Güya müttefikimiz ve dostumuz olan ABD ile bir gün mutlaka karşı karşıya gelecektik. Bu kaçınılmaz bir durumdu.
Bunun kaçınılmaz olduğu ta gezi olaylarından belliydi, 15 Temmuz’dan belliydi, Fırat Kalkanı ve Afrin Zeytin Dalı harekâtlarımızdan belliydi.
ABD’nin, PKK’ya binlerce TIR ve binlerce uçak dolusu verdiği silahlardan belliydi.
Hatta Mısır’da yaşanan darbeden, ABD’nin ve Batı’nın darbeye darbe dememesinden belliydi.
Son olarak Kudüs’ü, İsrail’in başkenti olarak ilan etmesinden belliydi.
ABD bütün bu konularda tamamen Türkiye’nin karşısında yer aldı, iç ve dış düşmanlarımıza sürekli destek verdi. PKK’yı, FETÖ’yü büyütüp besledi ve üzerimize saldı.
Peki bütün bu adımları atarken ABD’nin derdi neydi?
ABD’nin tek isteği, eskiden olduğu gibi Türkiye’yi istediği gibi yönlendirmek ve istediği şekilde kullanabilmektir.
Artık Türkiye eski Türkiye değil. Türkiye kendi kararlarını kendisi veren ve tam bağımsız olma yolunda önemli adımlar atan gelişmekte olan bir ülke.
İşte ABD’yi rahatsız eden de bu.
ABD, Ortadoğu’yu tam manası ile kendi çıkarları doğrultusunda dizayn etmesi için kendi yanında yer alan bir Türkiye istiyor.
Ortadoğu’da ABD çıkarlarına hizmet eden, Büyük İsrail’in kurulmasına göz yuman, Müslüman ülkelerin bütün kaynaklarının ABD’ye akıtılmasına sessiz kalan, bütün İslâm ülkelerinin başına kendisine uşaklık yapacak yöneticiler gelmesi için çalışıp gayret eden bir Türkiye istiyor.
Dış ticaretini ve hangi ülkelerle ilişki kurabileceğini ABD’nin belirlediği, siyasette, ekonomide ve sanayi alanında ancak ABD’nin müsaade ettiği kadar kımıldayabilen bir Türkiye istiyor.
Hatta topraklarının bir kısmı alınsa da İsrail’e hizmet edecek birilerine peşkeş çekilse bile buna rıza gösterecek bir Türkiye istiyor.
Peki Türkiye bunlara evet diyor mu?
İşte bütün kavga burada başlıyor. Türkiye bütün bunlara evet demiş olsa problem olmayacak.
Türkiye ne diyor?
Türkiye, “biz bağımsız bir ülkeyiz, kendi ülkemizi kendimiz yönetiriz, kararlarımızı kendimiz alırız, hangi ülkeyle ticaret yapacağımızı veya ilişki kuracağımızı kendimiz belirleriz, hiçbir güce topraklarımızın bir karışını vermeyiz, komşu ülke topraklarından bize yapılan saldırılara kimseden izin almadan anında karşılık veririz” diyor.
Başka ne diyor? “Kudüs bütün insanlığın ortak değeridir, onun İsrail’in başkenti yapılmasına karşı çıkarız, her zaman Filistinli kardeşlerimizin yanındayız, Ortadoğu’da Büyük İsrail veya Büyük Ermenistan gibi bir devletin kurulmasına müsaade etmeyiz” diyor.
İşte bütün bunlar ABD’yi rahatsız ediyor.
ABD’nin istekleri bunlarla bitiyor mu? Elbette hayır.
Güya sadece bizde FETÖ’den tutuklu bulunan papaz kılıklı ajan Brunson’u ister gözüküyor ama aslında, Rusya ve İran’la ilişkilerimizi kesmemizi, S-400 lerden vazgeçmemizi, Suriye’den çekilmemizi, tutuklu bulunan FETÖ’cüleri serbest bırakmamızı ve yukarıda belirttiğimiz konularda kendisine itaat etmemizi istiyor.
Yani Türkiye’yi kendisine köle yapmak istiyor. Kendisine uşak olmamızı istiyor.
