AB Bakanı ve Başmüzakereci Çelik Almanya'da

"15 Temmuz’da gerçekleşen hain darbe girişimini Türkiye 12 saat içinde kontrol altına almıştır. Fakat bu darbe girişiminin boyutları belki başka bir ülkede olsaydı, günlerce kontrol altına alınamayacak kadar büyüktü"- "Türk halkı bütün bir demokrasi tarih

BERLİN (AA) - Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, "15 Temmuz'da gerçekleşen hain darbe girişimini Türkiye 12 saat içinde kontrol altına almıştır. Fakat bu darbe girişiminin boyutları belki başka bir ülkede olsaydı, günlerce kontrol altına alınamayacak kadar büyüktü." dedi.

Bakan Çelik, Almanya'nın başkenti Berlin'de temasları çerçevesinde Türk ve Alman iş dünyasının temsilcileriyle bir araya geldiği toplantıda yaptığı konuşmada, gerek iş dünyasının, gerek akademisyenlerin gerek sivil toplum örgütlerinin gerekse gazetecilerin kendi aralarındaki diyaloğun doğru, sağlıklı ve kaliteli olmasının Türkiye ile Almanya'nın ve Türkiye ile AB'nin karşılıklı çıkarları bakımından gerekliliğine işaret etti.

Türkiye'nin nasıl bir tablo içinde yoluna devam ettiğini anlatmak istediğini belirten Çelik, "Biliyorsunuz 15 Temmuz'da gerçekleşen hain darbe girişimini Türkiye 12 saat içinde kontrol altına almıştır. Fakat bu darbe girişiminin boyutları belki başka bir ülkede olsaydı, günlerce kontrol altına alınamayacak kadar büyüktü." diye konuştu.

Türk ordusundaki generallerin yaklaşık üçte birinin bu darbe girişimine katıldığına dikkati çeken Bakan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"TBMM bombalanıyor .Türkiye'nin Cumhurbaşkanı öldürülmek isteniyor. 240'ın üzerinde şehit var ve binlerce yaralı var. Şöyle bir şeyi gözünüzün önüne getirin lütfen. Türk parlamentosunu hiç görmemiş olanlar için bir örnek olarak veriyorum. Bundestag (Alman Parlamentosu) bombalanıyor savaş uçakları tarafından. Brandenburg kapısının önünde tanklar dizilmiş ve sivil insanlara ateş ediyorlar. Bu Türkiye’de yaşandı. İsveç Eski Başbakanı Carl Bildt'in ve AB Konseyi Genel sekreteri (Thorbjorn) Jagland'ın söylediği gibi bu bir Avrupa ülkesinde ve bir Avrupa demokrasisinde yaşandı. Türk halkı bütün bir demokrasi tarihini baştan yazacak kadar sokağa dökülerek demokrasisine sahip çıktı. Zannediyorum bu 100 yıldır, 200 yıldır görülmemiş büyük bir demokrasi direnişidir. Ve bizim çok gurur duyduğumuz bir şey şudur, bu demokrasi direnişinde Türk kadınları en ön sıradaydılar. Sapık bir dini ideolojiye dayalı bir askeri diktatörlük kurmak isteyen bir grup, Türkiye'yi ele geçirmeye kalktı o akşam."

Bakan Çelik, Türkiye'nin buna rağmen bir ay sonra terör örgütü DEAŞ ile daha etkili mücadele etmek için ordusunu Suriye topraklarına soktuğuna dikkati çekerek, "65 tane ülke koalisyonla DEAŞ ile etkili mücadele edemezken, Türkiye'nin bu girişimi sayesinde ilk defa NATO sınırları DEAŞ terör örgütünden temizlendi. Bu aynı zamanda Avrupa'nın doğal sınırlarının da DEAŞ terör örgütünden temizlenmesi anlamına geliyor." şeklinde konuştu.

- "Türkiye'de misafir ettiğimiz mültecilerin 800 bini çocuk"

Aynı zamanda Türkiye'nin 3 milyon mülteciyi barındırdığını vurgulayan Çelik, "Bakın, Avrupa Birliği 54 bin tane mülteciyi alacaktı gönüllü yerleştirmeyle. 2 bin tanesi alınabildi." dedi.

