ADANA (AA) - Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, "CHP'ye geçmiş olsun, Allah rahmet eylesin. Öyle 'Biz denize dökeriz, biz devrimciyiz, hakkından geliriz' gibi söylemler bu ülkede geçmiş yıllardaki birtakım acıları çok güçlü bir şekilde hatırlatır. Türkiye'nin en büyük devrimcileri o gün (15 Temmuz) cunta girişimine karşı koyanlar, bu ülkenin değişimini gerçekleştiren kadınlardır. Esas devrimcilerle karşı karşıya gelmekten sakınsınlar." dedi.
Çelik, AK Parti Adana Kadın Kolları tarafından bir otelde düzenlenen "Kadınlar Soruyor" etkinliğinde, referandum sürecinin en renkli kampanyalarından birinde bulunduklarını söyledi.
Anayasaların, toplumların "nüfus cüzdanı" niteliğinde olduğunu ifade eden Çelik, Türkiye'nin 1839'dan beri daha iyi yönetilme konusunda sistem değişikliklerini tartıştığını dile getirdi.
Çelik, 12 Eylül anayasasının aslında cuntacıların topluma dayattığı "ferman" olduğunu belirterek, "Onun yarattığı sıkıntıdan dolayı, cuntanın kendi iktidarını hakim kılmak, siyaseti kötürümleştirmek, siyaseti kısıtlamak, milli iradeyi zayıflatmak, sivil siyaseti güçsüz kılmak için kurguladığı o denklemin dışına çıkmak için bir sürü değişiklik yapıldı." diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle kendilerinin daha fazla güç elde etmeye çalıştıklarının iddia edildiğini anlatan Çelik, "Kurucu genel başkanımız cumhurbaşkanı, partimizin genel başkanı başbakan, Meclis çoğunluğu bizde, hükümet bizde. Dolayısıyla mesele güç meselesi olsaydı, bizim bu sistemi hiç değiştirmememiz lazımdı." ifadelerini kullandı.
Şu anki sistemin oluşturduğu krizlerin geride bırakılması için cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini getirdiklerine işaret eden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sistem değişikliği dediğimiz zaman sürekli olarak rejim değişikliğinden bahsediyorlar. Türkiye'nin rejimi cumhuriyettir. Türkiye, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir. Türkiye'nin rejimiyle kimsenin problemi yoktur. Tartışma, rejimi istismar edenler üzerinden, rejimi toplum üzerinde bir baskı unsuruna çevirenler üzerinden çıkmıştır. Geçmişte laiklik üzerinden toplum üzerinde büyük bir baskı kurulmuştur. Bu, laikliğin toplumsal barış ilkesi, anayasa ilkesi olma durumunu da ihlal etmiştir. Rejim istismarı ortaya çıkmıştır. Bunu yaparken de demokratik cumhuriyet maddesini zedelemişlerdir, askıya almışlardır."
Çelik, 27 Mayıs, 12 Eylül ve 28 Şubat süreçlerini "rejim değişikliği" şeklinde tanımlayarak, 15 Temmuz gecesi Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) yaptığının ise "devleti işgal ve rejim değişikliği teşebbüsü" olduğunu bildirdi.
Bakan Çelik, rejim değişikliği tartışmalarıyla ilgili şöyle konuştu:
"Bugün sistem değişikliğini, rejim değişikliği gibi sunmaya çalışanlar, rejim değişikliğinin en büyük istismarcılarıdır. Rejimin esası cumhursa, bu getirdiğimiz düzenlemeyle rejim daha da güçleniyor. 16 Nisan'dan sonra inşallah 'evetlerle' hayata geçecek düzenlemede, en az yüzde 50 ile iktidar kurulabilecek. Yüzde 50'nin üstünde oyla iktidar kurulabilmesi, cumhurun, hükümet ve devlet üzerindeki yetkisi daha da artıyor demektir."
- "En büyük fedakarlığı kadınlar gösterdiler"
Çelik, 15 Temmuz darbe girişimi konusunda üzerinde durulması gereken bazı noktalar olduğunu söyledi.
Türkiye'de, hatta İslam dünyasının çoğunda bazı grupların, bazı siyasi partilerin, bazı kesimlerin, kadın haklarına yeterince önem verme konusunda sınıfta kaldığını belirten Çelik, kadın haklarının, daha çok kadınların kamusal, siyasal hayatta yer alması, sadece bir kontenjan meselesi olarak ele alındığını dile getirdi.
Bunun da ilkeli ve kadının gücünü artıran bir yaklaşım yerine, sadece göstermelik birtakım yaklaşımların ortaya konulmasına yol açtığını vurgulayan Çelik, "Özellikle İslam dünyasında kadınların hak ve hürriyetlerinin tanınması konusunda, maalesef İslam dünyasının genelinde çok güçlü bir şekilde sınıfı geçen birtakım tablolar görememekteyiz." şeklinde konuştu.
