İSTANBUL (AA) - Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Şule Albayrak, geç modern döneme dair yapısal ciddi dönüşümlerin olduğunu belirterek, "Bu yapısal dönüşümler, aslına bakılırsa bizi annelikten olabildiğince uzaklaştırıyor çünkü anneliğin yükü olmadığı kadar da ağırlaşmış durumda." dedi.
KADEM'in Kadın Araştırmaları Dergisi öncülüğünde, İbn Haldun Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul Ticaret Üniversitesi, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, SETA Vakfı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi iş birliğiyle İstanbul Üniversitesi Rektörlük binasında "Demografik Dönüşüm ve Kadın" başlıklı "5. Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi" düzenlendi.
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Şule Albayrak, moderatörlüğünü yaptığı "Evlilik ve Aile" başlıklı oturumda yaptığı konuşmada, aile konusunun sadece sosyoloji bölümünü değil, ilahiyat ilimlerini, din ve felsefe alanlarını da ilgilendiren bir konu olduğunu söyledi.
Annenin altına girdiği yükün ağır bir yük olduğunu ifade eden Albayrak, "Geç modern döneme dair yapısal ciddi dönüşümler var. Bu yapısal dönüşümler, aslına bakılırsa bizi annelikten olabildiğince uzaklaştırıyor çünkü anneliğin yükü olmadığı kadar da ağırlaşmış durumda. Riskle baş etmek zorunda olan anne, uzman görüşünü dinlemek zorunda olan anne, tercihi yapmak zorunda olan anne bu kadar yükün altına girdiği zaman çocuk sahibi olma fikri herhalde biraz daha zor oluyor. Annenin yükü, annenin tercihi, annenin uzman görüşüne yönelimi dedik, bunların arasında acaba baba nerede? Bu çerçevede anneyi, ailedeki iletişim ağının içindeki bir aktör olarak görmüyoruz. Anne başlı başına, bütün o yükü tek başına yüklenmiş olan kişi." diye konuştu.
- "Çocuk sahibi olmanın algılanışı değişti"
Araştırma Görevlisi Zehra Zeynep Sadıkoğlu, "Geç modern koşullarda yoğun anneliğe dair kısa bir değerlendirme" başlıklı konuşmasında, doğurganlık hızının azalmaya başladığını, çocuk sahibi olmanın zorlaştığını, bunun en önemli nedenlerinden birinin kadının iş gücüne katılması ve eğitim düzeyinin yükselmesi olarak görüldüğünü söyledi.
Bir taraftan da prenatal politikaların kadınların çocuk sahibi olmasının çok fazla motive edici olmadığını ifade eden Sadıkoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Günümüzde çocuk sahibi olmanın algılanışı, çocuğun ebeveynler için sahip olduğu önem değişti. Geçmişe nazaran annelik hem psikolojik hem de ekonomik anlamda yatırım gerektiren bir konu. Doğurganlık oranlarında yaşanan düşüşün arka planını oluşturan olgulardan bir tanesi de bu.
Günümüzde annelik genel olarak çocuk merkezli, uzman rehberli, duygusal olarak da emici, yoğun ve finansal olarak pahalı bir iş gücüdür. Özellikle 1960'lı yıllardan sonra doğum kontrolünün yaygınlaşmasıyla annelik artık bir kader veya kadının misyonu olarak algılanmaktan çıkıp, bir tercih haline dönüşüyor. Bu tercih haline dönüşme de annenin belirli kriterlerin yerine getirilmesiyle gerçekleştirilebilecek bir iş olarak algılanmasının yolunu açmıştır. Uzmanların çocuğa dair keşfettikleri sorumluluklar ise annelikle ilintili kriterlerin oluşmasını sağlamıştır."
Dr. Yurdagül Boğar da "Türk toplumunda aile yapısı üzerine yapılan araştırmaların tematik olarak değerlendirilmesi", Dr. Murat Yılmaz da "Din ve modernite çatışmasında Türk aile ve evlilik değerlerinin değişimi" başlıklı sunum yaptı.
Kongre kapsamında İstanbul Ticaret Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aşkın Asan'ın moderatörlüğünü yaptığı "Sosyo-ekonomik ve siyasal perspektiften demografik dönüşüm" başlıklı oturum düzenlendi.
Oturumda, Öğretim Üyesi Dr. Adem Palabıyık "Magazin mi gelecek mi hakikat mi: Karar mekanizmasında kadın ve erkek diyalektiği", Doç. Dr. Mustafa Kocaoğlu ile Dr. Nihan Cici Karaboğa "Siyasal pazarlama perspektifinde yerel ve genel seçimlerde kadın görünürlüğü ve temsiliyeti üzerine betimleyici analiz", Esma Küçükbay "Yoksulluk nafakasının süresinin ve ödeme biçiminin birlikte değerlendirilmesi", Prof. Dr. Işıl Zeybek ve Dr. Gülnur Işıklar "Mekanın cinsiyeti" başlıklı sunumlarını yaptı.