07 Haziran Seçim sonrası, her yerde “AK Parti niye kaybetti” diye konuşuluyordu. Şimdi de, “AK Parti bu seçimlerde ne yapmalı da tek başına iktidara gelmeli” diye konuşuluyor.
Memleket gazetesindeki köşemde, seçimlerden üç gün sonra 10.06.2015 Çarşamba günü, “AK Parti niye kaybetti” diye sormuş ve bazı tespitler yapmıştım. Bugün, o yazımdan yola çıkarak, “AK Parti bu seçimlerde ne yapmalı da, tek başına iktidara gelmeli” sorusuna cevap bulmak istiyorum.
O gün kaybetme sebeplerinin başında “AK Parti iki gurubu çok şımarttı, sonra da şımarık çocuklarının gazabına uğradı” demiştim..
Tabiî ki ilk soru, AK Parti bu iki şımarık çocukla ilgili ne yapmalı da onların oyunu da alarak, yeterli sayıda milletvekili ile meclise girmelidir?
AK Parti, öncelikle malum cemaat mensuplarını potansiyel suçlu düşüncesinden vazgeçmelidir. Bu cemaatin, kimler kurşun askeri, kimler inancı gereği bu cemaate bağlanmış, bunları iyi tahlil etmelidir. Şu anda, cemaatin kurşun askerleri görevlerinin başında, hatta görevlerinde yükselirken, cemaate masum inancı gereği bağlı insanlarımız zarar görmekte işlerini kaybetmekteler.
Belediyelerde ve birçok bakanlıkta önemli görevlerdeki bazı cemaat mensupları, hala görev yapmaktadırlar. (Daire başkanı, genel sekreter, genel sekreter yardımcısı, şube müdürü ve ilçelerde belediye başkanları ve yardımcıları, ya da herhangi bir bakanlık içerisindeki bölge müdürleri...)
O günkü yazımda, “Kürt seçmen için yapılan yatırımları da, sağlanan imkânları da biliyoruz” demiştim. Demek ki yatırımla, sağlanan imkânlarla, çözüm süreciyle, hırsızlıklarına göz yummakla, Kürt seçmenin oyu alınmıyormuş.
AK Parti, Osmanlı üç kıtada tüm insanları nasıl susturdu, onları kendisine nasıl bağladı, onu iyi tahlil etmelidir. Doğudaki Kürtler ölüm korkusu varken AK Parti’ye oy vermezler, bunun da bilinmesi gerekir.
AK Parti eğer bunları biliyor ve kabul ediyorsa bu hatadan derhal dönülmeli, bilmiyorsa samimi AK Partili seçmene ve onların sesi olan yalakalık yapmayan yazarlara ve aydınlara kulak vermelidir.
Yine o günkü yazımda, AK Parti’nin kaybetmesine sebep olan ikinci ve önemli sebeplerden biri olarak, “AK Parti il, ilçe ve merkez yöneticilerinde ve milletvekillerinde, son dönemde “kibir” tavan yaptı, halktan koptular ve kendi içlerinde ayrı bir dünya, zengin elit bir gurup oluşturdular, bu da AK Parti’ye destek veren fakir ve dar gelirli insanları rahatsız etti” demiştim...
AK Parti’nin kaybetmesinde en önemli ve düzeltilmesi en zor olan bu sıkıntı, iki aylık sürede nasıl halledilir onu da bilmiyorum, ancak 13 yılda insanların damarlarına işlemiş bu tavrın değişmesi için, İslami olmayan bu virüsün vücuttan mutlaka atılması gerekir.
Yine o yazımda; “Son dönemde il ilçe yönetimlerini belirlerken görevler ehil ve emin kişilerin elinden alındı, merkez teşkilata yakın kişilerin isteğiyle ulufe gibi dağıtıldı, denge gözetilmeden gençleştirme aşısı yapıldı, yönetimlerdeki tecrübeli ağabey desteğinden mahrum kalındı” demiştim
Bu yazdıklarımın yine arkasındayım, bunu yazarken, olaya sadece Konya olarak da bakmıyorum.
Bu konuda, 1451 yılında genç ve tecrübesiz 2. Mehmet (Fatih) nasıl sıkışınca kendisinden daha tecrübeli babası 2. Murat’ı göreve çağırdıysa, İl yönetimleri de daha önce görev yapan tecrübeli ağabeyleri derhal göreve çağırmalıdırlar.
Tabiî ki buna ilaveten üç dönemin getirdiği yıkım, üç döneme takılan milletvekillerinin olumsuz davranışları, milletvekili adaylarını belirlerken yapılan yanlışlıklar, aday olanlar seçilmelerini garanti görüp az çalışırken, aday olamayan aday adaylarının hiç çalışmayıp eleştirisel hakların kullanmaları kaybetmenin başka bir sebebi demiştim.
Belki üç dönem şartının kalkmasıyla bu eksiklik giderilmiş gibi görülüyor, ancak durum kesinlikle görüldüğü gibi değildir, çünkü iki aylık vekiller, vekilliğe doymadan, harcadıkları parayı bile geri alamadan, vekilliğin ellerinden alınmasını nasıl karşılayacaklar, ona da dikkat edilmeli.
Bunları belirledikten sonra, bugünden itibaren AK Partili belediye başkanları ve tüm yöneticiler seçmenini kucaklamalı, sahaya inmelidir. Partinin kurucusuna ve başbakana güvenerek rehavete girilmeden adam gibi çalışmanın yolları aranmalıdır. Güneşten tozdan topraktan korkan, vekil olduğu şehri tanımayan ve o şehri kendisine yakıştıramayan iki aylık vekillere de yol verilmelidir.
Milli Eğitimdeki takip edilen yanlış politikalar sonucunda, gençlikteki dejenerasyonlar, toplumumuzu bir arada tutan aile bağlarındaki kopukluklar, uyuşturucudaki artış, fuhşun serbest olmasıyla genel ahlakın yok olmaya yönelmesi, AK Parti’ye oy veren birçok insan tarafından dikkatlice değerlendirmesine sebep olmuştur. İki ay içinde bunlara da çözümler aranmalıdır.
Bunları gerçekleştirdikten sonra 07 Haziranda beraber hareket edemediği, SP ve BBP desteğini alsa da, bu ülkeyi bir baştan bir başa duble yollarla donatsa da, sağlıkta büyük reforma imza atsa da...
Asgari ücretten vergi aldığı, işçisine, küçük esnafına, Emeklisine verirken eli titrediği sürece... Bir de etrafındaki yalaka zincirinden kurtulmazsa, AK Parti’nin değil bu seçimde diğer seçimlerde de Anayasayı değiştirebilecek yeterli çoğunluğu sağlaması mümkün değildir…