Temasları kapsamında Federal hükümetin Göç, Mülteciler ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Aydan Özoğuz ile görüştüğünü aktaran Çelik, Almanya'nın göç ve mülteci konusundaki yükün yönetilmesinin ne kadar zor olduğunu bildiğini kaydetti.

Bakan Çelik, "Türkiye'de misafir ettiğimiz mültecilerin 800 bini çocuk. Bunların 400 binine eğitime veriyoruz. 400 bin sayısı önemlidir. Çünkü bu 400 bin çocuğa verdiğimiz eğitim Finlandiya'daki bütün öğretim gören çocukların sayısının 400 bin olduğu düşünülürse bunun ne manaya geldiği anlaşılır." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin misafir ettiği mülteci sayısının AB ülkesi olan Slovakya nüfusunun yarısı olduğuna işaret eden Çelik, şunları kaydetti:

"Biz şimdiye devlet ve sivil toplum örgütleri olarak Suriyeli mülteciler için 25 milyar dolar harcadık. AB yük paylaşımı manasında Türkiye'ye 3 milyar avro taahhüt etmişti. Şu ana kadar gelen 640 milyon avro civarındadır. Bunun da Türk kurumlarına doğrudan gelenlerin 120 milyon Milli Eğitim Bakanlığına, 90 milyon Sağlık Bakanlığına, 12 milyon avro İçişleri Bakanlığı şeklindedir. Bu çocukların acil eğitim görmesi lazım. Biyolojiyi durduramayız. Çocuklar büyüyorlar. Bu çocukların etrafımızdaki radikal bir takım DEAŞ gibi terör örgütlerine karşı korunması için de bu eğitimi hızlı bir şekilde alması lazım. Bu neslin kayıp bir nesil olmaması lazım. Ama AB'nin bu yardımları aktarma mekanizması o kadar yavaş ki ilkokul çağındaki bu çocuklar, korkarım ki bu paralar gelene kadar emeklik yaşına gelmiş olacaklar."

Türkiye'nin son bir yıl içinde büyük can kayıplarına yol açan yaklaşık 20 terör örgütü saldırısıyla karşı karşıya kaldığını anımsatan Çelik, konuşmasına şöyle devam etti:

"DEAŞ terör örgütü, PKK, DHKP-C saldırmaktadır. Ama bu şartların içerisinde bile Türkiye hiçbir zaman sınırlarını kapatmamıştır. Türkiye'yi ziyaret eden İstanbul, Ankara'yı gören sevgili dostlarımız geldiklerinde modern bir Avrupa ülkesindeki çoğulculuğu ve hayatın dinamizmini görüler orada. Bakın Fransa'da Charlie Hebdo saldırısı olduğu zaman sınırlar kapatıldı. OHAL ilan edildi. Ama biz bir sene içinde 20 tane saldırıya maruz kaldığımız halde sınırlarımızı kapatmadık. Üstelik Türkiye'nin Suriye ile Irak'la bin 295 kilometre sınırı var. Bu sınırların öbür tarafında ordu gücü yok. Polis gücü yok. Ona rağmen ölümden kaçan insanlar için mülteciler için açık kapı politikası uyguluyoruz. Geçenlerde bir AB ülkesi 500 tane mülteci almak için referanduma gitmeyi teklif ediyordu. Biz ise bir gün içerisinde Suriye'den 100 bin kişiyi aldık. Sadece bir gün içerisinde 100 bin kişiyi aldık. Ölümden kaçan insanları oradaki katillerin elinde bırakmamak için. Bütün bu tabloya rağmen Türkiye dimdik ayaktadır."

Paris'te Charlie Hebdo saldırısı olduğu zaman Türkiye'de dahil olmak üzere dünyanın önemli ülkeleri oraya gittiğini ve bir dayanışma gösterdiğini anımsatan Bakan Çelik, TBMM bombalandığında bu kadar şehit verilmesine rağmen Avrupa Parlamentosu Başkanı'nın 1,5 ay sonra Türkiye'ye geldiğini aktardı.

Bu 1,5 aylık sürede AB'den hiçbir yetkilinin Türkiye'yi ziyaret etmediğini, sadece İngiltere'nin AB'den Sorumlu Dışişleri Bakanı Yardımcısı Alan Duncan geldiğini belirten Çelik, "Onun dışında hiçbir müttefikimizden hiçbir dostumuzdan ziyaret olmadı." ifadesini kullandı.

