Ahmet Hakan seçim meydanlarının kızıştığı bu günlerde Erdoğan'ı rakiplerinden geri bırakan hatalı yönlerini yazdı ve 5 öğüt verdi.
İşte o yazı:
BİRİNCİ ÖĞÜT
Konuşmalarınızda Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Alevi” kimliğine vurgu yapıyorsunuz. “Biliyorsunuz kendisi Alevi” diyorsunuz.Bunu dediğiniz anda da meydanlardan bir “yuh” sesi yükseliyor. Bu hiç hoş değil. Düşünün: Kemal Bey de sizin için “Biliyorsunuz kendisi Sünni” dese ve meydandakiler de “yuh” çekse... Ne olur bu işin sonu? Yani “Biliyorsunuz kendisi Alevi” cümlesi, “Biliyorsunuz kendisi Sünni” cümlesini doğurur. Bu da tepeden tırnağa ayrımcı bir dilin seçim meydanlarına egemen olmasına yol açar. O zaman şunu söyleyelim: Oy almak marifettir ama bunu toplumun dokusunu bozmadan yapmak daha büyük bir marifettir.
İKİNCİ ÖĞÜT
2002 seçimlerinden önce yaptığım “Liderler Zirvesi” programlarında Mesut Yılmaz ile Tansu Çiller’in reytingleri yerlerde sürünürken iki liderin reytingleri yükseliyordu: Sizin ve Deniz Baykal’ın... Hatta siz Baykal’ı ikiye katlamıştınız. Son 15 gün içinde yapılan Siyaset Meydanı programında ise tersi bir durum ortaya çıktı: Kılıçdaroğlu, reytingde sizi ezip geçti. Telaş buyurmayın, buradan hareketle “Kılıçdaroğlu seçimde sizi ezip geçecek” diyecek değilim. Sadece elinizin altında olan - olmayan tüm televizyonlar kanallarıyla topyekûn propagandaya bu denli abanırsanız, en azından size yönelik toplumsal merak duygusunu öldürürsünüz diyorum.
ÜÇÜNCÜ ÖĞÜT
“Abanmak” demişken, şunu da es geçmeyelim: Eğer “MHP’nin kasetleri” konusunu, “Bellerine hâkim olamadılar” diye meydanlara taşımak yerine, konunun alttan alta ve derinden derine dallanıp budaklanmasına izin verseydiniz, sonuç MHP için çok daha öldürücü bir hal alırdı. Ama siz bunu yapmak yerine konuyu meydanlara taşımayı tercih ettiniz. Abandıkça abandınız yani... Sizin bu abanma stratejiniz, MHP’yi hem mağdur kılmaya, hem de kendi içinde kenetlenmeye yol açtı. Size yönelik “Kaset üzerinden siyaset yapıyor” suçlaması ise cabası oldu.
DÖRDÜNCÜ ÖĞÜT
“Kaset” demişken... “Kaset” üzerinden siyaset yapmak, bu konuda meydan okumak, “Bunlar bellerine hâkim olamıyorlar” diye muhalefeti aşağılamaya kalkışmak, sizin AK Parti üst düzeyine duyduğunuz güveni ortaya koymanız açısından önemlidir. Ama bu tür meydan okumalar, insanların aklına şu türden soruları getirir: “AKP’lilerin hepsi ellerine, dillerine ve bellerine hâkim olma konusunda iddialı birer erdem anıtı mıdırlar? İnsanüstü müdürler? Kusurlardan münezzeh midirler? Meleksi varlık mıdırlar? Neden onların bir flört kaseti bile çıkmazken muhaliflerin porno kasetleri çıkmaktadır?” Bu sorular da sizin açınızdan yıpratıcı olabilir.
BEŞİNCİ ÖĞÜT
Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Çık, televizyonda tartışalım. Hodri meydan” demesine yüz vermiyorsunuz. Seçimin favorisi olan bir liderin, ana muhalefet lideriyle tartışma programına çıkıp durumunu riske etmek istememesini anlayışla karşılayabiliriz. Hatta “Sen ikinci ligdesin” şeklindeki cevabınızı da “İyi laf çaktı ama” diye beğenebiliriz. Ancak sizin “kontrol altında tutulabilecek gazeteciler” ile televizyon programlarına çıkma stratejinizin ters etki yaratabileceğini bilmenizi isterim. Kemal Kılıçdaroğlu, “Herkesin sorularını cevaplamaya hazırım” diye meydan okurken, sizin “Sadece seçtiklerimin sorularına cevap veririm” şeklinde bir tutum izlemeniz, “Tayyip Erdoğan efsanesini besleyen nedenler” listesinin en önemli maddesini yerle bir ediyor. Haberiniz olsun.
Hürriyet