İSTANBUL (AA) - RAİD HAMİD - Washington'un, Irak'taki askeri stratejisini "terör örgütü DEAŞ'la mücadeleden İran'ı gözetleme" şeklinde değiştirmesinin ardından Haşdi Şabi ve İran'a yakınlığıyla bilinen Şii partiler, ABD'nin ülkeden meclis kararıyla yahut zorla çıkarılmasında ısrar ediyor. Başbakan Adil Abdulmehdi ile Hikmet Akımı lideri Ammar Hekim ise DEAŞ tehdidinin sürdüğünü ve koalisyon güçlerinin ülkede varlık göstermesi gerektiğini belirtiyor.
Irak'ta terör örgütü DEAŞ'ın ülke topraklarının üçte birini ele geçirdiği ve güçlü olduğu dönemde (2014), zamanın şartları göz önüne alındığında ABD'nin öncülük yaptığı koalisyon güçlerinin hava desteği olmadan Haşdi Şabi'nin de içinde bulunduğu Iraklı güçlerin operasyonlarda başarılı olması pek mümkün görünmüyordu.
Zira, DEAŞ, henüz sokak çatışmalarında tecrübesi olmayan Iraklı güvenlik güçlerine yeni taktiklerle ve art arda bombalı araçlarla düzenlediği saldırılarla savunma hatlarını kolaylıkla geçiyordu.
Buna karşın cephe hattının hemen gerisinde konuşlanan ABD askerleri, Iraklı güçlerin verdiği koordinatları üslerine ileterek DEAŞ'ın bulunduğu mevzileri veya saldırılarda kullandığı bombalı araçları (havadan) hedef alıyor ve tehlikeleri ivedilikle bertaraf ediyordu.
Ancak çoğunluğunu Şiilerin oluşturduğu Haşdi Şabi, ülkede DEAŞ'a karşı verilen mücadeledeki askeri başarıların arkasında ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon güçlerinin hava desteğinin bulunduğu gerçeğini inkar eder izlenimi veriyor.
ABD'nin ülkedeki askeri varlığı, Haşdi Şabi'nin de içinde bulunduğu Iraklı güçlerin, DEAŞ'ı büyük oranda temizleyip toprakların neredeyse tamamını kontrol altına aldıktan sonra gündeme gelmeye başladı.
ABD'nin Irak'taki askeri stratejisini değiştirmesinin ardından Şiiler, Washington yönetiminin ülkedeki askeri varlığı konusunda ayrılığa düştü. İran'a yakınlığıyla bilinen Iraklı Şiiler, ABD'nin ülkeden meclis kararıyla yahut zorla çıkarılmasında ısrar ederken Başbakan Abdulmehdi ile Hikmet Akımı lideri Ammar Hekim, DEAŞ tehdidinin sürdüğü ve koalisyon güçlerinin ülkede varlık göstermesi gerektiği görüşünde.
- ABD'nin Irak'ta uyguladığı askeri stratejide makas değişimi
Washington yönetimi, 2003'te işgal ettiği Irak'ta geçirdiği 8 yılın ardından 2011'de bölgedeki tüm askerlerini geri çekti ancak ülkede terör örgütü DEAŞ'ın ortaya çıkmasıyla eski ABD Başkanı Barack Obama, Bağdat yönetiminin talebi üzerine bölgeye 2014'te yeniden asker göndermeye başladı.
Irak merkezi hükümeti ve Washington yönetimi, 2014'te DEAŞ'le mücadele çerçevesinde yeni bir stratejik askeri anlaşma imzaladı. Bu çerçevede ABD askerleri, Irak'ta konuşlanıp karada güvenlik güçlerine danışmanlık ve askeri eğitimler verdi.