Darbe girişimini engellerken, gençler, yaşlılar, toplumun her kesiminden insanların, demokrasinin, milli iradenin savunulması için bir adım öne çıktığına dikkati çeken Çelik, şunları kaydetti:
"Ama bütün dünyanın gözleri önünde hepimize gurur veren bir şekilde Türkiye'de demokrasiyi savunmak için en büyük fedakarlığı kadınlar gösterdiler. Onlar öncü olarak tankların üstüne yürüdüler, Boğaz Köprüsü'nde cuntacılar üstüne yürüdüler. Bu silahların üstüne yürüdüler. Bu da Türkiye'de kadın hareketinin ne kadar güçlü olduğunu, kadın demokrasi ilişkisinin ne kadar güçlü bağlarla birbirine bağlı olduğunu ve Türkiye'nin en büyük siyasi kazanımlarından bir tanesinin, milli güçlerinden bir tanesinin kadınların bu demokratik bilinci olduğunu da bir kere daha göstermiştir."
Çelik, tek başına iktidar olmanın, darbenin önlenmesinde çok önem taşıdığını dile getirdi.
Anayasa değişikliğiyle vatandaşın hükümet kurmada gücünün artacağını ifade eden Çelik, "Dolayısıyla millet, mührü sandığa daha kuvvetli bir şekilde vurulacaktır." dedi.
- "Türkiye'yi kadınlar yönetiyor"
"Rejimi istismar partisi olarak görev yapanların, en son çıkıp 'Evet verenleri denize dökeriz' dediğini" kaydeden Çelik, şöyle konuştu:
"Bunun ne manaya geldiğini biz biliyoruz. Bu zihniyet geçmiş yıllarda, milli iradenin önüne geldi, milli iradenin üstünde başka iradeler tanıyan bir yaklaşım halinde geldi. 'TBMM'nin anayasa yapma yetkisi yoktur' şeklinde söylemleriyle milletin önüne geldi ama sonuç olarak şunu gördük, bu söylem esasında bilinçaltında şunu söylüyor, bu milleti sevmiyor, bu milletten hoşlanmıyor, bu milletin tercihlerine saygı duymuyor, bu milletin, devletin iyiliği adına getirilen her düzenlemeye aynı şekilde karşılık veriyor. Emin olun geçmiş yıllarda olsaydı, bu kadar bir güçlü bir şekilde milli irade ortaya çıkmasaydı, bunu yapmaya teşebbüs ederlerdi. Nitekim onların 27 Mayıs darbesi olurken, bu ülkede bir başbakan ve bakanlar şehit edilirken, onların siyasi seleflerinin hangi konuşmaları yaptığını biliyoruz. 28 Şubat döneminde onların hangi konuşmaları yaptığını biliyoruz. Fakat artık o günler geçti."
Türkiye'de artık devlet içindeki bir grubun, millet üzerinde egemenlik kurarak milli iradeyi zedelediği ve sivil siyaseti zayıflattığı dönemlerin geride kaldığını vurgulayan Bakan Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Artık Türkiye'yi siz yönetiyorsunuz, Türkiye'yi kadınlar yönetiyor. Türkiye'nin sahibi sizsiniz Türkiye'de söz sahibi sizsiniz. Türkiye'de hangi hayat tarzından olursa olsun, başörtülü başörtüsüz, bizim partimizden başka partilerden, hangi hayat tarzında olursa olsun, bütün kadınlarımıza söylüyoruz. Bu mesele bir parti meselesi değildir. Bu milletin geleceği meselesidir, çocuklarımızın geleceği meselesidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği meselesidir. O sebeple 'hayır' diyen kardeşlerimiz de gelsinler, İstasyon Meydanı'nda Sayın Cumhurbaşkanımızı dinlesinler. Biz kadınların gücüne inanıyoruz. Hangi hayat tarzından olursa olsun, hangi kimlikte olursa, yaş ve meslekten olursa olsun, Türkiye'yi kadınların gücü ve perspektifi daha kuvvetli bir şekilde yönetiyor. CHP'ye geçmiş olsun, Allah rahmet eylesin. Öyle 'Biz denize dökeriz, biz devrimciyiz, hakkından geliriz' gibi söylemler bu ülkede geçmiş yıllardaki birtakım acıları çok güçlü bir şekilde hatırlatır. Türkiye'nin en büyük devrimcileri o gün cunta girişimine karşı koyanlar, bu ülkenin değişimini gerçekleştiren kadınlardır. Esas devrimcilerle karşı karşıya gelmekten sakınsınlar. Kendilerine tavsiye ederim."
Bakan Çelik, daha sonra basına kapatılan toplantıda kadınların sorularını yanıtladı.
AA