ANKARA (AA) - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, "AK Parti diğer partilerden farklı olarak 17-25 Aralık 2013'ten sonra keskin bir FETÖ ile mücadele başlattı. Biz bir yerel, iki genel seçim, üç kongre yaşadık. Bu süre zarfında biz FETÖ ile ilgili temizliğimizi yaptık. Bize 'siyasi ayak' atfında bulunanlar öncelikle dönsünler kendi içlerindeki FETÖ temizliğini yapsınlar." dedi.
Ünal, Habertürk televizyonundaki "Açık Ve Net" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
AK Parti'li belediye başkanlarının istifasının arkasında yatan nedenin sorulması üzerine Ünal, "Son üç yılda siyasetin içerisinde olmayan siyasi hareketimizin lideri, genel başkan olduktan sonra hem teşkilatlarda hem belediyelerde hem hükümette her şeyi tekrardan elden geçiriyor, AK Parti'yi 2019'a, Türkiye'yi 2023'e hazırlıyor. Aslında olan bu." karşılığını verdi.
Mahir Ünal, AK Partili belediye başkanlarının istifalarına ilişkin, muhalefetin söylediği gibi hukuki, cezai bir durum olmadığını, tamamen siyasi bir durumun söz konusu olduğunu belirtti.
Söz konusu belediyelerde bir yıl sonra yapılacak bazı işlemleri bir yıl erkene aldıklarını ifade eden Ünal, şunları söyledi:
"Muhalefetin tartıştığı, 'Bu mesele demokratik midir, değil midir?' Tartışmayı daha çok buradan yapıyorlar. Yapılan bu uygulama demokratik bir uygulama mıdır, değil midir? Burada milli iradeye aykırı bir durum söz konusu değil. Çünkü eğer antidemokratik uygulamalar nerede vardır derseniz, bakmanız gereken ilk şey keyfiliktir. Yani siyasi riskin olduğu yerde keyfilik yoktur. Burada biz bunu yaparak bu değişim ve dönüşümü gerçekleştirirken bir risk alıyor muyuz? Evet, büyük bir risk alıyoruz. Dolayısıyla burada bir keyfilik söz konusu değil."
Ünal, genel başkanının belediye başkanlarına istifa çağrısında bulunma hakkının demokratik meşruiyete uygun olduğunu vurgulayarak AK Parti siyasetinin diğer partilerden farklı olduğunu söyledi.
Bir dava hareketi olduklarını dile getiren Ünal, hareketin içindeki milletvekilleri, belediye ve il başkanları, meclis üyelerinin kendilerini nefer olarak gördüklerini, kendilerini makam ve statüyle tanımlamadıklarını dile getirdi.
Belediye başkanlarının istifasının istenmesinde FETÖ ile mücadelenin payının olup olmadığı sorusu üzerine Ünal, şöyle konuştu:
"FETÖ ile mücadelenin bir payı yok, bunu net söyleyeyim. Çünkü AK Parti diğer partilerden farklı olarak 17-25 Aralık 2013'ten sonra keskin bir FETÖ ile mücadele başlattı. Biz bir yerel, iki genel seçim, üç kongre yaşadık. Bu süre zarfında biz FETÖ ile ilgili temizliğimizi yaptık. Bize 'siyasi ayak' atfında bulunanlar öncelikle dönsünler kendi içlerindeki FETÖ temizliğini yapsınlar."
- "Bu tarih bizim tarihimiz"
"Siz Atatürk'ün değerinin tekrar anlaşılması gibi bir süreç mi yaşıyorsunuz, yoksa 2019'a dönük bir seçim yatırımı mı yeni söylem? Böyle bir yeni söylem varsa." sorusu üzerine Ünal, şu ifadeleri kullandı:
"Bizim, AK Parti siyasetinin Mustafa Kemal Atatürk ile ve cumhuriyetle hiçbir zaman, hiçbir sorunu olmadı. Son 16 yıl partimizin kuruluşu, iktidarımızın da 15'inci yılı. Bizim 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı kutlama afişlerimize baktığımızda, 'Biz kurduk', 'Biz koruduk' ve 'Biz yücelttik'. Bizim cumhuriyetimiz, biz milletiz. Biz Cumhuriyeti, Atatürk'ün önderliğinde milletin kurduğuna inanan ve parti programında, 2002'deki parti programında, daha sonra parti tüzüğümüzde, daha sonra 2012 Siyasi Vizyon Belgemizde, daha sonra 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimi Siyasi Vizyon Belgemize, bütün bunlara baktığınız zaman bizim laiklikle, cumhuriyetle, Atatürk ile ilgili duruşumuz son derece nettir. Bizim bu güne kadar cumhuriyetle, cumhuriyetin kazanımları, değerleriyle, Mustafa Kemal Atatürk ile bir sorunumuz olmadı ki."
