TBMM (AA) - Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, büyüme konusundaki hedeflerine ilişkin, "Büyümeyi hem dış talep hem de istihdam artışı yoluyla iç talep desteklemektedir. Ayrıca kapasite kullanım oranlarının son derece yüksek seyrediyor olması muhtemelen yatırımları da tetikleyecektir." dedi.
Şimşek, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Hazine Müsteşarlığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Sermaye Piyasası Kurulu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının bütçelerine ilişkin görüşmelerde yaptığı konuşmada, küresel ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Küresel büyümenin 2002-2007 döneminde ortalama yüzde 4,8’den küresel kriz sonrasında yüzde 3,3’e gerilediğine değinen Şimşek, dünya ekonomisinin 2016’da yüzde 3,2 büyüyerek kriz sonrası dönemin en düşük büyüme performansını gösterdiğini belirtti.
2017'de büyümeye ilişkin göstergelerin toparlanmaya işaret ettiğini anlatan Mehmet Şimşek, 2018-2020 döneminde yüzde 3,7 ile küresel büyümenin kriz öncesi seviyesinin altında kalmasına rağmen, yakın döneme göre daha güçlü seyretmesinin beklendiğini bildirdi.
Küresel ticaret hacmindeki büyümenin kriz öncesi dönemde küresel büyümenin 1,6 katı civarında olduğunu anımsatan Şimşek, "Son yıllarda bu önemli ölçüde yavaşlayarak küresel büyümenin de altında düşmüştür. Son dönemde ise bir miktar ivme kazanan ticaret hacminin 2017'de yüzde 4,2 büyümesi bekleniyor. Bununla birlikte artan korumacılık eğilimi küresel ticaretin önündeki önemli bir risk faktörü olarak varlığını korumaktadır." diye konuştu.
Şimşek, küresel enflasyonun, 2017'de sınırlı artışla yüzde 3,1 gerçekleşmesinin beklendiğini aktardı.
Ilımlı küresel talep, düşük ücret artışları ve emtia fiyatlarındaki dengelenmenin küresel enflasyonist baskıları sınırlandırdığını ifade eden Şimşek, özellikle gelişmiş ülkelerde enflasyonun düşük seyretmesinin para politikaları yoluyla ekonomilerin desteklenmesine imkan sağladığını kaydetti.
- Küresel ekonomideki riskler
Küresel sermaye akımlarındaki gelişmeleri de değerlendiren Şimşek, şunları söyledi:
"2017’de gelişmekte olan ekonomilerdeki toparlanma, emtia fiyatlarındaki dengelenme ve Fed’in beklenenden yavaş faiz artırması sonucunda gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye girişleri bir miktar hızlanmıştır. Gelişmiş ülke para politikalarında eş zamanlı bir sıkılaşmanın olmaması küresel likiditenin kısa dönemde nispeten bol kalacağına işaret ediyor."
Küresel ekonominin kısa vadede olumlu bir patikada olmasına karşın orta ve uzun vadede bazı riskler bulunduğuna işaret eden Şimşek, bunları, beklenenden hızlı parasal sıkılaştırma, artan jeopolitik gerginlikler, küresel ticarette korumacılık eğilimleri, reformlarda yavaşlama ve düşük verimlilik, yüksek borçluluk oranları ile gelir dağılımındaki bozulma olarak sıraladı.
- Güçlü büyüme dinamikleri
Mehmet Şimşek, konuşmasında Türkiye ekonomisinin görünümüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye ekonomisinin büyüme performansının son 15 yılda önemli ölçüde arttığını vurgulayan Şimşek, "Ortalama büyüme Cumhuriyetimizin kuruluşundan 2002’ye kadar ortalama yüzde 4,7 iken, hükümetlerimiz döneminde büyüme yüzde 5,6 seviyesinde gerçekleşmiştir." dedi.
Türkiye'de 2016’da yaşanan tüm olumsuz iç ve dış konjonktüre rağmen ekonominin yüzde 3,2 büyüyerek şoklara karşı dayanıklılığını bir kere daha ispatladığına işaret eden Şimşek, bu dönemde üretimi, talebi ve istihdamı desteklemeye yönelik uygulanan politikaların ekonominin hızla toparlanmasını sağladığını vurguladı.
Türkiye ekonomisinin 2017'de ve Orta Vadeli Program (OVP) döneminde yüzde 5,5 büyümesini öngördüklerini aktaran Şimşek, "Büyümeyi hem dış talep hem de istihdam artışı yoluyla iç talep desteklemektedir. Ayrıca kapasite kullanım oranlarının son derece yüksek seyrediyor olması muhtemelen yatırımları da tetikleyecektir. Bu nedenle büyümeyi nispeten son 15 yılın ortalamasına yakın oranda bekliyoruz." diye konuştu.
Türkiye'de güçlü bir istihdam artışı olduğuna işaret eden Şimşek, 2007’den bu yana yıllık ortalama 940 bin kişiye ilave istihdam sağlandığını bildirdi.
Bu yıl istihdam artışının daha da hızlandığına değinen Şimşek, son bir yılda ise 1,1 milyon kişiye iş imkanı sağlandığını, yıl sonunda işsizlik oranının yüzde 10,8 olmasının, program dönemi sonunda ise yüzde 9,6 seviyesinde gerçekleşmesinin beklendiğini belirtti.
- Enflasyonla mücadele
Şimşek, hükümetleri döneminde uyguladıkları etkin para ve maliye politikaları sonucunda enflasyonda kayda değer düşüş gerçekleştiğini anımsatarak, bu yılın genelinde yüksek seyreden enflasyonun eylül ayı itibarıyla yüzde 11,2 seviyesine ulaştığını, liradaki değer kaybının artan gıda ve enerji fiyatlarının ise belirleyici olduğunu kaydetti.
Mehmet Şimşek, "Mali disiplin, Gıda Komitesi'nin çalışmaları ve sıkı para politikasının gecikmeli etkisiyle program dönemi boyunca enflasyonu kademeli olarak yüzde 5'lere doğru çekmeyi hedefliyoruz." dedi.
- Cari açık hedefi
Başbakan Yardımcısı Şimşek, 2011’de yüzde 9’lara ulaşan cari işlemler açığının milli gelire oranının enerji fiyatlarındaki düşüş ve alınan tedbirlerle önemli ölçüde iyileştiğine işaret ederek, cari açık ve cari açığın finansmanı konusunda şu bilgileri verdi:
"Altın ve enerji hariç cari açık neredeyse dengededir. 2017'de hizmetler dengesindeki iyileşmeye rağmen altın ve enerji dengesindeki bozulma cari açığı artırmaktadır. Cari açığın bu yıl yüzde 4,6’ya ulaşmasını ve OVP dönemi sonunda yüzde 3,9 seviyesine gerilemesini öngörüyoruz. Cari açık ağırlıklı olarak doğrudan yatırımlar ve orta, uzun vadeli sermaye girişleriyle finanse edilmektedir."
Şimşek, konuşmasında istihdamı artırmak, enflasyon ve cari açığı aşağı çekmek için uygulanacak yapısal reform gündemine ilişkin değerlendirme yaptı.
(Sürecek)
AA