Abdullah bin Mesud

Emetullah Akkaya

Cehalet asrının bataklıklarından doğan bir lotus çiçeğinin; etrafındaki toz zerreciklerini nasıl temizlediğini, insanlar arasındaki uçurumları kapatıp, köleleri nasıl müezzin eylediğini, insana insanca yaklaşıp; dürüstlüğü, adaleti, insan haklarını ve hürriyeti temin edip, güler yüzlü olmayı sadaka olarak nitelendirdiğini işiten ve lotus çiçeği misali karanlıkları aydınlığa çeviren gül yüzlü nebinin haberini alanlardan biri de Abdullah bin Mesud’du.

Henüz gençliğinin baharında olan Abdullah (r.anh) Ukbe bin Muayt’ın koyunlarını otlatmakla meşguldü. Yaşının küçüklüğü ve Mekke’den uzak oluşu sebebiyle duyduğu haberi araştırmayı ertelemişti.

Bir gün yanına yorgun oldukları her hallerinden belli olan iki yetişkin gelip Abdullah’tan süt istediler. Abdullah bin Mesud koyunların sahibi değil emanetçisi olduğunu belirterek onların bu isteğini reddetti. Fakat yetişkinler aldıkları cevaptan dolayı adeta mutlu olmuş gibiydiler. Bu iki kişiden biri Abdullah’tan kendisine kısır bir koyun göstermesini istedi. Abdullah kısır olduğu için süt veremeyen koyunlardan birini işaret etti. Bu şahıs kısır koyunun memelerini eline aldığı tasa doğru tutup sağmaya başladı. Tas süt ile dolup taştı. Bu iki kişi sütten içtiler. Sonra yine aynı şahıs koyunun memelerini tutup, “dürül” dedi. Koyun eskisi gibi kısır ve süt vermeyen haline geri döndü.

Abdullah bin Mesud şaşkınlığını gizleyemeyerek bu şahsa “Ne yaptığınızı bana da öğterir misiniz?” dedi. Aldığı cevap: “ Sen mutlaka bir alim olacaksın.” oldu.

Abdullah bin Mesud sonradan öğrenecektir ki bu şahıs Allah’ın (c.c) son elçisi Hz.Muhammed’den (s.a.v) başkası değildi.

Abdullah bin Mesud’un islama giriş hikayesidir bu ve Allah rasulünün işaret ettiği üzere Kur’an-ı Kerim’i güzel okuma ve tefsir alanında alim bir kimse olan Abdullah, islam tarihinde altı Abdullah’tan biri olarak yerini aldı. Aynı zamanda fıkıh alanında da alim olan Abdullah bin Mesud için Ebu Musa El Eşari kendisine fıkhi bir mesele sorulduğunda “Abdullah içimizdeyken bana soru sormayın.” derdi.

Bir defasında yolda yürürken atıyla birlikte gelmekte olan Ebu Cehil ile karşılaştı. Ebu Cehil kendisine tokat atarak Abdullah ibni Mesud’u yere düşürdü. Düşmesiyle birlikte Abdullah bin Mesud’un bacakları açıldı. Ebu Cehil onun bedenen zayıf olmasından dolayı “ Cılız bacaklı, bizi sizin gibilerle mi yeneceğini düşünüyor Muhammed?” diyerek Abdullah’la (r.anh) dalga geçti.

O sırada henüz Müslüman olmamış olan Hz. Ömer olayı seyretmekteydi. Ebu Cehil uzaklaştıktan sonra Abdullah bin Mesud’un yanına yaklaşarak ona elini uzattı ve kalkmasına yardım etti. Hz. Ömer tam arkasını dönmüş gidecekken ibn-i Mesud ona şöyle seslendi:

- Vallahi sen o iki Ömer’den birincisisin. Hz. Ömer dönüp bununla ne demek istediğini sordu. Abdullah bin Mesud Hz.Ömer’e efendimizin (s.a.v) duasını nakletti: “Allah’ım sen iki Ömer’den biriyle İslam’ı aziz kıl!”

Bu duada kastedilen Ömerler; Ömer bin Hattab ile Ebu Cehil’den başkası değildi.

Ve öyle bir gün gelecekti ki Ebu Cehil’in cılız bacaklı diye alay ettiği fakat müminlerce “Huyu ve şekli Rasulullah’a (s.a.v) en yakın olan kişi” olarak bilinen Abdullah bin Mesud Ebu Cehil’i bizzat kendi elleriyle cehenneme gönderecekti. Bedir savaşında ashabdan aldığı darbelerle yerde uzanmış yatmakta olan Ebu Cehil’i son darbeyi vurararak Abdullah bin Mesud öldürecekti.

Bir gün Hz. Ömer hilafeti döneminde bir kafileyle karşılaşır. Kafileye birkaç soru sorar, aldığı cevaplardan kafilede bir alimin olduğunu anlar ve sormaya devam eder:

-Kur’an’ın en büyük ayeti nedir? Abdullah bin Mesud cevap verir: “Allah, ondan başka ilah olmayan, kendisini uyuklama ve uyku tutmayan, her an yarattıklarını gözetip durandır.” (Bakara 255)

Hz. Ömer tekrar sorar:

- Kur’an’ın en çok hüküm taşıyan ayeti hangisidir? Abdullah (r.anh) cevap verir:

“Şüphesiz ki Allah; adaleti, iyiliği, akrabaya vermeyi emreder.” (nahl, 90) Hz.Ömer tekrar sorar:

- Kur’an’ın en veciz ayeti hangisidir? Abdullah (r.anh) cevaplar:

“Kim zerre kadar iyilik yapmışsa; onu görür. Kim de zerre kadar kötülük yapmışsa; onu görür.” (zilzal 7-8) Hz. Ömer sorar:

- Kur’an’ın en ümit verici ayeti hangisidir? Abdullah cevap verir: “ De ki: Ey aleyhlerinde haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Doğrusu, o, günahları bağışlar. O bağışlayandır, merhamet edendir.” ( Zümer 53)

Hz. Ömer en nihayetinde şöyle der: -Aranızda Abdullah bin Mesud var mı? Kafiledekiler “evet” cevabını verirler.

Genç yaşta kendini Rasulullah’ın (s.a.v) hizmetine adayan Abdullah öylesine onun etrafındaydı ki insanlar bazen onu ehl-i beytten zannederlerdi.

Allah kendisinden ebeden ve daimen razı olsun. Bizlere de onun yolundan gidip, Kur’an’a aşık, İslam ve Kur’an hizmetkarları olmayı ve böylesine güzide şahısların şefaatlerine de nail olmayı nasip eylesin.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.