Yüzyıllar boyunca yaşadıkları Girit'i, can güvenlikleri olmaması nedeniyle terk eden mübadiller, evlerini ve eşyalarını bırakarak geldikleri İzmir'de yeni bir hayat kurdu.
Başta yemek kültürü olmak üzere hayat tarzlarını İzmir'de yaşatan Girit mübadilleri, eski yurtlarının özlemini, limon ağacı dikme kültürüyle gideriyor.
Otlu yemeklerle su ürünlerinin önemli yer tuttuğu Girit mutfağında sıkça tüketilen limon, İzmir'de de onlar için vazgeçilmez oldu.
İzmir'de yerleştikleri evlerin bahçesine limon ağacı diken mübadiller için bu ağaçlar, Girit özlemi ve anıların simgesi haline dönüştü.
Mübadeleyle geldiği İzmir'in ilk Müslüman Türk fotoğrafçılarından olan Hamza Rüstem'in torunu Mert Rüstem (52), AA muhabirine yaptığı açıklamada, ailesinin 1925'te Gülcemal Vapuru ile İzmir'e geldiğini anlattı.
Dedesi Hamza Rüstem'in Girit'te fotoğrafçılık yaptığını kaydeden Rüstem, bu sayede başta vali olmak üzere üst düzey görevlilerle iyi ilişkiler kurduğunu söyledi.
Rüstem, mübadillerin Girit'ten ayrılırken yanlarına sadece taşıyabilecekleri kadar eşya alabildiğine dikkati çekerek dedesinin iyi ilişkileri ve gemiye ücret ödemesi sayesinde fotoğrafçılık malzemelerini de getirebildiğini aktardı.
Ermeni ve Rum fotoğrafçıların savaştan sonra İzmir'den ayrılması nedeniyle kentte fotoğrafçı kalmadığını, dedesinin İzmir'de bu ihtiyaca cevap verdiğini kaydeden Rüstem, "Konak ilçesinde fotoğrafhane açmışlar, bildikleri meslek bu. İzmir'de o dönemde fotoğrafçı dükkanı yok, birkaç tane seyyar fotoğrafçı var. 1950'lilere kadar İzmir'de kim fotoğrafçı açtıysa Giritlidir ve çoğu bizim akrabamızdır. Büyükbabamın öğrencisidir. Büyükbabam Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, İzmir'e geldiğinde fotoğraflarını çekmiş, valiliğin, belediyenin fotoğrafçılığını yapmış. O dönemde İzmir'in tek Müslüman Türk fotoğrafçısıdır." diye konuştu.
Mert Rüstem, aile büyüklerinin İzmir'e geldikten sonra da bir süre Rumca konuşmayı sürdürdüğünü belirterek, "Orada doğup büyüdükleri için Türkçeleri çok iyi değil. Bu onların Müslüman ve Türk olmadığını göstermez. Yetiştikleri kültürdür. Girit yemeklerini de İzmir'e getirmişler. Ada yokluk yeridir, dağ keçisi çoktur, keçi eti yerler. Deniz canlısını severler. Buldukları her türlü yeşillikten yemek yaparlar. Giritliler kendi yemek kültürünü getirmişlerdir. Bir süre de Giritli aileler evlilikleri genellikle kendi aralarında yapmışlardır. Bunu kültürü korumak için yapmışlar." ifadelerini kullandı.
- Limon ağacı miras kaldı
Mert Rüstem, limon ağacının Giritliler için özel bir öneminin olduğuna da işaret etti.
Girit'te her evin bahçesinde bir limon ağacının bulunduğunu, İzmir'e gelen mübadillerin bu geleneği yaşatmaya çalıştığını aktaran Rüstem, şöyle devam etti:
"Giritliler balık ve ot çok sever. Bunlar zeytinyağı ve limon ile yenilir. Bahçenize zeytin ağacı dikseniz o tek ağaçtan zeytinyağı çıkmaz. Ama limon ağacı dikerseniz evin bütün limon ihtiyacını karşılar. Giritliler, İzmir'e gelince evinin bahçesine limon ağacı dikmeye başlamış. Bu simgesel hale gelmiş. Benim ailemin de limon ağacı var. Büyük babamın Kemeraltı'nda evi varken orada da varmış. Daha sonra Karşıyaka'ya geliyorlar, oraya da dikmiş. En son o ağaçtan filizi, vefat ettiği eve taşıyorlar. O ev eskiyince müteahhide verildi. Limon ağacı da apartmanlar arasında bakımsız kaldı. Bu limon ağacı yaşasın istedim. Karşıyaka Belediyesi Hamza Rüstem Fotoğraf Evi'nin bahçesine getirdik. Burada bakılıyor."
Ağacın uzun süre daha yaşaması için çabaladığını kaydeden Rüstem, "Ben 52 yaşındayım, bu ağaç hep bahçemizdeydi. Limon ağacı İzmir'deki Giritlilerin bahçesine Girit'e olan özlemi gidermek, anıları taze tutmak için dikilmiştir. Anıları yaşatmak ve gelecek kuşaklara aktarmak için buradan yararlanmışlardır." dedi.