Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "CHP, bölücü terör örgütünün güdümündeki partiyi barajın üzerine taşımak için kendisine oy verenlerin bir kısmını oraya gönderdi." dedi.
Erdoğan, partisinin genel merkezinde düzenlenen, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda, partililere hitap etti.
Konuşmasına, en son nisan ayında bir araya gelindiğini, mayıs ve haziran aylarının da erken seçim çalışmalarıyla geçtiği için düzenli istişareleri gerçekleştiremediklerini belirterek başlayan Erdoğan, "Bu vesileyle Yüksek Seçim Kurulu tarafından önceki gün kesin sonuçları açıklanan seçimlerin ülkemiz, milletimiz ve partimiz için bir kez daha hayırlı olmasını diliyorum." ifadesini kullandı.
Erdoğan, kesin sonuçlara göre cumhurbaşkanlığında yurt içinde 25 milyon 436 bin 238 vatandaşın, yurt dışında 807 bin 974 ve gümrüklerde ise 9 bin 293 olmak üzere toplam 26 milyon 303 bin 823 oy aldıklarını hatırlattı.
Böylece, yüzde 52,59 oy oranıyla milletin teveccühüne mazhar olduklarını vurgulayan Erdoğan, "Seçimlere katılma oranı yüzde 86,24 gibi gerçekten çok yüksek bir düzeyde gerçekleşti. Buradan cumhurbaşkanlığı seçiminde oy kullanan 50 milyon 68 bin 627 vatandaşımızın her birine şahsım ve milletim adına ayrı ayrı teşekkür ediyorum." diye konuştu.
Erdoğan, kendisini bu göreve layık gören her bir kişiye ayrıca şükranlarını sunarak, milletin güvenine layık olabilmek için ellerinden geleni bundan sonra da yapacaklarına işaret etti.
Milletvekili seçiminde ise yurt içinde ve dışında toplam 21 milyon 338 bin 693 oy alarak yüzde 42,56'lık bir oran elde ettiklerine dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"MHP ile kurduğumuz Cumhur İttifakı olarak da yüzde 53,66'lık bir oy oranıyla seçimden açık ara birinci olarak çıktık. Bu sonuçlara göre AK Parti olarak 295, Cumhur İttifakı olarak ise 344 milletvekiliyle seçimi tamamladık. Başta Sayın Bahçeli olmak üzere ittifakın tüm mensuplarına şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum.
Milletvekili seçilen tüm arkadaşlarımızı tebrik ediyorum, 24 Haziran seçimleri sürecinde canla başla çalışan genel merkez yönetimimize, 81 ildeki adaylarımıza, il ve ilçe teşkilatlarımıza, seçim koordinasyon merkezlerimize, seçim günü sandıklarımıza sahip çıkan müşahitlerimize, partimize gönül vermiş tüm kardeşlerimize teşekkürlerimi sunuyorum."
- "Seçimler, yeni yönetim sistemimize geçişimizin miladıdır"
"Bu seçimler aynı zamanda yeni yönetim sistemimize geçişimizin de miladıdır." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Türkiye bu güne takdir edersiniz ki bir anda gelmemiştir. 2007'de AK Parti'ye cumhurbaşkanı seçtirmemek için anayasa, yasalar, bütün bunların yanında Meclis teamülleri, hepsinden önemlisi adalet ve hakkaniyet ayaklar atına alınmıştır. Ülkemizin daha önceki 10 cumhurbaşkanlığı seçiminde olmayan kurallar, 11'inci cumhurbaşkanlığı seçiminde önümüze çıkartılmıştır.
Biz de hep yaptığımız gibi milletimizin hakemliğine başvurduk, sadece hemen seçime giderek Meclisteki mevcut tıkanıklığı aşmakla yetinmedik, milletimizin özellikle oylamasına sunduğumuz bir anayasa değişikliğiyle cumhurbaşkanını doğrudan halkın seçmesini sağlayarak bizi bugünlere kadar getiren süreci de başlattık. Gerçi bu adımın bedelini, partimizi kapatmaya kalkarak ödetmeye çalıştılar ama hamdolsun bu sıkıntıları da suhuletle aştık."
Erdoğan, 2014 cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde de benzer tezgahlarla karşı karşıya kaldıklarına değinerek, Gezi olaylarından 17-25 Aralık emniyet, yargı darbe girişimine, yurt içindeki ve dışındaki diğer pek çok hadiseye kadar her yolun denenerek, milletin iradesinin ipotek altına alınmaya çalışıldığını dile getirdi.