Çelik, darbe girişimi gerçekleştiğinde aynı Charlie Hebdo saldırısından sonra olduğu gibi Ankara'da seçilmiş Cumhurbaşkanı ve seçilmiş hükümet ile güçlü bir dayanışma gösterilseydi dünyaya bir mesaj verilmiş olacağını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"AB sınırları dışında bir demokrasi tehlikeye düştüğü zaman evrensel bir dayanışma ortaya konulacaktı. Bölgemizi kasıp kavuran radikal terör örgütlerine karşı DEAŞ ve El-Kaide gibi gençlere demokrasinin bir hedef ve umut olduğu mesajını verecektik. Aynı zamanda Avrupa'da yükselen aşırı sağcı ırkçı antisemitik ve İslamafobik bazı akımlara karşıda evrensel değerler temelinde dayanışmamızı göstermiş olacaktık. Avrupa Parlamentosu Türkiye ile bir dayanışma ortaya koymadığı gibi bu şartlar altındaki bir ülkeye teşekkür edecekken tuttu bir karar aldı Türkiye ile müzakereler kesilmesi lazım."

Parlamentoların varlık sebebinin müzakereler olduğunu ve konuşmak için kurulduğunu ifade eden Çelik, bir ülkeyle ilgili endişeler oturup konuşmak gerektiğini kaydetti.

"Bunun yerine müzakereleri kesmek en vizyonsuz yaklaşımdır." diyen Bakan Çelik, Türkiye'nin hiçbir eleştiriden çekinmediğini kaydetti.

- "Ben diyorum ki 23 ve 24. fasılları buyrun açalım"

Bakan Çelik, "İfade hürriyeti basın hürriyeti demokrasi hukuk devleti bu konularda ilerlemek isteyen önü açık bir ülkedir Türkiye ve bu konuda özgüvene sahiptir. Ben diyorum ki 23 ve 24. fasılları buyrun açalım. Normalde biz hukuk devleti ile basın ve ifade hürriyeti gibi kavramlardan korksak bu fasılların açılmasını istemeyiz. Avrupa bastırsa bile biz bu fasılları açmaktan uzak durmaya çalışırdık. Halbuki ben Türkiye'nin AB Bakanı olarak 23 ve 24. fasılları açalım. Temel haklar konusunu basın ve ifade özgürlüğünü gerçekçi bir zeminde tartışalım." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye AB ilişkilerinde esasen iletişimin en güçlü olması gereken dönemde olunduğunu, terörle mücadele ve mülteci sorununu yönetmek söz konusuysa Türkiye'ye teşekkür edildiğini belirten Çelik, ancak Avrupa Parlamentosu müzakerelerin askıya alınmasını istediğini kaydetti.

Bakan Çelik, "Türkiye tarih boyunca bir Avrupa devleti oldu. 100 yıldır da güçlü bir Avrupa demokrasisidir." dedi.

Türkiye’nin AB üyeliğini milli çıkarlar açısından stratejik hedef olarak gördüğünü belirten Bakan Çelik, “Bugüne AB üyesi olarak gelmedik." ifadesini kullandı.

Bakan Çelik, terörle mücadeleye rağmen Türkiye’nin demokratik çoğulcu bir hukuk devletine sahip olarak, iş dünyasıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla diğer unsurlarıyla bu süreci devam ettireceğini belirterek, "Almanya'daki dostlarımıza önerim budur işbirliği alanlarımızı ve diyalog kanallarımızı daha çok güçlendirmek için eylem planları ortaya koyalım sorun alanlarını karşılıklı konuşarak çözüm yollarını beraber bulalım." diye konuştu.

Bakan Çelik, Almanya temasları çerçevesinde Devlet Bakanı Aydan Özoğuz'un yanı sıra Avrupa'dan sorumlu Federal Devlet Bakanı Michael Roth ile görüştü.

AA

Gündem Haberleri

Niğde'den Dubai çikolatasına farklı yorum
Antika Dükkanını Lağım Suyu Bastı: İSKİ'ye Tepki
Okulun duvarını çocuklar boyadı
Doğanşehir’de 4.9 Büyüklüğünde Deprem: Çevre İller de Sarsıntıyı Hissetti
İBB Meclisi’ne damga vuran konuşma: Gök kubbeyi başınıza yıkarız