Ahmet Davutoğlu'nu yazdılar

Karar yazarı Akif Beki ile gazeteciler Yavuz Oğhan ve İsmail Saymaz'ın youtube üzerinden sorularını cevaplayan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, köşe yazlarının gündemiydeydi.

Karar yazarı Akif Beki ile gazeteciler Yavuz Oğhan ve İsmail Saymaz'ın youtube üzerinden sorularını cevaplayan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, köşe yazlarının gündemiydeydi. İşte Karar’dan Ahmet Taşgetiren, Hürriyet’ten yazarı Ahmet Hakan ve Yeni Akit’ten Ali Karahasanoğlu’un yazıları…

 

 

Ahmet Davutoğlu ‘pelikan melikan’ diye

HİÇ BOŞUNA AĞLAMASIN

Ahmet Davutoğlu, başbakanlık görevini sürdürürken...

Kendisine “tak” diye istifa et denilmiştir.

O da “şak” diye istifa etmiştir.

 “Ne istifası kardeşim” diyememiştir.

“Ben seçimle geldim” diyememiştir.

“Benim arkamda millet var” diyememiştir.

Yüzüne isteksiz bir gülümseme kondurup...

Basmıştır istifayı...

O gün çıkıp da...

Bir çıkış yapmayı göze alabilseydi...

Bir itirazda bulunmaya cesaret edebilseydi...

Bir olmaz çekmeyi deneyebilseydi...

Hepsini geçtim...

Hiç değilse yüzüne isteksiz bir gülümseme kondurmak yerine yüzünü asabilseydi...

Bugün “Ben yeni bir siyasi hareket başlatıyorum” dediğinde...

Millet belki peşine düşebilirdi.

Ahmet Davutoğlu bugün ne yapıyor?

Ne yapacak?

“Pelikan melikan” falan diyerek ağlıyor, ağlaşıyor.

Oysa “İstifa et” dendiğinde...

Azıcık direnseydi, direnebilseydi...

Bırakın pelikanı melikanı...

Game Of Thrones’un ejderhaları üzerine gelse sökmezdi.

 

 

DAVUTOĞLU’NDAN AÇIK AÇIK…

-Süreç ona “Siyasi partiye kaç adım var” gibi sorular sorulacak noktaya gelmiş olmasına rağmen henüz “içerden” konuşuyor Davutoğlu. Sözlerinden kendisini “misyon duyarlılığı” itibariyle Ak Parti kitlesi ile ayrıştırmak istemediği anlaşılıyor. Bu konuda eleştirildiği bir gerçek. Hatta “Bugün çağrılsa Ak Parti genel başkanlığına gider” gibi bir sosyal medya söylemi, mülakatta kendisine aktarıldı. Bu tepki “Davutoğlu muhalif ses daha net konuşmalı” beklentisinin yansıması. Ona öfke duyan iktidar cenahındaki medya dünyası ise bir an önce “Düşman” hale getirilip, sözlerinin Ak Parti tabanını etkilememesini istiyor. Benim anladığım ise, o ana siyaset kulvarı olarak Ak Parti tabanını görüyor, kendisini o dünyaya ait hissediyor ve siyasette de hep “İçerden” bir dil kullanmakta kararlı.

-İçinde Başbakanlık’tan kopuş süreci ile ilgili derin bir ukde var. Hani o kendisi Katar’da devlet işlerini görüşürken MKYK toplantısında çıkan 48 üyenin verdiği yetki kısıtlaması kararı. Ve ardından onun ifadesi ile “Pelikancı çete”nin yayınladığı bildiri. Bu MKYK operasyonu ve Pelikan bildirisinin “Bir yerlerde” kurgulandığını söylüyor, ad vermiyor, ama gönül koyduğu kişi Cumhurbaşkanı Erdoğan

-Buna rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’la hesaplaşıyormuş gibi bir görüntü vermekten de kaçınıyor. “Düşük profilli başbakan” olmaya isyan ettiği belli. “Başbakan olup başbakan gibi davranmama” beklentisine isyan ettiği açık. “Hayatımın hiçbir döneminde aldığım sorumluluğu düşük profille yapmadım” diyor. Partiyi ele geçirmek, Erdoğansız Ak Parti kurmak iddialarını” reddediyor ama Ak Parti’yi kurumsallaştırıp, yüzyıllar boyu kalacak bir siyasi yapı haline getirme düşüncesinde olduğunu ve bu düşüncesini Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ifade ettiğini belirtiyor.

