ROTTERDAM (AA) - Hukukçular, ABD'nin Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (UCM) yönelik tanımama ve lekeleme içerikli açıklamalarını "çifte standart, uluslararası arenada yalnızlaşma ve hukuki-siyasi sorumluluktan kaçma göstergesi" olarak değerlendirdi.
AA muhabirine konuşan hukukçular, ABD'nin UCM'ye karşı tavrının uluslararası hukuka aykırı ve sembolik olduğunun altını çizdi.
UCM'de görülen bir davada baş avukatlık yapan Prof. Dr. Gert Jan Alexander Knoops, "ABD, işlediği savaş suçlarından dolayı UCM'ye şikayet edilse bile kendi vatandaşını mahkemeye teslim etmez. UCM'nin temel kuralı ise devamsızlık durumunda duruşmanın gerçekleşemeyeceğidir. Bu yüzden ABD'nin yaptırım açıklamalarının sadece sembolik bir anlamı var." dedi.
UCM'nin yargıçlarının işlerini bağımsız bir şekilde ve profesyonelce yaptığına dikkati çeken Knoops, "Sadece bu sebepten dolayı bile yargıçların UCM'nin statü ve işlevsel kurallarını uyguladıkları için işleri ile ilgili yargılanmamaları gerekir. Yargıçların uluslararası hukuk ilkeleriyle çelişen baskı ve dış etkilerin altında kalmaması lazım." ifadesinde bulundu.
Knoops, ABD'nin, UCM'nin yargı yetkisini tanımasa bile bu tür açıklamaları yapma hakkına sahip olmadığını vurguladı.
Hollanda Kültürlerarası İnsan Hakları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Tom Zwart da, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'ın UCM hakkında yaptığı açıklamalarının ağır ve diplomasi usulüne aykırı olduğunu ifade ederek, "ABD çifte standart uyguluyor. Başka ülkelerin devlet başkanı veya askeri lideri de olsa UCM'ye uluslararası suç işleyen vatandaşını teslim etmesinde yardımcı olmasını istiyorlar, fakat bunu kendileri için geçersiz sayıyorlar." diye konuştu.
Zwart, ABD'nin yaptığı açıklamanın uluslararası hukuka aykırı olsa da, süper güç olduğu için bundan kısmen sıyrıldığını kaydetti.
ABD'nin UCM'yi reddetme tavrının mahkemenin kuruluşundan beri olduğunu aktaran Tom Zwart, "ABD'nin UCM dışında kalmasının birkaç sebebi var. Bunlardan birisi ABD'nin UCM'de soruşturmanın başlatma yetkisinin mahkemenin savcıları yerine Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) verilmesinden yana olmasıdır." dedi.
Zwart, ABD'nin aynı şekilde Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) da yargı yetkisini tanımadığını hatırlatarak, teorik olarak bir ülkenin UAD'nin yargı yetkisini sadece bir davaya özel tanıyabilme yetkisi olsa bile ABD'nin bunu tanıyacağı ihtimalinin gözükmediğini dile getirdi.
Uluslararası hukukun işleyişini ve kararlarını yakından takip eden Hollanda Türk Hukukçular Birliği Başkanı Avukat Ejder Köse de, ABD'nin uluslararası kurumlara karşı tavrından dolayı uluslararası arenada yalnızlaşmaya doğru gittiğini aktardı.
Köse, UCM ile ilgili kararların ABD Başkanı Donald Trump ve yönetiminin sergilediği bilinçli bir politikanın sonucu olduğunu belirterek, "ABD'nin, Paris İklim Anlaşması ve İran'la nükleer anlaşmasından tek taraflı olarak makul bir gerekçe vermeden geri çekilmesi gibi UCM'den de uzaklaşması onu uluslararası arenada yalnızlaşmaya doğru götürüyor." ifadesini kullandı.
ABD'nin UCM'nin yetkisini tanımayarak "hukuki ve siyasi sorumluluklarından kaçtığını" iddia eden Köse, şu değerlendirmelerde bulundu.
"Eğer ABD gerçekten UCM'den uzaklaşırsa, uluslararası arenada çok büyük bir itibar kaybına uğrayacaktır ve söz hakkını kaybedecektir. Bu da Birleşmiş Milletler'in (BM) zayıflamasına yol açacaktır. Süper güç ABD sorumluluklarından kaçtığında başka ülkeleri de hizaya getirmek daha çok zor olacaktır. Dünya güç dengesi ve dolayısıyla barış ve huzura büyük bir darbe vuracaktır. ABD dünyaya olan sorumluluklarından kaçan bir ülke olma tehlikesi ile karşı karşıyadır."
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, geçen hafta merkezi Washington'da bulunan sivil toplum kuruluşu "Federalist Toplum"a yaptığı açıklamada, "ABD, UCM ile iş birliği yapmayacaktır. UCM'ye destek olmayacağız. İçerisinde yer almayacağız. UCM'yi kendi içinde ölmesi için bırakacağız. Nasıl olsa almış olduğu karar ve girişimlerle UCM bizim için zaten ölüdür." açıklamasında bulunmuştu.
AA