İSTANBUL (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şimdi 'Herkesi kucaklamak için geliyorum.' diyen kişi, Ordu'da bu milletin, bu devletin valisine ne diyor, 'it' diyor. Bu nasıl kucaklama ya. Sen her şeyden önce bu devletin valisine tahammül edemiyorsun. Sen İstanbul gibi bir şehre belediye başkanı olmak için yola çıkıyorsun." dedi.
Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde 94 Ruhuyla Cihannüma ve Kadim Dostlar Buluşması programındaki konuşmasında, milletin verdikleri mücadeleyi ne kadar sahiplendiğini göstermesi için bir anısını anlattı.
Gençlerin bu hadiseden dersler çıkarmasını istediğini ifade eden Erdoğan, 1994'te seçim çalışmaları için İstanbul'u dolaştığını, insanlarla kucaklaştığını anlattı.
"Ama birilerinin kucaklaştığı gibi değil ha. Bizimki farklı." diyen Erdoğan, İstanbul'un bir ilçesinde esnaf ziyareti yaptıkları sırada yanlarına gelen 7-8 yaşlarındaki bir kız çocuğunun annesinin eline tutuşturduğu iki bileziği ve kendi küçük bileziğini avuçlarına bırakarak, "Bunları annem size gönderdi. Seçildikten sonra sakın bizi unutmasın, dedi." dediğini anlattı.
Çocuğun kendilerinin tepki vermesine fırsat bırakmadan yanlarından hızlıca uzaklaştığını dile getiren Erdoğan, "Bu asla sıradan bir vaka değildir. Bilakis 1994 ruhunu en iyi anlatan, bu hareketi 1994'te İstanbul'da zafere taşıyan manevi atmosferi en güzel şekilde resmeden olaylardan birisi işte budur." şeklinde konuştu.
Parti teşkilatlarının kuruluşundan seçim çalışmalarına kadar bunun gibi gözlerini yaşartan, sorumluluğu anımsatan onlarca hadise yaşandığını ifade eden Erdoğan, milletin tıpkı 1950'de merhum Adnan Menderes'i, 1983'te merhum Turgut Özal'ı sahiplendiği gibi 1994'te de kendi hareketlerini sahiplenerek, bağırlarına bastığını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, annelerin avuçlarına sadece kollarından çıkardığı bileziği değil, canından aziz bildiği 7-8 yaşındaki kız çocuğunun da istikbalini, hayallerini ve umutlarını avuçlarına bıraktığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Kardeşlerim şunu hiçbir zaman unutmayın. Bu mücadele nice isimsiz kahramanın fedakarlıklarıyla bugünlere ulaşmıştır. Yine unutmayın ki bu aziz dava milletin hayır duasıyla bugünlere erişmiştir. Başardığımız her şeyi önce Allah'ın yardımına, sonra davamıza olan bağlılığımıza ve elbette bu kutlu yolda yaptığımız öz verilere borçluyuz. 1994'te işte böyle çetin bir mücadelenin ardından göreve geldim. Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğimizde sadece başkanlık yetkisini değil, aynı zamanda bize oy veren, güvenen, tıpkı minik yavrumuz gibi geleceğini bize emanet eden kardeşlerimizle beraber tüm İstanbul'un umudunu da üstlendik. Başarısız olmak gibi bir seçeneğimiz yoktu. Milletimizi hayal kırıklığına uğratmak, milletimizin güvenini zedelemek gibi bir ihtimali aklımıza dahi getirmedik. Başarmak, insanımıza verdiğimiz sözleri yerine getirmek, annelerin babaların itimadına layık olmak zorundaydık."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Büyükşehir Belediye Başkanı olarak 4,5 yıl görev yaptığını, bu süre boyunca milletin emanetini yere düşürmediğini, gözünü rant bürümüş menfaatperestlerin, garip gurebanın, fakir fukaranın, tüyü bitmemiş yetimin, öksüzün hakkına el uzatmasına asla müsaade etmediklerini kaydetti.
İstanbul'a olması gerektiği gibi sahip çıkmanın, layık olduğu şekilde hizmet etmenin çabasını güttüklerini, bahanelerin ardına saklanma kolaycılığına kaçmadan millete olan taahhütleri tek tek gerçeğe dönüştürdüklerini belirten Erdoğan, gerek seçim sürecindeki çalışmalar gerekse belediyecilikteki ortaya koydukları başarılarla İstanbul'da sessiz bir devrime imza attıklarını vurguladı.
