Yunan seferi sırasında, kendisine hazinede yeterli para bulunmadığı söylenince, atalarından kalma ve kendisinin şehzadeliği sırasında yaptığı ticaretten kazandığı şahsi servetinden masrafları karşılamış, devletten beş kuruş almamıştı.
Boş vakitlerini marangozhanede geçirir, harika eşyalar yapar, bunları sattırır ve parasını fakire fukaraya dağıttırırdı. Son derece şefkatli bir insan olan Sultan İkinci Abdülhamid'in, amcası Sultan Abdülaziz’i öldürenleri ve kendisini öldürmek isteyenleri bağışlaması, dünya siyaset tarihinde o zamana kadar görülmemiş bir olaydır.
2. Abdülhamid, eğitim ve kültüre çok önem vermiş, bu konularda hizmet verecek birçok mekân yaptırmıştır. Üniversiteler, Güzel Sanatlar Akademisi, Ticaret ve Ziraat Okulları kuran Sultan İkinci Abdülhamid, ilk ve orta dereceli okullar, dilsiz ve kör okulları, kız meslek okulları da yaptırmıştır.
2. Abdülhamid Han’dan sonra Osmanlı hızlı bir parçalanma sürecine girmiş, devlet hızla çökmüş ve ehliyetsiz idareciler elinde koskoca İmparatorluk yok olmaya sürüklenmiştir.
Onun tahttan indirilmesinin üzerinden 10 yıl geçmeden imparatorluğun dörtte üçünün elden çıkması ve kısa zaman sonra da yıkılması memleketi 33 yıl nasıl başarıyla idare ettiğine en açık delildir.
Abdülhamid Han'ın tahttan indirilmesiyle beraber kan gölü haline çevrilen Ortadoğu'da hâlâ huzur tesis edilememiş, Arap âlemi, Siyonizm’in oyuncağı haline gelmiştir.
Bu büyük Sultanı minnetle yâd ediyor, Yüce Allah’tan rahmet diliyor ve mekânının cennet olmasını niyaz ediyorum. Sağlıklı mutlu yarınlar efendim. (Aydan Arı Günden Duru – Salih Sedat Ersöz)