Milletin bu yaşananlara karşı cevabını 10 Ağustos 2014 seçimlerinde şahsını "ülkenin doğrudan milletin oyuyla göreve gelen ilk cumhurbaşkanı" yaparak verdiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kendi senaryolarını, milletin iradesinin üzerinde görenler 2015 seçimlerindeki o karanlık ittifaklardan, çukur eylemlerine ve nihayet 15 Temmuz darbe girişimine kadar bütün yöntemleri devreye soktular. Her seferinde milletimizle birlik olup, Rabbimizin yardımıyla bu oyunları bozduk. Onlar, Türkiye'yi köşeye sıkıştırıp teslim almaya çalıştıkça, Türkiye çok daha cesur adımlarla geleceğe yürüyor." değerlendirmesinde bulundu.
- "Selam vermeyecek olanlar, her nasılsa karşımızda birleştiler"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz gibi bir ihanetin ardından MHP ile ülke tarihinin en önemli yönetim değişikliğinin alt yapısını oluşturduklarının altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yaptığımız anayasa değişikliğinin 16 Nisan'da milletimiz tarafından kabul edilmesiyle ülkemizi köşeye sıkıştırmaya çalışanları bir kez daha hüsrana uğrattık. Son umut olarak 24 Haziran seçimlerine sarıldılar. Normal şartlarda birbirlerini yolda görse selam vermeyecek olanlar, her nasılsa karşımızda birleştiler. Öyle ki CHP, bölücü terör örgütünün güdümündeki partiyi barajın üzerine taşımak için kendisine oy verenlerin bir kısmını oraya gönderdi.
Gerçi bunlar 1991'deki seçimde de benzer bir yola başvurmuşlardı. Bölücü örgütün güdümündeki siyasetçiler ilk defa o zaman Meclise ayak bastılar. Bugün de CHP sayesinde, bölücü örgütün belirlediği isimler, Mecliste milletvekili olarak yerlerini alacaklar. Ülkesini, milletini, cumhuriyetini, devletini seven her CHP'li vatandaşımızı, bu utanç için partisinin yönetiminden hesap sormaya davet ediyorum."
- "Millet ve tarih açık ve net hesabı soracaktır"
Şayet, CHP'nin bu hesaplaşmayı kendi içinde yapmadığı takdirde, bölücü örgütle ana muhalefet partisi arasındaki bağın taktik olmaktan çıkıp, esas haline dönüşeceğini belirten Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bir şeyin aslı varken kopyasına gerek yoktur. Böyle bir durumda CHP'nin varlığının da anlamı kalmayacaktır. Türkiye'nin en eski partisinin, batıdaki bir avuç marjinalin ve yurt dışındaki bir avuç terör örgütü yöneticisinin oyuncağı haline getirenlerden hem bu millet ve tarih açık ve net hesabı soracaktır.
Biz bu ikazı CHP'nin içişlerine karışmak için değil, milletimizin tüm fertleri gibi, ana muhalefet partisine oy veren kardeşlerimize karşı da sorumluluğumuzun gereği olarak yapıyoruz. Sonuçta karar, bu partinin kendi mensuplarına, seçmenlerine aittir."
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin yüzde 7,4'lük büyüme oranıyla, dünya ekonomisinin yüzde 85'ini temsil eden G20 ülkeleri arasında birinci sırada yer aldığını bildirdi.
Türkiye'nin 2017'de yüzde 7,4 oranında büyüme kaydettiğinin altını çizen Erdoğan, 2002-2016 yılları arasında ortalama yüzde 5,7 büyüme oranı elde edildiğini, 2016'da darbe girişimi ve terör olaylarına rağmen yüzde 3,2'lik bir büyüme oranında kalmanın başarıldığını ifade etti.
"Geçtiğimiz yıl yeniden bizim şahlanış yılımız oldu." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Yüzde 7,4'lük büyüme oranıyla dünya ekonomisinin yüzde 85'ini temsil eden G20 ülkeleri arasında birinci sırada yer alıyoruz. OECD ve Avrupa Birliği'nde de yüzde 7,8'lik büyüme elde eden İrlanda'nın hemen arkasından ikinci sırada yer alıyoruz. AB ortalamasının yüzde 2,4 olduğu dikkate alındığında Türkiye'nin başarısı daha iyi anlaşılacaktır. Kredi derecelendirme kuruluşlarının ülkemizin aleyhinde nasıl yayınlar yaptığını, Türkiye'ye küresel sermayenin girmemesi için ne gibi gayretler içerisine girdiklerini biliyorsunuz. Hatta bu oyuna gelip aramızdaki bazı arkadaşların, kusura bakmasınlar ülkemizdeki ekonomik durumun sıkıntılı olduğuna dair açıklamalar yapacak kadar yanlışın içerisine düştüklerini de ve bunu toplantılarda yaptıklarını da duymak bizi üzmüştür.
