40 yılın şiir yazıları

İsmet Özel’in son kitabı ‘Çenebazlık’ Şule Yayınları’ndan çıktı. Yazarın şiir hakkında verdiği konferanslar ve yazdığı makalelerin bir araya getirilmesiyle teşekkül etmiş kitap. İlk yazı 1964 tarihli. Son yazı ise 2006…

İsmet Özel’in son kitabı ‘Çenebazlık’ Şule Yayınları’ndan çıktı. Yazarın şiir hakkında verdiği konferanslar ve yazdığı makalelerin bir araya getirilmesiyle teşekkül etmiş kitap. İlk yazı 1964 tarihli. Son yazı ise 2006…


Yazıların kronolojik olarak dizilmesi, İsmet Özel’in fikir dünyasındaki gelişim ve değişimleri yakından takip etmemize imkân sağlıyor. Kitapta genel hatlarıyla imge, düşünce ve şiirde düşüncenin yeri, şiirin insan hayatına, onun varlık algısına katkısı, okuyucu-şair ve okuyucu-şiir ilişkisi; şiirin şairde oluşum safhaları, şiirin İslâmî açıdan değerlendirilişi, Türk şiiri, özellikle II. Yeni hareketinden itibaren şiirimizin durgunlaşması ve politik çalkantıların da etkisiyle ideolojik düşüncelerin yedeğine girmesi, sözün değeri, şiirin söz dünyası, şiirin millî hayatımız ve varlığımız açısından yeri ve önemi gibi şiir meraklıları açısından gerçekten ilgi çekici konulara değinilmiş. Yer yer sadece şiir bağlamında, ama genelde şiirin millî varlığımızın teminatı olduğu düşüncesi vurgulanarak işlenmiş. Yazara göre şiir, herhangi bir edebiyat türü değil, bilakis hayatın ta kendisidir. Düşünmenin bir yoludur. İnsanın evrenle olan bağını tamamlayan ve onun yeryüzündeki varlığını anlamlandırmasına yarayan ulvî bir vasıtadır. İsmet Özel, “Modern şiir bir edebiyat türü olarak değil, bir yaşantı olarak doğmuştur” der ve ileriki sayfalarda ekler: Şiir ile düşünce arasında bir bağ kurmak anlamını kaybeder; ama şiir düşünmenin farklı bir türü olarak karşımıza çıkar. Dünyaya ne halimiz varsa görelim diye gelmedik; dünyaya gelişimiz halimizin ne olduğunu öğrenelim diyedir. Şiirle halimin ne olduğunu merak ettiğim için meşgul oldum.


İsmet Özel’e göre şiir, millî hayatımızda mühim bir yer işgal etmektedir. Hatta daha da ileri giderek şöyle der: Türk şiirini yok edin, Türk milleti diye bir şeyden söz edemezsiniz. Kendilik bilgisini hangi toplum olursa olsun şiirden elde eder. Ve dolayısıyla millî hayat şiirden ayrı düşünülemez. Bu, özellikle bizim milletimiz için doğrudur; ‘çünkü biz İstiklâl Marşı, şiir olan bir toplumuz.’ Özellikle kitabın sonlarına doğru yer yer politik konulardan bahsediyormuş gibi görünen yazar, aslında şiirden bahsediyordur; çünkü toplumsal hayatımız namına ne varsa yazara göre bir şekilde şiirle ilişkilenmekte, öyle ki şiire verdiğimiz değer, geleceğimizi teminat altına almakta veya bizi yok olmaya mahkum etmektedir. Çünkü şiir, yukarda da belirttiğimiz gibi sadece bir söz oyunu değil, aynı zamanda bir insan topluluğunun varlık sancısı, hayatı anlama biçimidir.


Şule Yayınları’nın kitabın arka kapağına yaptığı alıntı kitap hakkındaki birçok şeyi özetliyor: Biz çevremizden kötü kokuları uzaklaştırınca, yakınımıza melekler gelecek. Çünkü melekler kötü kokudan uzak kalırlar. O yüzden de şiir kokusunu alırsanız, meleklerin desteğini talep ediyorsunuz demektir. Biz İstiklâl Harbi’mizi şiir kokusuyla kazandık. Bundan sonra da bir şey kazanmaya adaysak, yine şiirden alacağımız gücün büyük yardımı olacak. Memleket