Aç kalarak zayıflamanın tehlikelerine dikkat çeken Diyetisyen Nur Çelik, bu şekilde zayıflamanın kilo verdirmek yerine bölgesel yağlanmalara sebebiyet verdiğini dile getirdi. Özel Ata Sağlık Hastanesinde görevli Çelik, kilo artışına da dikkat çekerek, “Birçok şeyi görmezden gelip diyet yaptığımızı sanıyoruz. Bedenimizi aç bıraktığımızda metabolizmamız çalışmıyor. Daha fazla yemek yeme ihtiyacı duyuyor ve bedenimiz bir yerden sonra şunu söylüyor; ‘Benim ihtiyacım olan enerjiyi bana vermiyor ben de o sebeple gelecek her şeyi saklamalıyım.’ Bunu yağ olarak saklıyoruz. Vücudumuzun depo şekli yağdır. Bu sebeple aç kalarak yaptığımız bütün diyetlerde bölgesel yağlanmalar, kilo artışı bile görülebiliyor” diye konuştu.
Diyet yaparken ara öğünlerin önemini vurgulayan Nur Çelik, bu şekilde metabolizmanın hızlı şekilde çalıştığının altını çizdi. Çelik, “Birçok hastamda aç kaldığı için kilo alanı gördüm. Vücut yemek yedikten iki saat sonra kan şekerimiz yükseliyor ve açlık etkisi doğuyor. Bunu engellemek için ara öğünler koyuyoruz. Bir iki saatte bir ara öğün yaptığınız zaman metabolizma hem daha hızlı çalışıyor hem de kan şekerini dengeliyor. Bu da sağlıklı olarak daha fazla kalori harcamamıza neden oluyor. Aslında yiyerek daha fazla kilo veriyoruz” şeklinde konuştu.
Hızlı yemek yiyenlere de uyarı var
Yemek yediğimiz zaman beyne bunun sinyallerinin 20 dakika içerisinde gittiğini dile getiren Çelik sözlerini şöyle sürdürdü:
“Beyne tokluk hissi 20 dakikada gidiyor. Biz 3 dakikada yemek yeyip kalktığımız zaman 17 dakika aç olduğumuzu hissediyoruz. Doygunluk hissini veren leptin hormonu; ancak iletişim kurabiliyor. Mümkün olduğunca daha yavaş yememiz gerekiyor. Ana öğünler 20-30 dakika, ara öğünlerin ise 10 dakika civarında sürmesi gerekiyor. Hızlı yediğimiz zaman doymadığımızı düşünüp yeterli gelmediğini düşünüyoruz. Henüz beynimiz yediğimizi ve doyduğumuzu o süre içerisinde algılamıyor. Sindirim ağızda başlar. Hızlı yediğimiz zaman az çiğniyoruz. Bu sefer zamanından önce mideye besinler gidiyor. Mide henüz sindirmeye hazır değil yeterli asidi salgılayamamış; ama biz oraya besinleri yolluyoruz.”