“Sana köle olmayacağız, vatanımızı böldürtmeyeceğiz, ezanımızı susturtmayacağız” diyen Türkiye’ye karşı ekonomik yaptırım uygulama kararı almış durumda. Yani ekonomik bir savaş başlatmış durumda.
Göreceksiniz Allah’ın izniyle bu savaşta Türkiye’nin göreceği zarardan çok daha fazlasını ABD görecektir. Yakın bir zamanda zalim ABD’nin çöküşünü hep birlikte göreceğiz İnşaallah…
Bu aşamada yapmamız gereken, bütün israfları sona erdirmemiz, birlik ve beraberliğimizi, kardeşliğimizi daha da pekiştirmemizdir. Bilhassa kamuda başta araç israfı olmak üzere çok büyük israflar söz konusudur. Bunlar sona erdirilmeli, makam aracı saltanatı bitirilmelidir.
Şayet devletimiz zor durumda ise reisimiz bir kampanya başlatmalı, başta zenginlerimiz, işadamlarımız olmak üzere, milletvekilleri, Belediye Başkanları, üst düzey bürokratlardan başlayarak herkes devlete yardım seferberliğine koşmalıdır.
Hepimiz bir, yetmezse ikişer maaşımızı devletimize seve seve bağışlarız. Devlet elden gider, vatan parçalanırsa paralarımız, yatırımlarımız, fabrikalarımız, hatta konutlarımız da olmayacaktır. Bu bilinçle şimdiden yardım seferberliğine hazır olmalıyız.
Bizler daha az parayla, daha az malla, daha az yiyecekle, soğan ekmek yiyerek tek odalı bir evde yaşayabiliriz ama vatansız asla yaşayamayız. Vatan bizim her şeyimiz. Vatan yoksa hiçbir şeyimiz yok.
Sizleri Ey Amerika şiirimle baş başa bırakıyorum. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.
EY AMERİKA !
Ey Amerika, gösterdin gerçek yüzünü,
Artık ciddiye almayız hiçbir sözünü,
Bütün piyonlarının baharını güzünü,
Dondurucu soğuğa çeviriveririz.
Bir zamanlar gözümüzde delikanlıydın,
Komünizme karşı set konumundaydın,
Dikkat et kendine, zemininden kaydın,
İhtiyar bir moruğa çeviriveririz.
Müttefikin Türkiye’yi karşına aldın,
PKK’yı, FETÖ’yü üstümüze saldın,
15 Temmuzda, Afrin’de şaşırdın kaldın,
Çiğnenmiş koruğa çeviriveririz.
Her yolu denedin sonuç alamadın,
Bizi esaret zincirine bağlayamadın,
Dolarınla da hüküm sağlayamadın,
Zelil olmuş kılığa çeviriveririz.
Ne yapsan Türkiye'mizi bölemezsin,
Müslüman Türk'e diz çöktüremezsin,
Amacına hiç bir zaman erişemezsin,
Yontulmuş sırığa çeviriveririz.
Sen Türk milletini anlayamazsın,
Yüreğimizdeki imanı kavrayamazsın,
Sabrımız taşarsa kurtulamazsın,
Parçalanmış çarığa çeviriveririz.
Gücün yetmez milletimizi sindirmeye,
Elin uzanamaz Bayrağımızı indirmeye,
Şayet yeltenirsen ezanımızı dindirmeye,
Sudan çıkmış balığa çeviriveririz.
Kudüs’ü, İsrail’in başkenti yaptın,
İnsanlığın değerini siyonizme sattın,
Bütün Müslümanların nefretini kaptın,
Sağını solunu bilmez salağa çeviriveririz
Ey Amerika, senin de sonun gelecek,
Zulümlerin bir gün sona erecek,
O gün bütün ülkelerin yüzü gülecek,
Kanı çekilmiş dalağa çeviriveririz.
Salih Sedat der Amerika'da kimmiş?
Güya dünyanın efendisiymiş,
Aslında zalimin ta kendisiymiş,
Tuş yapar yatağa düşürüveririz.
Salih Sedat Ersöz