Fıkra Edebiyatından bir örnek sunuyoruz. Konyalı Ali ile Kayserili Veli tesadüfen tanıştıkları iki arkadaştırlar. Her ikisi de hayal peşinde koşan iki kafadar.
Kayserili veli Konyalı Ali’ye bir teklifte bulunur. Ulan Ali der. Buralarda köyde bayırda, sıcakta soğukta, aç susuz bazen karın tokluğuna çalışıyoruz. Bir kesere sap olamadık. Gel biraz para biriktirelim Amerika’ya gidelim zengin olalım der.
Bu fikir Ali’nin çok hoşuna gider. Hem beraber çalışır ve hem de para biriktirirler. Gün gelir Uçak parası tamamlanır. Binerler uçağa Amerika’ya inerler. Beş on gün iş bulamazlar hazırdan yer içerler. Para biter, iş bulamazlar aç kalmışlardır Kayserili, Konyalıya oğlum der böyle olmayacak gel sen şu tarafa kaybol git ben bu tarafa, çekip gideyim, amma tam bir yıl sonra 365’inci gün nerede olursak olalım dönüp gelip şu ayni yerde buluşalım der. Olur mu olur. Ali bir tarafa Veli bir tarafa çeker giderler.
Aradan bir yıl geçer. 365 şinci gün Konyalı Ali aç susuz kalmış, iş bulamamış üstü başı yırtık perişan gelmiş bekler. Kayserili Veli ise az sonra altında o günlerin ikinci el MERSEDES marka bir araba ile çıkar gelir. Kucaklaşırlar. Lakin Kayserilinin keyfi kaçar. No ulan der, nedir senin bu halin. Ali boynu bükük, valla ben hiçbir iş yapamadım., aç kaldım, perişan oldum , der ve sorar. Peki sen bu parayı nasıl kazandın oğlum? Kayserili keyifli keyifli anlatır. Senden ayrıldıktan sonra gittim köşe başlarında dilendim. Kazandığım para ile bir SEYYAR TUVALET satın aldım. Bir köşe başına oturdum. Kim üzerine daraldı ise, geldi tuvalet ihtiyacını giderdi ON DOLAR aldım. Kısa zamanda çok para kazandım, derken cebinden çıkardığı dolarlardan aliye bin dolar verir. Git kendine iyi bir iş bul der. Bir yıl sonra buluşmak üzere tekrar ayrılırlar.
Aradan bir yıl daha geçer. Kayserili Veli bir yıl önceki ikinci el arabası ile aynı yere gelir ve bekler. Az sonra da Konyalı Ali büyük bir fiyaka ile maiyeti ile birlikte iki adet sıfır mersedes ile gelir ve basar firene. Biri erkek üçü kadın inerler arabadan.
Kayserili şaşkın. Sorar. No ulan nedir bu saltanat, nereden buldun bu parayı? Konyalı keyifli keyifli gubuz gubuz konuşmaya başlar. Senin verdiğin bin dolar ile ben de senin gibi bir seyyar tuvalet satın aldım. Lakin Konyalı aklımı kullandım tuvaletin içine plastikten yapılmış kilitli bir kapan monte ettirdim. Bir köşeye de ben oturdum. Üzerine daralan müşteri geldiğinde önce ON DOLAR alıyordum, işi bitince tuvaletten kalkarken kapanın kilidine (Bibisi) takılıyordu. Kilidi açıyordum lakin yirmi dolar da o iş için alıyordum. Meşhur oldum ve bu saltanatı yakaladım.
Kayserilinin aklı bu işe yatmıştı ama, kafasına takılan vardı. Peki ulan şu delikanlı kim? Şirketlerimin şoförü, Şu bayan kim? İş yerlerimin genel Müdürü. Şu Kumral? Sekreterim yol arkadaşım. Peki yanındaki sarışın? Gönlümün ilacı, başımın tacı, YENGEN. Hayat arkadaşım. Kayseri’linin dili dolaşık başlar mırıldanmaya. Aferin Konyalı. Aferin Konyalı.