Abdullah Gül'ün 'sessizliği' şimdilik sürerken, ittifak görüşmelerinin perde arkası ve Gül'ün adaylık durumu da gün yüzüne çıkıyor.
NE İSA'YA, NE MUSA'YA YARANABİLDİ!
Öte yandan Gül'ün olası adaylığı hem AK Parti hem de CHP çevrelerinde büyük tepki gördü.
Parti tabanlarından gelen eleştiriler bugün Sabah Gazetesi Başyazarı Mehmet Barlas ve Sözcü yazarı Yılmaz Özdil'in köşelerinde de yankı buldu.
Barlas bugünkü Başyazı'sında Abdullah Gül yerine Fetullah Gülen'i aday göstermelerini önerdi. Benzer bir çıkış Yılmaz Özdil'den de geldi.!
İşte Sabah Gazetesi Başyazarı Mehmet Barlas'ın o köşe yazısı;
- Abdullah Gül olmazsa Fetullah Gülen olur mu?
Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün nereden aday olacağı yolundaki köpürtmeler sonunda CHP'lilerin de ağızlarının tadını kaçırmış. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in Twitter'dan yaptığı açıklamaya baksanıza:
"Bu kadar spekülasyon canımıza tak etti. Bütün amaç bizim içimizde bir tartışma yaratıp moralimizi düşürmek CHP'nin gündeminde Abdullah Gül diye bir isim olmadı, şimdi de yok, olmayacak da."
Feto aday olsun
Benim CHP'lilere önerim şu... Artık Abdullah Gül'den vazgeçtiklerine göre, yeni Cumhurbaşkanı adayı olarak Fetullah Gülen'in adını öne sürsünler. Böylece erken veya baskın seçime karşı Abdullah Gül'ün adını sürerek kurdukları oyun bozulmuş olsa da, Fetullah Gülen'in adıyla bu oyun yeniden kurulabilir. Bu oyun da bozulursa, bu defa Abdullah Öcalan'la veya Murat Karayılan'la oyuna devam edilebilir.
Meğer algı operasyonuymuş
Açıkçası bu CHP yöneticilerinin kararlar alırken neleri hesapladıklarını anlamak mümkün değil... Abdullah Gül'ün CHP'den Cumhurbaşkanı adayı olabileceğini sanki AK Partililer mi ileri sürdüler? Baksanıza, CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba da "CHP'nin gündeminde Abdullah Gül gibi bir tartışma yoktur, kendisi adayımız da değildir. CHP'ye yönelik günlerdir algı operasyonu sürdürenlere duyurulur" demiş. Kısacası, aklı Yörük çadırında kalan Kemal Kılıçdaroğlu, bazı konuların tadını kaçıran kararlar almakta.
Temel gibiler
Abdullah Gül'e ilişkin köpürtmeleri izlerken yine o fıkrayı hatırladım... Temel bir eve yemeğe davetliymiş. Yemekten sonra taze incir ikram etmişler. Temel hayatında ilk defa gördüğü bu meyveyi çok sevmiş ama bu meyvenin adını sormaya utanmış. Bir yıl sonra Temel'i aynı eve yine yemeğe davet etmişler. Yemek bitince Temel "Bana geçen yıl ikram ettiğiniz o meyveden yine verir misiniz" demiş. Davet sahibi o meyvenin adını sorunca Temel "Adını bilmiyorum ama dışı mor kahverengiydi, içi de beyazdı ve minik çekirdekleri vardı" diye tarif etmiş taze inciri...
Tadını kaçırmak
Davet sahibi bu tarifi duyunca "Herhalde Temel Bey'e patlıcan ikram etmişiz" diye düşünmüş, mutfaktan patlıcan getirtmiş. Temel patlıcanı ısırdıktan sonra yüzünü buruşturmuş ve ev sahibini "Siz bunu hem uzatmışsınız, hem de tadını kaçırmışsınız" diyerek azarlamış.
YILMAZ ÖZDİL DE AYNI İSİMLERİ TELAFFUZ ETTİ!
14 Ağustos 2007'de Abdullah Gül 11. Cumhurbaşkanı seçilmeden hemen önce yazdığı bir yazıyı hatırlatan Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil ise "Ha Abdullah Ha Fethullah" başlığını taşıyan yazısında konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı;
'Valla bana sorarsanız, kulağı tersten göstermenin alemi yok. Dolaylı olarak Abdullah’ı Mabdullah’ı boşverin, gelin direkt Fethullah’ı cumhurbaşkanı yapalım. Neden derseniz? Bi kere adam bekar.
Eşi türbanlıymış türbansızmış derdi kalmaz. Hem böylece “şekerim ben laikim ama Akp’ye oy verdim” diyen şıkıdım liboşlarının gönlü olur.
Ha Abdullah.
Ha Fethullah.
Kafiye gayet uyumlu. Üstelik, Abdullah normal lise mezunu, arkadaşların “dindar” kriterine tam uymuyor, Fethullah ise imam hatipli, cuk oturuyor.
Uzlaşma meselesine gelince… Fethullah’ın Mehmetçik Vakfı’ndan kapı gibi teşekkür beratı var, demek ki asker cenahından sorunu yok, teşekkür etmişler. E Afrika’da okullar açıp, siyahi bebelere İstiklal Marşı falan söylettiği için, Nihat Atsız Türk Dünyası Hizmeti Ödülü de almış, milliyetçilere de uyuyor.
Cumhuriyetçiler desen, Ecevit’le kankaydı, itirazları olmaz.
Ne kaldı geriye?
Said-i Nursi, Said-i Kürdi, Dtp’yi hiç bozmaz. Oldu mu sana dört dörtlük uzlaşma? Oldu.
Başka avantajları da var. Mesela, Amerika’da oturduğu için “Çankaya’da kim oturacak” tartışması külliyen biter, kimse oturmamış olur!
Zırt pırt Washington’a git gel masrafı ortadan kalkar.