- "İdeolojik belediyeciliğin yerini herkesi kucaklayan bir anlayış aldı"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1994'ten itibaren hem belediyelerin iradesinde hem de belediyecilik hizmetlerinde ülkede yepyeni bir dönemi başlattıklarını dile getirerek, şöyle konuştu:
"Böylece İstanbul senelerdir ufkunu karartan, üzerine adeta karabasan gibi çöken faşist CHP zihniyetinden kurtuldu. Milletimiz ilk kez 24 saat kapısını kendine açık tutan, derdiyle dertlenen, sevincine ortak olan, sıkıntılarına çözüm üreten, halka hizmeti Hakk'a hizmet olarak gören farklı bir zihniyetle buluştu. İnsanlarımız belediyelerde çözüm yerine bahane üreten beceriksiz kadrolar yerine her türlü meselesiyle ilgilenen, dinamik, vizyoner, gayretli bir kadroyla tanıştı. Millete tepeden bakan, milleti hor, hakir gören, gerici, yobaz, takunyalı diyerek sürekli insanımızı aşağılayan ideolojik belediyeciliğin yerini hiçbir ayrım yapmadan herkesi kucaklayan kuşatıcı bir anlayış aldı. Şimdi 'Herkesi kucaklamak için geliyorum.' diyen kişi, Ordu'da bu milletin, bu devletin valisine ne diyor? İt diyor. Bu nasıl kucaklama ya. Sen her şeyden önce bu devletin valisine tahammül edemiyorsun. Ona kalkıp bu ifadeyi kullanıyorsun. Sen İstanbul gibi bir şehre belediye başkanı olmak için yola çıkıyorsun."
Erdoğan, başta İstanbullular olmak üzere tüm millete seslendiğini belirterek, "Böyle bir kişi benim milletimden, başta Ordu Valimiz olmak üzere özür dilemedikçe bir defa böyle bir adaylığa bırakın layık olmak, böyle bir makama gelemez. Bu makamda bulunanların her şeyden önce edeple bu makama gelmesi lazım. Bundan sonra bu milletin polislerine 'şerefsizler' ifadesini kullanan bir güruhun da yanında olduğunu düşünün. Bu da işin bir diğer yanı. Şu anda seçim sathı mailindeyiz. Valimiz tabii ki bunu yanında bırakmayacaktır. Davasını açmak suretiyle süreci devam ettirecektir. Fakat bizler kendisine 'Şu seçim atlatılsın.' dedik. Hiç kullanmaya gerek yok." ifadelerini kullandı.
- "Kadir kıymet bilmek çok önemli"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da çok sayıda projeyi hayata geçirdiklerini ifade ederek, "24 sene İstanbul'a ne yaptınız ki, diyor. Gözleri vardır görmez, kulakları vardır duymaz, dili vardır hakkı hakikati söylemez." dedi.
Susuz bir İstanbul'u suya kavuşturduklarını, dağları delerek Istranca Dağları'ndan, 230 kilometre uzaklıktaki Melen'den İstanbul'a suyu getirdiklerini belirten Erdoğan, İstanbul Boğazı'ndan suyu geçirdiklerini anlattı.
Erdoğan, İstanbul'daki bütün kavşakları yaptıklarını, metrobüs hattını kurduklarını, dünyanın en büyük havalimanı ilk üçün içerisinde kente kazandırdıklarını dile getirerek, yine Avrasya Tüneli'ni yaptıklarını, bu süreçlerin İstanbul Belediye Başkanı Adayı Binali Yıldırım ile yürüdüğünü kaydetti.
Şu ana kadar 350 milyon yolcunun Marmaray'dan geçtiğini belirten Erdoğan, "Kendisi de dün akşam, oradan geçtiğini söylüyor. İyi ki geçtin. Ama kadir kıymet bilmek çok önemli. Birinci köprüyü, ikinci köprüyü yapandan Allah razı olsun. Üçüncü de bize nasip oldu, biz yaptık." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kentin kirli havasını ortadan kaldırdıklarını ifade ederek, "Şimdi yatıyor, kalkıyor 'Bütçe' diyor. Göreve geldim, 2,5 milyar dolar borcumuz vardı. Devraldık, teslim ederken 1 milyar 250 milyon dolar borçla ben devrettim. Şimdi rakam tabii ki o günden bugüne, İstanbul bir taraftan büyüyor, yatırımlar sürekli olarak artıyor ve şimdi rakam çok daha ilerilerde. Ama önce bunu bir gör. Bak nereden nereye geldi." şeklinde konuştu.
(Sürecek)