TBMM (AA) - Başbakan Ahmet Davutoğlu, "İdarede vesayeti, sokak çetelerini, paralel yapıları, gayrimeşru bütün aktörleri reddediyoruz. Biz gücümüzü, karanlık yapılardan değil, milletten alıyoruz" dedi.
Davutoğlu, TBMM Genel Kurulu'nda 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı üzerinde hükümet adına söz aldı.
Başbakan Davutoğlu, görüşmelerde eleştiri, öneri ve uyarılarıyla bütçeye katkıda bulunan herkese teşekkür etti.
Hocalı katliamının yıl dönümü olduğunu anımsatan Davutoğlu, Hocalı şehitlerini rahmetle andı.
Başbakan Davutoğlu, "Vatanları vatanımızdır, vatanımız vatanlarıdır, kaderleri kaderimizdir, kaderimiz kaderleridir. Her zaman omuz omuza olacağız" dedi.
Davutoğlu, selefi olan, rahmete kavuşan başbakanlar ile Necmettin Erbakan'ı hürmetle yad ettiğini bildirdi.
"Hayırlar fethola, şerler defola" diyerek söze başlayacağını belirten Davutoğlu, "Kadim geleneğimize uyarak, her işte olduğu gibi burada da söze başlarken Bismillah diyelim. Rızık kapımızı besmeleyle açarız. Bütçe de bütün milletin rızık kapısıdır. Bereketli, hayırlı olsun, geleceğe dönük olarak güzel hizmetlerin vesilesi olsun" diye konuştu.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, bütün dünyanın bugün tarihi bir kırılmanın eşiğinde olduğuna işaret ederek, ciddi bir dönüşüm sürecinde olduklarını belirtti.
Bir taraftan modern dönemin en kapsamlı ekonomik kriziyle boğuştuklarını anlatan Davutoğlu, 2008'de yaşanan ekonomik krizin bütün şiddetiyle, dehşetiyle kıtaları, ülkeleri kıskacına aldığını vurguladı.
Diğer yandan yüzyıl önce çizildiği düşünülen Ortadoğu ve Balkanlar düzenin çatırdadığını kaydeden Davutoğlu, "Çevremizde jeopolitik depremler yaşanıyor. Çevremizde en az 6 ülkede fiili olarak merkezi yönetimlerin kontrolü yok. Büyük bir ekonomik depremin ve yanıbaşımızda jeopolitik depremin merkezinde, bu iki büyük meydan okumaya karşı 3 asli temel değerimize dayanıyoruz" dedi.
Başbakan Davutoğlu, birinci değerlerinin insanlar olduğunu vurgulayarak, çok zengin doğal kaynakları bulunmadığını, bazı devletlerin sahip olduğu sömürme döneminden kalan sermaye birikimlerinin de olmadığını kaydetti.
Davutoğlu, "Ama bizim bir değerimiz var, o da insanımız. 78 milyonun kardeşliği üzerinde ortaya çıkan insan potansiyelimiz. Bu insanlar, bizim insanlarımız. Her biri tek tek bizim insanımız, her birinin kaderi tek tek bizim kaderimiz" dedi.
TBMM'nin kaderinin, insanların topyekün kaderinden bağımsız olmadığını belirterek, en büyük servetlerinin, kıymetlerinin insan olduğunu anlatan Başbakan Davutoğlu, "Bu nedenle bütçelerimizin odağı da insanımızı teşkil ediyor. Eğitimden sağlığa, sosyal güvenlikten ulaştırmaya kadar bu insani sermayemizi zenginleştirecek adımlar atıyoruz" diye konuştu.
İkinci büyük değerlerinin demokrasi olduğuna işaret eden Davutoğlu, şunları söyledi:
"Demokrasimizin nihai tecelligahı olan bu Meclis, demokrasiyi bize en büyük güç olarak armağan eden ve özgürlüğümüzü, bağımsızlığımızı bize armağan edenleri bir kez daha yad ederek söylüyorum, bu Meclis her ne surette olursa olsun mutlaka bu milletin nihai kaderini belirleyen en yetkili merci olmaya devam edecektir. Hain, hunharca yapılan Ankara saldırısı sırasında grup başkanvekillerimizin temaslarıyla, hemen yanıbaşımızda bombalar patlamasına rağmen, Meclis'imizin açık kalmasını sağlayan bütün milletvekillerine teşekkür ediyorum. Sizler hep birlikte o gün bir prensip ortaya koydunuz, bir destan yazdınız. Polatlı'ya yaklaşan düşman askerlerine karşı Birinci Meclis'in çalışması gibi, ne olursa olsun Türkiye'de bu Meclis her halükarda çalışacak ve her halükarda milletin kaderini belirlemeye devam edecektir. Bir daha bu Meclis'e, kimse, hangi gerekçeyle olursa olsun kilit vuramayacak, ara veremeyecek. Adnan Menderes'i de bir kez daha rahmet, hürmetle anıyorum, onun Meclis'inden bugüne kadar yaşanan bütün sıkıntılardan sonra, buradan, bu kürsüden, bütün milletim adına sesleniyorum: TBMM, ebediyen bu milletin kaderini belirleyecek, nihai merci olarak açık kalacak ve hiçbir terör, şiddet, tehdit bu Meclis'in iradesini ipoteğe alamayacak."
- "Çok zor ve kıymetli bir coğrafya"
Başbakan Davutoğlu, üçüncü asli değerlerinin, coğrafyaları ve tarihleri olduğunu ifade ederek, çok zor ve aynı zamanda kıymetli bir coğrafyada bulunduklarını bildirdi.
Herkesin bunun kıymetini bilmesini isteyen Davutoğlu, bu zorluğu da zorluğun getirdiği büyük nimetleri de takdir etmelerini gerektiğini, bu nedenle tarihin kendilerinin civarında aktığını anlattı.
