Geçmiş Ramazan Bayramınızı Tebrik ederim. Bayram günleri, dost ve akrabalar ile görüşmek ve dertleşmek için de bir fırsat günleridir. Arefe günü, Kabir ziyaretleri ile başlayan Bayram günlüğü, bizlere dünyanın geçiciliği de hatırlatmakta ve biraz da tefekkür etmemize vesile olmaktadır. Bayram günleri süresince de yapılan eş – dost ve sıla-i rahim ziyaretleri, işlerin yoğunluğu ve normal günlüğün sıkıntılarından kurtulmak için de bizlere bir fırsat vermektedir. Bayram günleri bizlere Hayata bir Mola vermeyi ve çevremizde cereyan etmekte olan olaylar zincirini de daha rahat bir şekilde algılamamız için de imkânlar vermektedir.
Bayram süresince, Sıla-i Rahim ziyaretleri için memleketlerine gidiş ve dönüş yolunda kaza geçiren ve bu kazalarda rahmeti rahmana kavuşan tüm vatandaşlarımıza Allah’tan Rahmet, yaralılara Acil Şifalar ve yakınlarına da Sabrı Cemil niyaz ederim. Bayram günlerinde ve her daim bizleri üzüntüye gark eden Şehitlerimizi de buradan zikretmeden geçemeyeceğim. Bu Asil millet, devlet ve vatan savunmasında şehit olan, asker, polis, öğretmen ve sayamadığım tüm bu vatanın asil evlatlarına da Allah’tan RAHMET, yakınlarına Sabır ve tüm millerimizin de Başı sağ olsun dileklerimle. Allah bu millete böyle acılar bir daha yaşatmaması da ümit ederim.
Bayram sabahı, Sayın Cumhurbaşkanımızın küçük ve geçici bir rahatsızlık geçirdiğini de öğrenmiş olduk. Öncelikle Sayın Cumhurbaşkanımıza geçmiş olsun dileklerimi ve zati alilerine de sağlık, sıhhat ve afiyet temennilerimi buradan iletiyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın bayram sabahı geçirmiş oldukları bu geçici rahatsızlığı yine birileri fırsat bilerek; mal bulmuş mağribi hesabı ile artık kenara çekilseniz, sağlığınız da fırsat vermiyor, gençlerin önünü açsanız daha iyi olmaz mı gibi tartışmalara da şahit olduk. Dünyaya halen hâkimiyet kurmaya çalışan, güneş batmayan ülkenin lideri konumundaki Kraliçenin yaşını ve sağlık durumunu da bu arkadaşlara buradan sadece hatırlatmak gerektiğini de düşünüyorum. Türkiye, jeo- stratejik konumu, tarihi, kültürel ve dini bağları gereği; Dünyada ki herhangi bir ülke ve özellikle de Finlandiya veya Norveç olmadığımızı sadece birkaç saniye tefekkür ve tezekkür etmek gerektiğinin de kanaatindeyim.
Bayram ziyaretlerinde ki eş dost sohbetlerinde konu tabii ki siyasete gelip dayanıyor. Ne olacak, bu ülkenin hali? Ne olacak, AK Partinin durumu? Ne olacak, AK Parti teşkilatlarındaki değişiklikler? AK Parti, teşkilatlarda ki AKP’liler ve kriptolardan kurtulabilir mi? AK Parti teşkilatlarındaki rahatsızlığı fırsat bilen birileri de herhangi bir yeni parti veya bir hareket başlatabilirler mi? Siyasi teşkilatlar homojen bir yapı mıdır ki rahatsızlık olmasını bekleyelim? Yeni bir parti veya hareket böyle bir dönemde başarılı olabilir mi? Bu yeni hareket veya partiye ümit bağlayan birileri var mıdır? Bu ülkenin şu anda devlet başkanı olarak yeni bir siyasi lidere gerçekten ihtiyacı var mıdır?
Dünya ve bölgemiz yeniden şekillenirken, haritalar yeniden çizilirken, bölgemizde 100 yıl önce olduğu gibi yeni bir ameliyat için hazırlıklar yapılırken; Bölgemize yönelik tüm bu operasyonlar için strateji, taktik geliştiren ve bir duruş sergileyen Sayın Cumhurbaşkanımızın çevresinde birleşmek gerekmez mi? Bölgemizde ki parça parça edilen devlet ve ülkelerden de mi dersler alınmaz? Yeni bir hareket veya partiye bel bağlayan, kendi ikbal ve geleceklerini burada gören dostlarımız, en yakın bir seçimde %60 -65 arası bir sonuç nasıl beklemekteler? Bu arkadaşlar, hesap yapmaktan da mı acizler, rakamları mı karıştırıyorlar? Böyle bir hareket veya partinin başına geçmesi beklenen siyasi figürler, tüm siyasi hayatları ve AK Parti iktidarları döneminde, etkili ve yetkili makamlarda bulundukları sürece, bu ülke ve bölge için neler üretmişlerdir? Mademki bu ülkeyi ve bu asil milleti çok seviyordunuz, tüm siyasi ve ekonomik yetilerini neden güç ellerinde bulunurken kullanmamışlardır? Yoksa bu günlere matuf hazırlıklar mı yapmışlardır? Tüm bu mezkûr gelişmeleri ve soruları, anlamakta gerçekten zorlandığım için sadece soruyorum…
Dünyanın süper güç ülkesinde, Dünyayı ve özellikle de bölgemizi paylaşmak için ülkedeki iki güç arasında sadece yöntem kavgası olurken, bizim gibi ülkelerde bu stratejilere karşı bir duruş geliştiren, sergileyen ve özellikle de bu planlarını bozabilecek girişimlerde bulunan bir liderin etrafında sadece toplanmak ve desteklemek gerekir diye düşünüyorum. Bu bölgedeki her bir macera arayışları bölge halkları ve ülkeler için sürekli olarak hüsranla sonuçlanmıştır. Bu ülke ve bölgenin selameti, huzuru ve birliği için farklı bir öneri, tez ve bir duruş geliştirmekten uzak durumda bulunanlar, nasıl bu ülkeyi yönetmeye talip olabilirler ki?