Abdurrahman Dilipak hem eleştirdi, hem savundu

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak "Ne oldu?" başlığını taşıyan köşe yazısında “Taşgetiren vakası”na değindi.

Karar gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren'in son dönemde tartışma yaratan mesajlarını köşesine taşıyan Abdurrahman Dilipak, mevcut iktidar dönemini "28 Şubat" ile kıyaslayan ve bu sözleri ile şimşekleri üzerine çeken Taşgetiren'e "AK Parti ile 28 Şubat kıyaslanmaz" diyerek tepki gösterdi.

Ancak Dilipak, Taşgetiren'e yönelik eleştirilerin bazılarını sert bulduğunu ima ederek, "Ahmet Taşgetiren’i uzun süreden beri tanırım. Bu camianın derdiyle dertlenen, ömrü bunun mücadelesi içinde geçmiş bir insan. Hepimizin hataları olabilir." ifadelerini kullandı.

Abdurrahman Dilipak, bu çerçevede, Taşgetiren'in "hedef haline getirilmesine" de itiraz etti.

- İşte Yeni Akit gazetesi yazarı Dilipak'ın bugünlü köşe yazısının ilgili bölümü;

"Şu “Taşgetiren vakası”na gelecek olursak, bu işler bu noktaya gelmemeli, bu noktaya gelmeden tedbir alınmalıydı ama olan oldu. İnsanlar böyle kolay harcanmamalı.

“Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste” denir. Her aykırı sesi susturmaya kalkarsanız, bu süreç böyle devam ederse konuşan kimse kalmaz...

Bakın bir insana yapılan haksızlık bütün bir topluma yöneltilmiş bir tehdittir.

Böyle olmaz. Erdoğan, “bu partide raconu ben keserim” diyor ama, birileri racon kesmeye devam ediyor. Sırtını partiye dayamış birileri piyasada, medyada, yargıda, hatta mafya adına racon kesmeye kalkıyor. İhaleler onlardan sorulur, atamalar da.

Ahmet Taşgetiren’in “Ne oldu” yazısı, hep örtülmeye çalışılan bir konuyu gün yüzüne çıkardı.

Ahmet Taşgetiren’i uzun süreden beri tanırım. Bu camianın derdiyle dertlenen, ömrü bunun mücadelesi içinde geçmiş bir insan. Hepimizin hataları olabilir. Taşgetiren’le farklı düşündüğüm noktalar da… Ama bu durum benim için kabullenilebilecek bir durum değil.

Hem geleneksel medyada hem de sosyal medyada birtakım kişi ve gruplar bazı insanları hedef haline getirip, itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Bunlara medya tetikçileri diyebiliriz. Kendileri gibi düşünmeyenleri hedef tahtasına oturtuyorlar. Onlar için geçerli olan sadece kendi doğruları ve çıkarları, bu emellerinde ellerinden geleni ardına koymuyorlar.

Bu böyle gitmez. Bu durum insanların kafalarında soru işaretleri oluşturuyor. Çünkü bu gruplar birileri adına hareket ettiklerini iddia edip, koca bir camiayı töhmet altında bırakıyorlar. Bu gidişata bir dur demek gerekiyor. Yoksa bu durum ileride çok daha büyük zararlara yol açabilir.

Siyasiler toplumun gündemindeki öncelikli konularda fazla bir şey söylemiyorlar.

Sağı da solu da böyle. Suali mukadderlere cevap verilmiyor. Aile, gençlik sorunları ıskalanıyor. Yolsuzluk, rüşvet ve torpil olayları da. CHP bu konularda AK Parti’yi suçluyor ama İlgezdi olayını, buna benzer daha bir sürü olayın üzerini örtme çabasındalar.

28 Şubat’ta basına uyguladıkları baskıyı gelin bizden sorun.. AK Parti ile 28 Şubat kıyaslanmaz. Ama bakıyorum da iktidara geldiğimizde eleştirdiğimiz birçok konuyu biz yapar hale geldik. Ne çabuk da bozulduk yahu ve bu bozulma hızla ve artarak devam etmekte. Bu yapı bu şekilde devam edemez. Bir an önce kendimize bir çekidüzen vermeliyiz.

Dindar insanlar birçok alanda kazanımlar elde ettiler. Siyasiler milletin vekaletini emanet alarak bu noktalara geldiler. Bunun kıymetini bilmemiz lazım. Yoksa bu nimetler ve imkanlar bir anda elimizden kayıp gider.

Ayet buyuruyor ki, “Biz (galibiyet ve hakimiyet) günlerini (ve dönemlerini) insanlar (toplumlar) arasında dolaştırıp dururuz.” Kur’an’dan çıkaracağımız çok ders var ve bu imkanları elimizde tutabilmek bizim elimizde."