2015 Bitti, Gelen Gideni Aratmasın

Mustafa Yiğit

Bahçemdeki ağaçların üzerine yağan kar taneleriyle birlikte koskoca bir yılı daha geride bırakmanın sevincini yaşadım.

Tabii okuyucularımız soracaktır “insan ömründen bir yıl daha gittiği için sevinir mi? “

Evet geride kalan yıl için genelde insanlar üzülür. Ömürden ömür gidiyor diye. Ancak benim buradaki “oh olsun 2015 bitti” babındaki cümlelerim bireysel değil toplumsal yaşadıklarımızla ilgili…

Şöyle gözlerinizi kapayın ve 2015 yılının nasıl geçtiğini bir düşünün…İnanın bir daha toplum olarak bir daha yaşamayı istemediğimiz bir yıl olduğunu göreceksiniz…

2015’in daha ilk ayından itibaren Sultan Ahmet meydanındaki  polis karakoluna yapılan saldırı sonrası verilen  şehit aslında perşembenin gelişini çarşambadan belli etmişti.

Terör yeniden hortladı. 2015 yılı boyunca  maalesef şehitlerin ardı arkası kesilmedi. Türkiye’nin  pek çok şehri şehit ailelerin ağıtlarına şahitlik etti. Bu süreçte 205  güvenlik görevlimiz şehit edildi bölücü terör örgütü tarafından. Allah mekanlarını cennet eylesin.

Terör sadece güvenlik güçlerine dönük gerçekleşmedi, aynı zamanda şehirlerin merkezindeki  sivil insanları da vurdu. Suruç’ta, Ankara’da Türkiye tarihinin en büyük terör saldırılarına maruz kaldı. Bu bombalı saldırılarda pek çok insan hayatını kaybetti.

Bu saldırılar karşısında  milli hassasiyetlerin de kıpırdanmaya başlandığına şahitlik ettik.  Milyonlarca insan evlerine Türk bayrağı asarak, bayrak mitingleri yapılarak ülkenin birliği ve bütünlüğüne halel getirenlere tepkilerine gösterdi.

Türkiye sadece bölücü terörün saldırılarına maruz kalmadı bu süreçte. Erkek cinayetleri de gündemimizden hiç düşmedi. 2015’in Şubat’ında 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Özgecan Aslan bindiği minibüsün sürücüsü tarafından vahşice öldürüldü. Bundan sonra kadına dönük bu şiddetin önünü almak için çeşitli protestolar yapıldı, bu cinayetlere yönelik hassasiyet vurgusu sürekli yapıldı. Ancak kadınlara dönük saldırılar ve ölüm haberlerinin de ardı arkası kesilmedi. 

Türkiye sınırları dışındaki tek Türk toprağı olan Suriye içindeki Süleyman Şah Saygı Karakolu ve Türbesi’ne operasyon gerçekleştirildi. Bu operasyon Süleyman Şah Türbesi’nin  Türkiye sınırına nakledilmesiyle sonuçlandı. 

Bu yıl aynı zamanda adeta bir yaprak dökümünün yaşandığı yıl oldu. Oktay Sinanoğlu gibi bir Türkçe sevdalısı bilim adamını kaybettik. Türk popunun Efsane ismi Erol Büyükburç, Yemininden dönmeyen pop müziğinin önemli ismi Kayahan, Yeşilçam’ın güldürü ustası Zeki Alasya, Türk insanına her zaman “Olacak o kadar dedirten” skeçlerin usta ismi Levent Kırca,  Türk sinemasının emektarı Sümer Tilmaç, avantür filmlerin ustası Yılmaz Köksal, Yeşilçam’ın yaşayan büyük usta yönetmenlerinden Memduh Ün,  Türk sanat müziğinin kadife sesi Behiye Aksoy İnce Memed’in yazarı Yaşar Kemal hayatlarını kaybeden sanatçılardandı.

Türk siyasetinin ve demokrasi hayatımızın en önemli yapı taşlarından biri olan 6 kere gidip 7 kere gelen Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı yapan fotör şapkası hafızalara kazınan  Süleyman Demirel de kaybettiklerimiz arasındaydı. 

Bu yıl peki hep ölüm, terör, erkek cinayetleri mi yaşadık, hiç mi iyi bir şey olmadı. Türkiye’yi gururlandıran bir haber hepimizi onurlandıran büyük bir başarıya şahitlik ettik. 2015 Nobel Kimya Ödülünü bir Türk aldı. Aziz Sancar Hoca. Adını bugüne kadar hiç duymadığımız, Mardin Savur’dan çok çocuklu bir aileden gelen Aziz Sancar, aynı zamanda millet, aidiyet gibi konularda verdiği Nobellik mesajlarla da içimize su serpen bizi umutlandıran Altın Adam oldu.

Evet 2015 yılı iyi ki gitti dediğimiz yıllardan biriydi, Allah’tan dileğimiz gelenin gideni aratmamasıdır…