-Davutoğlu ve siyaset yürüyüşü söz konusu olduğunda ona bir başka siyaset yürüyüşünün sorulmaması olmaz: “Gül – Babacan’la ilişkiniz ne olacak?” Yarın Babacan bir mülakat verse ya da basın toplantısı yapsa ona da “Davutoğlu ile neden beraber hareket etmiyorsunuz?” sorusu sorulacak? Davutoğlu’nun dili, tıpkı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik olduğu gibi burada da “Sakınır” bir nitelik kazanıyor. “Ak Parti kendini revize etse…” diye kurduğu cümle var bir. Çok ümitvar gözükmese de, açık bir kapıyı işaretliyor o cümle. Gül ve Babacan’la ilişkide de “hukuk”u gözetiyor. Ama siyaset zemini kimi nereye götürür, bunu göreceğiz. Davutoğlu’nun sözlerinden “O İslamcıdır vs’dir” tarzında farklılaşmaların “ideolojik” zemine taşınmasından rahatsız olduğunu anlayabiliyoruz.  

 

 

 

İLKESEL DURUŞ ÖNEMLİ”, AHMET BEY! 

Akademisyenden siyasetçi olmaz” deyince kızıyorlar!

Haydi buyrun, Tayyip Erdoğan zorlaması ile siyasete soyunan Prof. Ahmet Davutoğlu’na bir bakalım..

Sadece siyasetçi değil, kestirmeden başbakan bile oldu..

Oldu da ne oldu?

Partiyi bölme yarışında bir “merkez” daha oldu..

Şimdi bir yanına, sabah-akşam dindar insanlara küfreden İsmail Saymaz’ı almış..

Diğer yanına, nazik nazik tahkir etmeyi tercih eden Yavuz Oğhan’ı almış.

Bir de, kendi mahallesinden oldum olası nefret eden Akif Beki’yi..

Dörtlü tekemmül etmiş..

Peki ne konuşmuşlar?

Ne konuşmamışlar ki?..

Oldum olası anlayamadığım, “Pelikan’cılar bildiri yayınladı, Ahmet Davutoğlu istifa etti” muhabbeti ile başlamışlar..

Konuşmadıkları konu kalmamış..

Ama, Pelikan’cı kim, anlatmamış..

(Peşinen söyleyeyim.. Pelikan’cılara atfedilen fiilleri onaylamam mümkün değil.. Onların yayınladıkları iddia edilen bildiri ile bir başbakanın istifasını ise hiç anlamadım, anlamam.)

Ahmet Bey, “Üç tane kimliği belirsiz kişinin bildiri yayınlaması ile başbakanlıkan istifa edecek isen, niye o makama oturdun” sorusuna cevap vermedi..

“Arkasında kimlerin olduğunu, kimden talimat aldıklarını, kimin finanse ettiğini biliyorum” dediği Pelikan’cıları deşifre etmedi..

Niye deşifre etmedi, kimden korktu, korkarak nereye kadar yürüyebilecek, izah etmedi. 

 

Medya Haberleri

Ölünce Beni Kim Yıkayacak? Afişlerinin Gizemi Çözüldü
Ebru Şallı’nın eşi Uğur Akkuş’a uzaklaştırma kararı
Diyarbakır'da Çekilen 'Cintihar' Filmi Vizyona Giriyor
Konya'da Şubesi Olan Selin Ciğerci'ye Yurtdışı Yasağı
Mahsun Kırmızıgül’ün annesi son yolculuğuna uğurlandı