- "Özne olmaya devam edeceğiz"
Davutoğlu, insanlık tarihinin, bundan sonra bu topraklarda ve bu toprakların etrafında şekilleneceğini işaret ederek, "Ya bir özne olarak kendimizi tarihin merkezine koyup, bu tarihi şekillendirecek gücü, kudreti göstereceğiz ya da köle zilleti yaşayacağız. Ne olursa olsun etrafımızda hangi jeopolitik deprem yaşanırsa yaşansın, sadece AK Parti Grubu adına değil, bütün Meclis adına diyorum ki bu coğrafyaların kaderinde biz özne olmaya devam edeceğiz. Biz bu coğrafyanın kaderinden ayrıştırılamayacağız" diye konuştu.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, bu nedenle bütçeyi sadece teknik bir süreç olarak değil, bu değerleri, insanı, demokrasiyi, tarihi, coğrafyayı gözeten, büyüten bir araç olarak gördüklerini açıkladı.
- "Kimsenin hayatına müdahil olmadık, olmayacağız"
Başbakan Davutoğlu, 2002'de 119, 6 milyar olan merkezi yönetim bütçesinin, 2016'da 570,5 milyar lira olmasını öngördüklerini bildirdi.
Bunun 4,7 kat büyüklüğünde olduğuna işaret eden Davutoğlu, eğitim ve sağlığa bütçeden 204 milyar lira ayırdıklarını kaydetti.
Bunun, insanlarına verdiği değeri gösterdiğini vurgulayan Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu yıl bütçemizde eğitime ayırdığımız pay, 109,3 milyar. 2002'de iktidara geldiğimizde toplam bütçe 119 milyardı. İnsanımıza kıymet vermek, ona ayırdığımız kaynak ile ölçülür. Biz 13 yıldır yaptığımız her bütçede, sadece ve sadece insanımızı odağa aldık. Sadece ve sadece insanımızın refah, mutluluğunu esas aldık. İnsan odaklı, vatandaş odaklı, adalet odaklı bir siyaset takip ettik. İç politika, dış politika, ekonomi, sosyal politikalarda insanı, adaleti, hayatı esas aldık. Biz zulme uğrayan kim olursa olsun, etnik ve mezhebi kimliğini sormadık. Sen Türk müsün, Kürt müsün, Arap mısın, Müslüman mısın, Hristiyan mısın, Sünni misin, Şii misin, Nusayri misin, Alevi misin, demedik. Hepsine bağrımızı açtık. Biz sonsuza kadar bu topraklarda bir arada ve birlikte olacağız. Demokrasinin tıkanmış kanallarını açmak üzere, 2002'de iktidara geldik ve o gün bugündür hukukla adalet yolunu genişletiyoruz. O gün bugündür devlet ile vatandaşı birbirine yakınlaştırmaya çalışıyoruz. Biz kimsenin hayatına müdahil olmadık, olmayacağız. İdarede vesayeti, sokak çetelerini, paralel yapıları, gayrimeşru bütün aktörleri reddediyoruz. Biz gücümüzü, karanlık yapılardan değil milletimizin ak alınlarından, secdeye gittiğinde bize dua edilen o ak alınlarından alıyoruz. Enerjimizi, gücümüzü milletten alıyoruz, hesabımızı da sadece millete veririz."
- "Birileri ellerine kına yaktı"
Başbakan Davutoğlu, geride bıraktıkları bir yılın zorlu bir süreç olduğunu, geçen yıl seçime hazırlanan bir ülkenin başbakanı olarak burada bulunduğunu anımsattı.
Bir yıl içinde iki seçim yaptıklarını anlatan Davutoğlu, gururla, vakarla yeniden huzurda olduğunu, iki seçim döneminde yaşanan bütün tıkanıklıklara, zorluklara rağmen bu ülkeyi bir an dahi sahipsiz, hükümetsiz bırakmadıklarını kaydetti.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, 7 Haziran'da tek parti olarak iktidara gelemeyecekleri anlaşıldığında birilerinin ellerine kına yaktıklarını, "kaos geliyor" diye mutluluktan uçtuklarını ifade ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"7 Haziran akşamı AK Parti'nin demokrasi balkonundan sizler adına verdiğim sözü, bugün yerine getirmenin onurunu taşıyorum. O zaman demiştim ki 'Kim ne plan yaparsa yapsın, biz bu ülkeyi sahipsiz, bu devleti hükümetsiz, bu milleti geleceksiz bırakmayız.' Sorumluluktan kaçmadık, anayasa, 'seçime gitmek gerekir' dediğinde 'biz buradayız' dedik. Birileri terör için, terör maşalarını devreye soktuğunda 'Biz buradayız, Ankara'dayız' dedik. Ama beğenmesek de üzerinde yemin ettiğimiz anayasamız, seçim hükümeti kurmak bir zarurettir deyip, bütün partilere çağrı yaptığında, bu çağrıya bir tek AK Parti Grubu ses verdi, 'biz buradayız, burada olacağız, burada kalacağız' dedik. Anayasa, gelin partiye, hükümete temsilci verin değinde herkes neredeyse kaçacak delik aradı. Gelmediler, meydana çıkmadılar, mertçe Ankara'da bir sorumluluğu üstlenme görevi ve cesareti göstermediler. Ama biz her halükarda bu milletin kaderini hiç kimseye teslim etmeyeceğimizi gösterdik. Hamdolsun milletimiz bunu takdir etti. Milletimiz kaçanları da gördü, kendisi için elini taşın altına koyanları da gördü. Milletimiz hamaset yapanları da gece gündüz kendisi için koşanları da gördü. Şimdi huzurunuzdayım."
(Sürecek)
AA