ABD'nin ilk etapta Irak'taki DEAŞ mensuplarıyla mücadele ve örgütün yeninden ortaya çıkmasını önleme olan asker bulundurma stratejisi, daha sonra farklı bir misyona bürünerek, Suriye'deki terör örgütü PKK/PYD'ye bağlı Suriye Demokratik Güçleri'ne destek verme, İran ile onun himayesindeki silahlı grupların Irak'taki faaliyetleriyle, özellikle İran'dan Akdeniz'e açılan kara yollarını gözleme halini aldı.
Washington yönetiminin Irak'ta askeri olarak varlık göstermesinin en önemli hedefinin, ABD Başkanı Donald Trump'ın daha önce belirttiği gibi "İran'ın Irak'taki faaliyetlerinin önüne geçip Suriye ve Lübnan'da kendisine bağlı silahlı gruplar ve taraflara ulaşmasını engelleme" olduğu biliniyor.
- Irak'taki Şii siyasi partilerin, "ABD'nin İran'ı gözetlemesine" tepkisi
Irak'taki ABD güçleri, halihazırda İran'a yakın ve Irak Başbakanlığına bağlı, çoğunlukla Şiilerden oluşan Haşdi Şabi çatısı altındaki silahlı grupların faaliyetlerini gözlemliyor.
Ancak ABD'nin askeri üsler aracılığıyla İran ve ona mensup grupların denetlenmesi konusunda Bağdat yönetiminden izin almadığı belirtiliyor. Bu duruma ilişkin Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih, 4 Şubat'ta başkentte katıldığı programda Trump'ın "İran'ı gözetlemek için Irak'ta kalıyoruz." açıklamasına karşı çıkarak bu durumun kabul edilmediğini söyledi.
Trump'ın açıklaması, Iraklı resmi makamlar tarafından da tepkiyle karşılanarak bu durum, "ülkenin egemenliğinin ihlali" şeklinde nitelendirildi. Tepkilerin ardından özellikle İran'a yakın Iraklı Şii siyasi partiler, ABD'nin ülkedeki askeri varlığına son verilmesi çağrısı yapmaya başladı.
Şii siyasi partiler, ABD'nin ülkeden çekilmemesi halinde askeri güçlerini hedef alacaklarını açık şekilde belirterek, askerlerin güç kullanılarak ya da meclis kararıyla çıkarılacağını ifade etti.
- ABD askerlerinin ülkeden çıkması konusunun meclise taşınması
Tepki ve tehditkar açıklamalarla yetinmeyen söz konusu siyasi partiler, bir adım daha ileri giderek Irak Meclisi'ne ABD'li askerlerin ülkeden çıkarılması için kanun teklifi sundu.
Söz konusu kanun teklifi, Irak'ta hakim ve son genel seçimlerden birincilikle çıkan Mukteda Sadr'ın liderliğindeki Sairun Koalisyonu ile seçimlerde ikinci en fazla oyu alan Haşdi Şabi komutanlarından Hadi Amiri'nin liderliğindeki Fetih Koalisyonu tarafından sunuldu.
Kanun tekliflerinde, kesin bir dille ABD askerlerinin ülkeden çıkarılması veya en azından ülkedeki asker sayısı, kalma stratejilerinin öğrenilmesi, yayılmalarına sınır konulması ve Irak merkezi hükümetiyle Washington yönetimi arasında 2014'te imzalanan askeri anlaşmanın ötesine geçilmesinin önünün kesilmesi yer alıyor.
- ABD'nin çekilmesi yeni tehlikeler doğurabilir
Ancak tüm Şiiler gibi olmasa da ABD'nin bu süreçte askeri varlığının gerekli olduğunu dile getiren Ammar Hekim liderliğindeki Hikmet Akımı da bulunuyor. Mecliste herhangi bir partisi bulunmayıp Şii Irak Başbakanı Abdulmehdi de Hikmet Akımı gibi halihazırda başta ABD olmak üzere yabancı askerlerin varlığının gerekliliğini vurguluyor.