Ortada bu denli büyük başarı var. 11,2'yi üçüncü çeyrekte yakalamışsın ki görünen köy kılavuz istemez. Biz 7-7,5 konuşuyoruz ve hala bunlar konuşuluyor. Bir insan kendi ayağına kurşun sıkar mı, böyle bir şey olabilir mi? Ülkenin bu psikolojik üstünlüğünü uluslararası camiaya vermesi gereken arkadaşlarım bu tür yanlışı yaparlarsa bunun affedilir yanı olamaz. Felaket tellalları zaten davul, zurna dolaşıyorlar. Onlar yetmiyor mu? Bize ne oluyor? Her gün, her saat susmak bilmeyen kriz söylemlerine, yatırımcıları ürkütmek için ortaya atılan onca yalana rağmen elde ettiğimiz bu büyüme oranı tüm milletimize moral vermiştir."
- "Umuyoruz herkese ders olmuştur"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ekonomisinin büyümesine ilişkin, "Kredi değerlendirme kuruluşlarının not oyunları, ardından döviz üzerinden yürütülen spekülasyonların tavan yaptığı bir dönemde böyle bir netice, umuyoruz herkese ders olmuştur. Bu var ya bu, ters köşe yapmak değil, dünyada ekonominin şartlarını adeta yeniden belirleme sürecidir. Bu da böyle bilinsin." ifadelerini kullandı.
Birilerinin "kur aşağı, kur yukarı" diye tutturduğunu belirten Erdoğan, Türkiye'nin ekonomisinin ortada olduğunu, Türkiye'nin Afrin operasyonu, Gezi olayları ve 17-25 Aralık'ı geçirirken 11,2'yi yakaladığını vurguladı.
Ortalama olarak, şimdi de 7,4'lük büyümenin yakalandığını aktaran Erdoğan, "Demek ki sizin o koyduğunuz kuralların hiç birisi geçerli değil. Teori başka bir şeydir, pratik başka bir şeydir. Siz teori ile pratiği birleştirebiliyorsanız, bunu başarabiliyorsanız selamlarım. Ama başaramıyorsanız sen yoluna, biz yolumuza." dedi.
Erdoğan, dünyanın ABD ve Çin arasında baş gösteren ticaret savaşının sancılarıyla kıvrandığı bir dönemde hala Türk ekonomisini zayıf göstermeye çalışarak, huzursuzluk çıkaranların art niyetli olduklarını belirterek, onun için inanıp, başarıya kilitlenerek yolda da bu şekilde yürüneceğini söyledi.
- "Türkiye tüm oyunları bir kez daha bozacak"
Erdoğan, "Döviz kurunu öcü gibi kullanarak, milletimizin kafasını karıştırmaya çalışanlara şöyle bir kötü haber vereyim, üzülmesinler. Türkiye 2018 yılında elde edeceği yüksek büyüme oranıyla üzerinde oynanmaya çalışan tüm oyunları bir kez daha bozacak, haberiniz olsun." diye konuştu.
Yabancı yatırımcıların, Türkiye'ye olan ilgilerinin giderek arttığını dile getiren Erdoğan, sermaye, yatırımcı, girişimci söz konusu olduğunda yerli-yabancı ayrımı yapmadıklarını, çünkü Türkiye'nin büyümek için yatırıma, yatırım için de yatırımcıya ihtiyacı olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin kapısının her zaman uluslar arası yatırımcılara açık olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Endişe etmeyin, özellikle yüksek teknoloji ve istihdam ağırlıklı yatırımlara her türlü desteği, teşviki de sağlıyoruz. Aynı şekilde kendi iş dünyamıza da destek sağlıyoruz. Geçtiğimiz günlerde tanıtımı yapılan yatırım ortamını iyileştirmek için çıkartılan kanun, bu doğrultuda atılmış bir adımdır. Devamı da gelecek. Ülkemizdeki girişimcilerimizin küresel çapta söz sahibi olmaya başladıklarını görmekten ayrıca memnuniyet duyuyoruz. İhracatımız geçtiğimiz yıl 157 milyar doları aşarak yeniden rekor seviyeleri zorlamaya başladı. Şubat ayı sonu itibarıyla yıllık ihracat 159 milyar doları geçerek tüm zamanların rekorunu kırdı.
