Zeki Oğuz
Siz bu yazıyı okurken yeni yıl çoktan eskimeye başlamış olacak. Ben de eskiyen yılı okuduğum son kitaplarla uğurlamak istedim. Şu an okuduğum kitap hemşehrimiz Mustafa Ekmekçi’nin “Gün Ola Harman Ola”sı.
1972-74 Yılları arasında yayınlanmış köşe yazılarını toplamış. Yazıların yayınlandığı tarih günümüzdeki gibi bir kaos dönemi.12 mart faşizmi milletin ensesinde. Siyasetçiler yine hırgür içinde. Yani günümüzden pek de farklı değil. Sade vatandaşı bir yana ayırıyorum. O günden bugüne bu ülkeyi idare edenler hiç ders almıyorlar ki tarih tekerrür edip duruyor. Gelelim kitaplara.
Kurumların kültür-sanat olaylarına bakışı olmayınca oralardan elle tutulur bir şey çıkmadı. Kişi bazında ise güzel kitaplar yayınlandı. Bu kitaplardan bazılarını yazmıştım. Arada maalesef yazamadıklarım da oluyor. Örneğin Mustafa Ertaş hocanın “Taşeli’nin Batmayan Güneşi Karacaoğlan” bunlardan biri. Konu birazda bana yakın olduğu için defalarca okudum, notlar aldım ama yazmak bugüne kısmetmiş.
Mustafa Ertaş bir Taşeli sevdalısı. O bölgeyi ve sorunlarını ilk olarak onun “Tekerleğin Değmediği Yer” adlı eserinden öğrenmiştik. Bu kitap değerli eğitimci, yazarımızın beşinci kitabı.
Karacaoğlan bütün değerlerimiz gibi çeşitli yörelerce sahiplenilen biri. Mustafa Ertaş Taşeli yöresinde yaylaları, beldeleri dolaşarak, yaşlılarla konuşarak Karacaoğlan ile ilgili yayınlanmamış şiirleri topluyor. Onun yaşamının izlerini sürüyor. Bulduğu belgeleri yayınlıyor. Araştırmacı, yazar Mustafa Ertaş bu son kitabında da yeni belgeler sunuyor bize. Karacaoğlan şiirleriyle yürüyoruz Barcın, Feslikan yaylalarında. Ertaş’ın anlattığı yerler, defalarca gidip gördüğüm, Yörük obalarıyla yürüdüğüm yerler, o yüzden kitabı okurken her anıyı yeniden yaşadım. Çiğdemlerin, navruzların kokusunu hissettim satır aralarında.
“Bu Dünyaya Girmsn” yazar Zeliha Uyar’ın ilk romanı. Her ilk kitapta olduğu gibi eksiklikler, editörden kaynaklanan yanlışlıklar var ama vermek istediği mesajı doğru veriyor Zeliha Uyar.
Gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinden okuyoruz birbirini hiç görmemiş insanların msn veya internet kanallarıyla tanıştıktan sonra başlarına gelen korkunç olayları. Yazar bundan yola çıkarak kurgulamış romanını. Özellikle tecrübesiz gençlerin okuması gereken bir kitap. Bildiğim kadarıyla Zeliha Uyar yeni bir roman için çalışıyor. Onun başarılı olacağına inanıyorum.
Akşehir sıkça gittiğim, sevdiğim ilçelerimizden biri.
Bunun sebeplerinden biri doğa ve tarih güzelliğinin yanı sıra insanlarının sıcakkanlılığı ve güler yüzleri. Onlar gerçekten Hoca Nasreddin’in torunları. Bahar aylarında AKM de bir fotoğraf sergisi açmıştım Akşehir Belediyesinin desteğiyle. Sergiden sonra Konya’dan giden konuklara “Sıra Yarenleri” gösterisini sunmuşlardı.
Akşehir Belediyesi her zaman kültür-sanat olaylarına yakın durur, destekler. Geçen hafta yine oralardaydım. Belediyenin kültür ve sosyal işler biriminde çaylarımızı yudumlarken iki güzel kitap tutuşturdular elime. Birini eğitimci Mehmet Koç hazırlamış. “Dokuz Ay On Gün”. Biliyorsunuz büyük taarruzun hazırlıkları Akşehir’de başlamıştı. Mehmet Koç dokuz ay on gün süren bu hazırlıkları gün gün sıralamış. Hazırlıklarla ilgili fotoğrafları, listeleri, batı cephesinin krokilerini vermiş. Çok akıcı da bir dili var yazarın. Akşehir’den Konya’ya kadar bitirmiştim kitabı.
Diğer kitap ise “Minyatürlerle Menakıbi Hoca Nasreddin” Mustafa Özçelik ve Funda Koçer Yeşilyurt hazırlamışlar. Büyük boy 63 sayfalık kitapta hocanın fıkraları çok güzel minyatürlerle verilmiş.
Dr. Muammer Ulutürk değerli bir eğitimci ve yazar. İki hafta önce iki kitabını birden imzalayıp verdi. “Dinlerde Gayb İnancı” ve “Havariler”.
Böylesi konulara yakınlık duyanlar için eşsiz birer kaynak bu kitaplar. Yalnız okuyucu şimdilik piyasada bulamayacak bu iki kitabı çünkü Dr.Muammer Ulutürk bildiğim kadarıyla otuzar adet bastırdı bu iki kitabı. Umarım yayıncıların dikkatini çekerde her iki kitap yayınlanarak geniş kesimlere ulaşır.