Başta ABD olmak üzere yabancı askerlerin ülkeden çekilmesi, DEAŞ'ın yeninden ortaya çıkmasına, Haşdi Şabi ve güvenlik güçlerine ait büyük kentlerde yer alan askeri üslere saldırıların gerçekleştirilmesine yol açabilir.
Terör örgütü, daha fazla militan ve elde edeceği ağır silahlarla daha dikkatli hareket ederek, ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinden korunabilir.
Böylesi bir durum, ülkedeki güvenlik ve istikrarın ortadan kalkmasıyla Irak'ın toprak bütünlüğünü ciddi şekilde tehlikelere sürükleyebilir.
Irak'ta kara kuvvetleri bağlamında zaman zaman Haşdi Şabi'nin silahlı gruplarına itimat edilse de aslında şehirlerin düşmemesi ve saldırılara karşı korunması meselesinde ordu ve emniyet güçlerinin de rolü bulunuyor. Irak ordusu ve Haşdi Şabi, daha önce askeri operasyon kararlarını ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon güçlerinin desteğine göre belirliyordu.
- ABD ile Haşdi Şabi'nin çatışma ihtimali düşük
Öte yandan, Haşdi Şabi, DEAŞ'ın, Irak üzerindeki askeri tehdidinin bertaraf edilmesi ve bölgelerin çoğunun geri alınmasının ardından ABD'nin ülkedeki askeri varlığının haklı herhangi bir gerekçesinin kalmadığında ısrar ediyor.
DEAŞ'a karşı mücadelenin başladığı 2014'ten bu yana ABD ile Haşdi Şabi güçleri arasında birtakım sürtüşmeler yaşandı. ABD, bazen Haşdi Şabi'nin farklı bölgelerdeki askeri karargahlarına hava saldırısı düzenleyip bunun sehven olduğunu belirtiyor.
ABD'nin doğrudan Irak'ta İran'a yakın Haşdi Şabi çatısı altındaki silahlı gruplarla çatışmaya girmesi halihazırda pek mümkün görünmüyor. Irak'ta Haşdi Şabi'ye karşı durup ABD'ye yakın herhangi bir silahlı grup veya askeri oluşum da henüz sahada mevcut değil.
Öte yandan, Irak'ın işgal edilmesinden sonra Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile ABD arasındaki ilişkiler oldukça yüksek seviyede seyretti ve Kürtler her alanda ABD'ye destek verdi. Halihazırda ABD'nin Irak'taki en büyük askeri üslerinden Harir Askeri Üssü de Erbil'de bulunuyor.
Ancak Haşdi Şabi ve Irak ordusunun, 16 Ekim 2017'de Peşmerge'nin kontrolündeki Kerkük ve diğer bölgelere düzenlediği askeri operasyonda ABD'ye ait askeri tank ve silahların kullanılması, IKBY'nin Washington'a güvenini zedeledi. IKBY, Kerkük meselesinde ABD'nin kendilerini terk edip Bağdat yönetiminin yanında yer aldığı görüşünde.
ABD'nin güçlerini Irak'tan çekmesi halinde sahada onun askeri ve siyasi çıkarlarını garanti altına alabilecek herhangi bir oluşum bulunmuyor. Washington yönetiminin de şu anda güçlerini Haşdi Şabi'nin karşısına çıkaracak bir planının olmadığı görülüyor.
Ancak Washington, Haşdi Şabi'nin baskıları sonucu Irak Meclisi'nin ABD güçlerinin ülkeden çıkarılmasına yönelik karar alması halinde askeri güçlerini ülkenin çeşitli bölgelerine yayıp yerel müttefiklerini yanında savaşmaya ikna ederse çıkarlarını koruyabilir.
ABD'li askerler, Irak'ın orta, kuzey ve batı bölgelerindeki üsleri vasıtasıyla sınırlı bir şekilde faaliyetlerine devam ediyor. ABD Dışişleri Bakanlığının verilerine göre Irak'ta yaklaşık 5 bin 200 ABD askeri bulunuyor.