Konfederasyon Genel Başkanı Nuri Kolaylı, 3 Başkanlar Kurulu açılış konuşmasında şu görüşlere yer verdi:
Değerli konuklar, sevgili meslektaşlarım.
Gazeteciler Konfederasyonumuzun; basınımızın Türkiye buluşması olarak gerçekleşen 3. Başkanlar Kurulu Toplantısına hoş geldiniz.
Toplantımızı, Güneydoğu Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı ve Gazeteciler Konfederasyonumuzun Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Talat Akay ile Şanlıurfa Gazeteciler Cemiyetinin değerli Başkanı Veysel Polat’ın ev sahipliğinde yapmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Değerli meslektaşlarım Talat Akay’a ve Veysel Polat’a, yakın ilgileri ve örnek ev sahiplikleri nedeniyle Gazeteciler Konfederasyonumuz adına içtenlikle teşekkür ediyorum.
Sayın protokol, sevgili konuklar ve değerli meslektaşlarım,
Gazeteciler Konfederasyonumuzun ilk genel kurulunu 2014 yılı Mayıs ayında Ankara’da yaptıktan sonra, 1. Başkanlar Kurulu Toplantımızı Siirt’te, 2. Başkanlar Kurulumuzu da Türkiye’nin diğer ucu olan Edirne’de gerçekleştirdik. Şimdi 3. Baş kanlar Kurulu toplantımız için Güneydoğu’nun çok güzel bir şehri olan Şanlıurfa’dayız.
Eşsiz doğal güzellikleri, gelişmiş ekonomisi ve “Peygamberler Şehri” olarak bilinen benzersiz tarihi geçmişiyle bizlere ev sahipliği yapan Şanlıurfa’da, tarihi bir panele de imza atacak olmanın gururunu yaşıyoruz.
Açılış konuşmalarının ardından 2 oturum halinde gerçekleşecek olan panelimizde, “Çözüm Süreci ve Medya” ile “Çözüm Süreci ve Kadın” konularını uzmanlarımız her yönüyle ele alacak. Panelimizin ardından 3. Başkanlar Kurulu Toplantısı’nı yapacağız.
Başkanlar Kurulu Toplantısından sonra kamuoyuna duyuracağımız “Gazeteciler Konfederasyonu 3. Başkanlar Kurulu Toplantısı Sonuç Bildirgesi”, hem basının sorunlarını, hem de bu sorunların çözüm önerilerini içerecek.
Sayın protokol, sevgili konuklar ve değerli meslektaşlarım, vaktinizi çok fazla almadan, halkın gerçekleri öğrenme, haber alma ve bilgi edinme hakkı olan basın özgürlüğüne vurgu yapmak istiyorum. Basın özgürlüğü, sadece basın kuruluşlarının ya da gazetecilerin özgürlüğü demek değildir. Bu bağlamda basın özgürlüğü, halkın haber alma özgürlüğüdür ve demokrasinin vazgeçilmez unsurudur…
Günümüzde Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu’nun bazı maddeleri ifade özgürlüğünü kısıtlayan hükümler içermektedir.
Basın özgürlüğünü kısıtlayan sadece yasal düzenlemeler de değildir. Basın özgürlüğünün tam anlamıyla gerçekleşememesinin bir diğer nedeni, çoğu basın kuruluşunun, farklı sektörlerde faaliyet gösteren güçlü sermaye kuruluşlarının elinde olmasıdır. Medya kuruluşları, patron baskısını kıramamaktadır.
Diğer yandan, sermaye gücüne karşı durabilmek de özellikle yerel medyada çok kolay değildir. Reklamların kesilmesi, açılan davalar veya medya sahibine yönelik baskılar basın özgürlüğünü kısıtlamaktadır.
Gelişmiş demokrasilerin kısıtlayıcı ve yasaklayıcı yasal engellerden arındırılmış, sınırları genişletilmiş çağdaş anlamda bir haber alma ve bilgi edinme özgürlüğüne ihtiyacı vardır. Bu nedenle demokrasimizi güçlendirmek için düşünce ve ifade özgürlüğünü tam olarak sağlamalıyız.
Öte yandan, bilindiği gibi gazete, televizyon, dergi, radyo, haber ajansı, internet-elektronik yayıncılığı kapsayan sektörümüzde, basın meslek ve etik ilkelerine uymayan kişiler boy göstermektedir. İsteyen herkes, eğitimine, bilgi birikimine bakılmaksızın habercilik yapabilmektedir.
Günümüz Türkiye’sinde basın sektöründe yaşanan sorunların en büyük nedeni bu kuralsızlıktır. Sadece okuma yazma bilmeniz, gazetecilik yapmanız için yeterlidir.
Gerçek gazetecilik eğitim ve bilgi gerektirmesine karşın, gazetecilik, isteyen herkesin kuralsızca yapabileceği bir iş durumundadır. Bu durum ne yazık ki, haberi şantaj aracı olarak kullanan bazı kişilerin gazeteci kimliği ile karşımıza çıkmalarına da yol açmaktadır.
Kısacası ülkemizde basın sektörü, avukatlık, doktorluk, mühendislik veya mali müşavirlik gibi mesleki standartlara sahip değildir.(1)Eğitimine, bilgi birikimine veya yeteneğine bakılmaksızın herkes gazeteci olabilmektedir. Basın mensuplarının erozyona uğrayan saygınlığının yeniden kazanılması için, basın sektöründe mesleki düzenlemeye gidilme ihtiyacı vardır.
Basın çalışanlarının en temel sorunlarından birisi de, olumsuz çalışma koşullarıdır.
Sendikalaşmanın adeta hiç olmadığı basın sektöründe çalışan meslektaşlarımız düşük ücret almakta, uzun çalışma saatlerine katlanmakta, zor koşullar altında görev yapmaktadır. Günümüzde özellikle habercilik büyük fedakârlık gerektirmektedir.
Meslektaşlarımıza sağlanan “yıpranma hakkından” ise, ne yazık ki tüm basın çalışanları yararlanamamaktadır. Yıpranma hakkından sadece Sarı Basın Kartı olanlar yararlanabilmektedir. Meslektaşımız basın kartı almamışsa, yıpranma hakkından da yararlanamamaktadır.
Yıpranma hakkından yıllık izinlere, tazminat hakkından fazla mesaiye kadar geniş bir yelpazede yaşanan mesleki sorunların çözümü, sadece biz gazetecilerin değil, toplumumuzun bir ihtiyacıdır.
Sayın protokol, sevgili konuklar ve değerli meslektaşlarım,
Özetlemeye çalıştığım sorunlarımızı sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.