İlker başbuğ Emekli Genelkurmay Başkanı. Bu makamı Türk Silahlı Kuvvetleri içinde de Türkiye'nin bürokrasisi içinde de çok önemli bir makam olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Ayrıca bu makam silahlı kuvvetlerde en yüksek komuta kademesinin başkanlığı. Bu makamda görev yapmış, atanmış, bir komutanın bugün şu veya bu iddiayla tutuklanmış olmasından dolayı ben gerçekten üzülüyorum. Bu olayı bizler bireysel olarak görmeliyiz. Özellikle genelkurmay başkanı, başkanlığı demek, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin itibar ve gücünü gösterir. Sonuçta bu makamlara atanan insanlarında bizim gibi sizler gibi bireri insanlar olduğunu unutmamak lazım. Hata da yapabilirler yanlış da yapabilir. Bu makamdaki insanların suçlanıyor olması o makamın gücüne, şerefine, kesinlikle gölge düşürmemesi gerekiyor.
Ben hukukçu değilim bu makamdaki bir insanın asla terör örgütü kurmakla suçlanmasını Kabul etmek istemem. Şunu çok iyi bilmek gerekir, hiç kimse devletten büyük değildir. Bu ülkede gecenin üçünde iki kişi evinin kapısını çalar, birisi anan veya babandır, diğeri de aaaaç poliiiis der. Dolayısı ile bizlerin bilmediği çok ciddi deliller olmasa değil genelkurmay başkanını, görevdeki onbaşıyı bile içeri tıkamazsın.
Genelkurmay eski başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ ifade vermek için gittiği mahkeme tarafından tutuklandı. İlker Başbuğ göreve geldiğinde az konuşacağı sözünü vermişti ama bu sözünde hiç duramadı. Hatta hatırlarsanız TSK tarihinin en fazla basın toplantısı düzenleyen ve bazı toplantılarında tehditvari sözler eden ( plana kağıt parçası, law silahına borudur bu boru, Ergenekon demeyin, ayrıca ağlama duvarı , irtica. org sitesi, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesi sürecindeki, irtica. org sitesinde yayınlanan haberler, yurt dışından ses kaydı vs. ) Genelkurmay başkanı olarak tarihe geçti. Peki, Türkiye Başbuğ'u hangi sözleri ile hatırlıyor.
21 Nisan'da Poyrazköy'de Bedrettin Dalan'ın arazisinde başlayan kazılarda 15′i dolu 22 LAW silahı bulunmuştu. Ergenekon'un silahlı bir terör örgütü olduğunun kanıtlarıydı bunlar. Ancak İlker Başbuğ bir basın toplantısı düzenleyip bunu reddederek bu silahların "LAW" değil "boru" olduğunu iddia etti.
Gazetecilerin Ergenekon’la ilgili bir sorusu üzerine emir etti ve 'Ergenekon' dememeleri konusunda sert bir dille uyarmıştı.
İrtica ile Mücadele Davası'na ilişkin belgeye İlker Başbuğ 'kağıt parçası' diyerek bir skandala imza atmıştı. O günlerde TSK'ya karşı medya üzerinden asimetrik psikolojik harekât yürütüldüğünü savunan Başbuğ, 'Bu kâğıt parçası TSK'yı yıpratmak amacıyla hazırlanmıştır' demişti. ’Medya üzerinden asimetrik psikolojik harekat var ‘konuşmasını ise, Trabzon Limanı'nda demirli Oruç Reis Fırkateyni'nde düzenlediği basın toplantısında söylemişti. . Hiç kimse TV izlemesin demişti. TSK'ya karşı yürütülmekte olan psikolojik harekata, asimetrik psikolojik harekata değinmek istediğini söyleyen Başbuğ, “Bu konuya özellikle, bugün üzerinde beraber olduğumuz Oruçreis Fırkateyni’nde değinmemin özel bir anlamı vardır. Herhalde herkes, açıkça ne demek istediğimi anlamaktadır” sözleri uzun süre tartışılmıştı. 2010 yılında ardı ardına çıkan ses kayıtlarının arasında, MGK toplantısının başladığı saatlerde ortaya çıkan ses kaydında Başbuğ’un, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ı takip ettirdiği iddiası, "kozmik oda"da yapılan aramaya kadar değişik konularda ilginç değerlendirmeleri de yer almıştı. Orgeneral İlker Başbuğ oldukça hareketli gelişmelerin yaşandığı bir süreçte ses kaydı ile ilgili hiç bir basın açıklaması yapmamıştı.