Mahir Ünal, CHP'nin Kemalizm algısı, devletin resmi ideolojisine dönüşen Atatürkçülük ile AK Parti'nin bugün arkasında durduğu Atatürkçülük'ün farkının olup olmadığına dair soruya karşılık şunları söyledi:
"Hayır ama şu kadarını söyleyeyim, 1938'den sonra inşa edilen Kemalizm, 1950'li yıllara geldiğimizde özellikle İsmet İnönü'nün resmi dairelerden Atatürk'ün resimlerini indirtmesi, İsmet İnönü'nün kendi resmiyle para bastırması ve yavaş yavaş Atatürk'ün İsmet İnönü döneminde adeta unutturulmaya çalışılmasıyla birlikte Demokrat Parti döneminde Atatürk'ü Koruma Kanunu çıkarılmıştır. Demokrat Parti o gün Mustafa Kemal Atatürk'e dönük, Cumhuriyetin kurucu liderine dönük pozisyonu neyse bugün, aynı gelenekten gelen Adnan Menderes, Turgut Özal, Necmettin Erbakan ve Recep Tayyip Erdoğan, milletin adamları geleneğinden gelen bu geleneğin bakış açısı aynıdır."
"Bizim ne Mustafa Kemal Atatürk'le ne İsmet İnönü'yle bir hesaplaşma içerisine girmek gibi bir niyetimiz yok." diyen Ünal, toplumları insanlara benzetti. Ünal, insanların geçmişlerini hatalarıyla, sevaplarıyla bildiklerini ve kucakladıklarını belirterek, "Bizim geçmişle kavga etmek gibi bir niyetimiz söz konusu değil. Geçmişte yaşananları da birilerinin bize yanlış şekilde aktarmasını da kabul etmiyoruz. Cumhuriyet bizimdir, Mustafa Kemal Atatürk bizimdir, Kurtuluş Savaşı'nda mücadele veren bütün kahramanlar bizim kahramanlarımızdır. Ama biz şu hatayı yapmıyoruz, cumhuriyetin mirasını, kazanımlarını reddederek böyle bir hatayı tekrarlamak istemiyoruz. Biz diyoruz ki Selçuklu da bizimdir, 1071'de Anadolu'nun kapılarını açan, Malazgirt'te bize bu toprakların kapısını açan Alparslan da bizimdi, Osman Bey de bizim Fatih de Abdülhamit Han da Enver Paşa da Cemal Paşa da Talat Paşa da bizim Mustafa Kemal Atatürk de bizim. Hatasıyla, sevabıyla bu tarih bizim tarihimiz."
- FETÖ ile mücadele
Ünal, FETÖ'nün 1994 yılında darbe yapmayı düşündüğünü ifade ederek, söz konusu örgütün, ilk sınav sorularını 1986'da çaldığını,1998'den sonra da soruların örgüt tarafından yazılmaya başladığını söyledi.
FETÖ'nün, Türk milletinin oluşturduğu güçlü siyasete ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğine çarparak parçalandığını kaydeden Ünal, bu örgütü, Erdoğan'dan ve AK Parti'den başka hiçbir gücün tasfiye edemeyeceğini belirtti.
"Tutuklu gazeteciler ve aydınlar konusunda iklimin değişeceği, normalleşme yolunda adımların atılacağına dair söylemler var. Doğru mu?" sorusu üzerine Ünal, normalleşme konusunda adımların atılacağını belirtti. Ünal, "Türk yargısı herhangi bir gazeteci ve aydını durup dururken tutuklamadı. 'Gazeteci düşüncesini söylediği için tutuklandı.' algısının oluşturulmasına karşıyım." dedi.
Mahir Ünal, bazı kesimlerin ısrarla, AK Parti'nin yargıya müdahale ettiği yönünde iddialarda bulunduğunu dile getirerek, "FETÖ'nün denetimindeki yargıdan Türkiye'yi kurtardık ve 4 bin 500 tane FETÖ'cü hakim ve savcı artık bugün yargıda değiller. Bugün yargı bu ülkenin evlatları tarafından bağımsız ve tarafsız bir şekilde devam ettiriliyor. Ben Kahramanmaraş milletvekiliyim, oradaki hiçbir başsavcı ya da hakimi tanımam, Ankara başsavcısını tanımam. Şimdi yargının tasarrufunun siyasi faturasını AK Parti'ye kesmenin doğru olmadığını düşünüyorum." diye konuştu.
- "Gazeteci olmak suç işleme hakkı kazandırmıyor"
"Basın özgürlüğünü yeterli buluyor musunuz?" sorusu üzerine Ünal, özgürlük-güvenlik dengesinin tüm toplumların temel sorunu olduğunu kaydederek, dört terör örgütüyle mücadele eden ve 15 Temmuz işgal girişimini yaşamış bir ülkenin özgürlük-güvenlik dengesinde sorun çıkmasının kaçınılmaz olduğunu ifade etti.
Ünal, iktidara geldikleri günden beri hak ve özgürlükleri geliştirmeye çalıştıklarına dikkati çekerek, "Biz Norveç'te veya Finlandiya'da yaşamıyoruz. Çevremizde dokuz ülke yönetilemez durumda ve bir ateş çemberinin içerisinde bu ülkeyi bir güven ve istikrar adası olarak tutmaya çalışıyoruz. Bugün biz biliyoruz ki her ay yüzlerce terör saldırısı İçişleri Bakanlığının, Emniyet'in, Emniyet istihbaratın ve MİT'in sıkı çalışmalarıyla engelleniyor. Bir insanın gazeteci olması o insana suç işleme hakkı ya da yasalara karşı bir koruma kazandırmıyor." değerlendirmesinde bulundu.
AA