Son günlerde hangi dost meclisinde olursa olsun konuşulan bir konu var, Altınbaşak Festivali. Başlı başına bir değişim söz konusu olduğu ne kadar da bariz. Altınbaşak ifadesinin duruluğuna bakınız, ne kadar seçkin bir isim. Bir de iki yıldır bu duru ifadeye takılıveren festival ifadesine bakınca tüm heyecanımı yitiriyorum. Altınbaşak Kültür ve Sanat Etkinlikleri başlığı altında 1995 yılından beri yapılagelenler, her geçen yıl daha da yozlaşmaktadır maalesef.Peki ya, misafir sanatçılara ne demeli Ne ararsan var kabilinden, arada tek tük kaliteli isim o kadar. Yapılanlar bununla da bitmiyor, mahalli sanatçılarımıza verilen değer(!) gözlerden kaçmıyor.Tüm bunların bugüne dek yazılan şeyler olduğu sizin de takdiriniz. Fakat muhatabımız olanlar bu sonuçlara hazır gibiler sanki. Böyle yapalım da yazsınlar, reklam oluruz der gibi bir sessizlik muhatap tarafta. Muhatap taraf yaptıklarının bilincinde fakat konumlarının bilincinde değiller.Bakınız üç arkadaş yolda yürüyoruz, karşımıza Altınbaşakın seçkin misafir sanatçılarından oluşan listelerden birisi çıkıyor. Bu kez konuyu ben açıyor ve soruyorum: Şu liste hakkında ne düşünürsünüz? Birisi, bitpazarı misali, nurlusu da düşmüş nursuzu da diyerek muhalif duruşunu sergilerken diğer arkadaşımın tepkisi daha bir ilginç, Hurma mevsimi gelmiş! Duyarlı olan vatandaş işte böyle diyor.*Bir önerim var!Şimdi parayı ödemişken bu mümtaz sanatçılarımıza bir teklifte bulunup diyelim ki: Sağ olun geldiniz, bir de bizim Mevlana İhtifallerimiz var. Kimi çağıracağımızı kestiremedik. İl Kültür, Madonnayı çağıracaktı, ama siz gelin daha iyi olur. Bir daha masrafa girmeyelim.Nasıl olur; harikulade!*Yaz geldi, her yerde müzik var işte. Büyükşehirin mümtaz davetlileri, Meramın biraz sessiz geçen şenlikleri derken, elde var Karatay ve Selçuklu Karatay Ceylanı getirip yıkmıştı(!) ortalığı, şimdi de sünnet şölenine Küstüm Latif geliyormuş, aman değmesin yağlıboya! Selçuklu Belediyesinin bu sessiz duruşu ise düşündürmüyor değil. Böylesi köpük kişilere para saymaktansa, hiç yapmamak en iyisi diye düşünüyorum. Aman, bu sessizlik hani şu fırtına öncesi olan sessizlikten değildir inşallah.