ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında 4. Kolordu ve 28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığındaki eylemlerle ilgili davanın görülmesine devam edildi.
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada sanıklar ve müşteki avukatları hazır bulundu.
Duruşmada savunma yapan sanık eski binbaşı Fikret Yağmur Yavuz, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Genel Sekreterliğinde görevli olduğunu belirterek, senelik izinde olmasına rağmen amiri Genel Sekreter Albay Uğur Karaca'nın arayıp acil işi bulunduğunu söyledikten sonra dönmesini emrettiğini öne sürdü.
Yavuz, 15 Temmuz'da 11.00 gibi mesaiye geldiğini ifade ederek, Karaca'ya da döndüğünü söylediğini anlattı.
Karaca'nın, ilerleyen saatlerde çağırıp idari tahkikatla görevlendirildiğini ve tahkikat heyetinin başkanı seçilen tuğgeneral Ali Kalyoncu ile hareket etmesi gerektiğini söylediğini belirten Yavuz, henüz hiçbir olayın meydana gelmediği saatte yapılan görevlendirmeyi yadırgamadığını savundu.
Yavuz, odasında beklediği sırada Karaca'nın tekrar çağırıp Genelkurmay'dan silah sesleri geldiğini, terör saldırısından bahsettiğini öne sürerek, Kalyoncu'nun terör saldırısına karşı tedbir amaçlı 28. Mekanize Tugayı'na gideceğini, kendisinin de gitmesini emrettiğini iddia etti.
İddia edildiği üzere Ali Kalyoncu'nun yakın çalışma arkadaşı olmadığını ileri süren Yavuz, ilk amirinin verdiği emir doğrultusunda tugaya gittiğini savundu.
Olayların iç yüzünü bilmediğini, terör saldırısı ve ona karşı önlemler alınmaya çalışıldığını düşündüğünü iddia eden Yavuz, darbe girişimi olduğunu 01.00 civarında öğrendiğini öne sürdü.
Yavuz, tugay karargaha geldiğinde Ali Kalyoncu'nun tümgeneral Osman Ünlü ile tugay komutanının odasına çıktığını söyledi.
"Başlangıçtaki olayları terör saldırısı zannetmiştim. Bizim 28. Tugay'a gelme sebebimizin ise darbeye engel olmak olduğunu düşündüm çünkü birliğe geldiğimizde daha yeni askeri araçlar çıkıyordu. Darbe için çıkmış olsalar aceleyle, yarım yamalak değil, birlik bütünlüğü içinde çıkmış olmaları gerekirdi." diyen Yavuz, Ali Kalyoncu'nun da darbe yanlısı olduğunu düşünemediğini savundu.
Yavuz, 02.00'ye kadar darbe girişiminin bastırılmaya çalışıldığını sandığını ancak böyle bir girişim için mekanize tugayından bahsedilmediğini fark ettiğini ileri sürdü.
Tugay kurmay başkanının odasına, Kalyoncu'nun yanına çıktığını anlatan Yavuz, içeridekilerin Ankara haritasına bakıp yorumlar yaptıklarını söyledi.
Sanık Yavuz, Kalyoncu'nun, kendisi ile bina önünde bekleyenlere zırhlı araca binip dışarı çıkmalarını emrettiğini savunarak, hiçbir şeyden habersiz insanların darbe girişiminin içine çekilmeye çalışıldığını öne sürdü. Emri kimseye iletmediğini ileri süren Yavuz, Kalyoncu'nun sabah saatlerinde birliklere mühimmat göndermek istediğini ancak buna kendisinin de karşı çıktığını savundu.
Yavuz, bir süre sonra da inzibatların girdiğini ve gözaltıların yapıldığını kaydetti.
Herhangi bir örgüte üye olmadığını savunan Yavuz, suçlamaları kabul etmedi.
- Zırhlı araca tesadüfen binmiş
Sanık eski albay Hacı Ahmet Aslıhan da kendisine yöneltilen suçlamaları reddetti.
"Devletimi, milletimi seviyorum. Asla suçlu değilim. İddia makamının yönelttiği suçlamaları kabul etmiyorum." diyen Aslıhan, hiçbir terör örgütüyle bağının olmadığını ileri sürdü.
Aslıhan, albay Fahri Akbal ile mekanize tugayına ait zırhlı araca "tesadüfen" bindiklerini savunarak, "Kışla içindeki alarm toplanma merkezine gitmek için araca binmemiz tamamen doğaldır, olağandır." iddiasında bulundu.
Darbe girişimine karşı mücadele veren Hasan Altın'ın şehit edilmesi, Ertan Tokmak'ın yaralanmasıyla ilgili ise Aslıhan, Altın ve Tokmak'a ateş açan kişinin kendisi olmadığını savundu.
Aslıhan, tutuklu kalmasının tek sebebinin, rütbesinin albay olmasından kaynaklandığını iddia etti.
Sanıklar Fikret Başgül ve Gökhan Şahin de savunmalarında suçlamaları reddetti.
Duruşmaya öğle arası verildi.
AA