Ama kurt avının şişman mı zayıf mı olduğunu düşünecek durumda değilmiş. Hırsla köpeğe saldırmış. Köpek birden seslenmiş:
"Dur kurt dostum. Görmüyor musun benim ne kadar zayıf olduğumu!"
"Görüyorum elbette" diye homurdanmış kurt, "ama ne yapayım, benim de karnım çok aç!" "Ne kadar aptalsın dostum. Bugün iki lokma yiyeceğim diye açgözlülük ediyor, yarın tatlı bir ziyafetin fırsatını kaçırıyorsun.''
"Ne diyorsun sen?" diye duraklamış kurt. Köpeğin neyi kast ettiğini anlayamamış. Saf bir kurtmuş çünkü.
"Ne demek mi istiyorum? Sana daha basit anlatayım: Beni bugün böyle bir deri bir kemik yersen, yarın veya yarından sonra semiz bir köpek olunca yiyemezsin. Basit değil mi?"
Kurt tereddüde düşmüş. Köpek devam etmiş: "Bizim evde yarın düğün var. Efendimin kızı evleniyor. Evde yemekler hazırlanıyor, etler, pilavlar pişiriliyor. Bu ne demek biliyor musun? Yağlı etler, kalın kemikler, kalan yemekler hepsi hepsi bizim payımıza düşecek demek. Öyle bir şişmanlayacağım ki, parlak tüylerim vücudumda bir elbise gibi gerilecek. Beni o zaman yiyecek olsan, iki haftalığına karnın doyar dostum!"
"Peki ne yapayım" diye sormuş kurt. "Bırak gideyim. Düğüne katılıp şişmanlayayım. Yarından sonra ise kapıdan bana seslen, senle ormana birlikte gideriz.O zaman ne istersen yaparım."
Kurt bu işe pek sevinmiş. Ertesi gün gerçekten köpeğin bulunduğu evden eğlence sesleri geliyormuş. Kurt ormanda bu seslere kendi düğüne katılmış gibi seviniyor, köpeğin çok yemek yediğini şişmanlayacağını düşünüyor, ağzının suyu akıyormuş.
İki gün sonra da evin önüne gidip kapıdan köpeğe seslenmiş. Köpek kafasını kapıdan çıkarıp kurda bakmış. Gerçekten de eski sıska hali yokmuş artık.
Kurda şöyle demiş: "Hemen geliyorum sevgili dostum. Kuzenim kurt köpeğine de sesleniyorum. Çünkü bizle beraber o da gelmek istediğini söylemişti."
Köpek kuzenine seslenmek için içeri girdiğinde kurt ormana doğru kaçmaya başlamış bile. O kurt köpeğinin niyetini gayet iyi biliyormuş.
İki gün önce bu sıska köpeği haklamadığı için pişman, ama postu kaptırmadığı için de sevinçliymiş