19 Eylül gaziler günü kutlamaları yurdumuzun dört bir yanında coşkuyla kutlandı. Bende o mübarek insanları görünce gururlanıyorum. Can vermek, can vermek için cepheden en öne atılmaya çalışan dillerinden “Allah” nidasını düşürmeyen bu insanlar gazi olmuşlar. Belki de birçok arkadaşları kucaklarında şehit düştü.
Bu vatan elbette yüreklerini ortaya koyan bu güzel insanların omuzlarında yükseldi. Okurlarımın “Ee! Biz bunları biliyoruz, sadede gel” dediklerini duyar gibiyim.
Muharip Gaziler Derneği Ereğli Şube Başkanı Mehmet Emin Özyurt, konuşma yaparken “bu iftarı verecek mali gücümüz yoktu. bir iş adamı bize sponsor oldu” dedi. Başkan bunları söylerken orada bulunan kaç kişinin içi cız etti bilemem ama benim etti. Bu gün bu topraklarda rahat ve huzur içinde yaşayan bizler, bizim için gerektiğinde kanlarını veren ve gazi olan insanlara bir iftar veremiyoruz. veremediğimizden değil! Düşünemiyoruz. Olayın arka planını çok iyi bildiğim için kısaca iftar olayının nasıl gerçekleştiğine değineceğim.
Başkan Özyurt 19 Eylül günü ramazan ayına denk gelince kendilerini ziyarete gelen misafirlerine bir şey ikram edememenin verdiği sıkıntıyla kıvranmaya başlamış. Ereğli’de ticaret yapan ama Ereğlili olmayan yanında 70’e yakın Ereğlili çalıştıran Salı Pazarı mağazalar müdürü Selim Duran’ın yanına gitmiş. Başkanımın amacı gelen misafirlere hiç olmazsa 250 gramlık paketlettiği hurmaları ikram etmekmiş. En uygun fiyata alabileceğini düşündüğü için Selim Bey’e gitmiş. Dürüstlüğü efendiliğiyle tanıdığım ender insanlardan birisi olan Selim kardeşim gazimizi karşısında bu istek için geldiğini görünce “olmaz” demiş. “Ramazan ayındayız daha iyisini yapalım siz organize edin. Masrafları biz karşılayalım”. Mehmet Emin Özyurt Başkanım “bu sözler karşısında çok duygulandım” diyor.
Belki bu satırları yazdığımdan dolayı bana sitem dahi edecekler. Bu satırları yazmam gerektiğine inanıyorum. Salı pazarına tepki duyanlar, onların yaptığı küçük etkinlikleri dahi çekemeyenler, bilsin diye yazıyorum. Salı pazarının diğer yaptıklarını yazacak değilim. Ama gazilerimize iftarı onlardan önce düşünmesi gerekenlerin olduğunu biliyorum.
Gazilerimize verilecek iftarlar, onların bu vatan savunmasında verdikleri mücadeleye karşılık okyanusta damla kalır. Salı Pazarı’nın çalışkan müdürüne teşekkür ediyorum. Bunları yazdığım için başkanımdan ve Selim kardeşimden af diliyorum.
Parke taşı
Gazilerimizin iftar yemeğinde kalabalık bir protokol vardı. Yemekten sonra çay sohbetlerini bilirsiniz ki geceye damgasını vurur.
Sevgili Yüksek Okul Müdürümüz Yusuf Kılınç hocamın “memleket nerde” diye seslenmesi Kwangjin Park restoranda iki kez yankılandı. Protokol masanın önüne bir sandalye çek dediler. İlk serzeniş Polis Okulu Müdürümüz Hüseyin Ceyhan’dan geldi. Müdürüm “ Cuma Ali okul açılışımıza bekliyorum. Tören alanını asfalt yapmayacağım” dedi. Konya Büyükşehir Belediyesi’nden parke taş getirdim. Tören alanına parke taş döşeyeceğim. Ceketimi çıkarıp kendim amelelik edeceğim, dedi. Bende müdür beye “Amele lazımsa söz veriyorum ben de geleceğim” dedim. Müdür beyin sitemini anlamamak mümkün mü?
Bu sırada Yüksek Okul Müdürüm Yusuf hocam “Ben de taş döşeyeceğim” dedi. Bu taşlar nereye bilmiyorum. Sitemler büyük ama taşlar da. Çünkü hepsi parke taşı…