2018 yılının bu bakımdan da bereketli geçeceği görülüyor. Geçtiğimiz haftalarda savunma sanayi firmalarımız yurt dışında katıldıkları tek bir fuarda 800 milyon dolarlık sipariş aldılar. İhracatçılarımız dünyanın dört bir yanını karış karış dolaşarak hem alternatif pazarlar arıyor hem de ürün çeşitliliğine gidiyorlar."
Erdoğan, iç piyasayı daha da hareketlendirmeye dönük çalışmaların da sürdürüldüğünü dile getirdi.
Hükümetin esnaftan çiftçilere kadar her kesime destek verecek yeni bir paketin çalışması içinde olduğunu anlatan Erdoğan, "Buradan tüm milletime, özellikle de iş adamlarımıza, 'piyasa' dediğimiz dünyayı oluşturan kesimlere sesleniyorum, lütfen Türkiye'ye güvenin, bozgunculara, dedikoduculara, kriz rantçılarına prim vermeyin. Türkiye'nin imkanları ve potansiyeli hem karşı karşıya bulunduğu sorunların üstesinden gelmeye hem de ekonomik hedeflerini gerçekleştirmeye yeterlidir." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Sincar, Kandil'in bir alternatifidir. Bizim için Kandil neyse Sincar da odur. Dolayısıyla Sincar PKK'dan, terör örgütlerinden, ismi ne olursa olsun, temizlenene kadar bu devam edecek. Onun için bir gece ansızın oraya da gidebiliriz." dedi.
Suriye'den Türkiye'ye yönelen tehditleri ortadan kaldırmak ve Suriyelilere güvenle yaşayabilecekleri bir zemin hazırlamak için başlatılan Zeytin Dalı Harekatı'nın başarıyla sürdüğünü belirten Erdoğan, "Zeytin Dalı Harekatı'nda etkisiz hale getirilen teröristlerin sayısı 3 bin 800'ü buldu." dedi.
Erdoğan, Siirt'te şehit olan 6 güvenlik korucusuna Allah'tan rahmet, yaralananlara şifa diledi.
Trafik kazalarına da değinen ifade eden Erdoğan, bütün altyapı yatırımlarına rağmen bazı araç kullanıcılarının dikkatsizlikleri sebebiyle ne yazık ki trafik kazalarının durmadığını, aynen devam ettiğini anlattı. Sürücülerin gece yolculuğunda uykusuna dikkat etmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, bunlarda dikkatli olunmaması halinde bu işin bedelinin maalesef ağır olduğunu söyledi.
Afrin'de Raco ve Cinderes gibi önemli tahkimat noktalarının ardından Afrin şehir merkezinin de ele geçirilmesiyle operasyonun amaçlarına büyük ölçüde ulaşıldığını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şimdi Tel Rıfat başta olmak üzere çevredeki diğer bölgelerin kontrolünü sağlamak üzere harekata devam ediyoruz. Bu arada Münbiç de dahil olmak üzere Suriye'nin diğer bölgelerindeki terörist unsurlara yönelik planlamalarımız da sürüyor. Aynı şekilde İdlib'i güvenli hale getirmeye yönelik faaliyetlere verdiğimiz katkıyı da devam ettiriyoruz. Şu ana kadar 12 gözlem noktasından 7'si bizim kontrolümüzde. Bununla sınır bölgelerini bu 12 gözlem noktasıyla kontrole alıyoruz. Şimdi 7'si tamamıyla bizim kontrolümüzde ve oralardan sınır bölgelerini kontrol ediyoruz. Diğerlerini de inşallah çok yakında faaliyete geçireceğiz. Böylece Doğu Guta, Halep, Rakka benzeri facialardan birinin de İdlib'de yaşanmasının önüne geçmeyi hedefliyoruz."
- Verilen sözler
Erdoğan, Münbiç'te geçmişte kendilerine verilen çok açık söz, taahhüt ve beyanlar bulunduğuna işaret ederek "Biz oralardan hareketle bu konuşmaları, bu görüşmeleri yapıyoruz. Biz sıradan duyduğumuz laflarla hareket etmiyoruz. Sayın Obama'dan tutun bugüne kadar..." dedi.
Eski ABD Başkanı Barack Obama'nın bizzat kendisine verdiği "YPG/PYD'yi, bunları biz Fırat'ın doğusuna göndereceğiz. Buraya da Münbiç'in kendi halkını alacağız." şeklinde sözü olduğunu dile getiren Erdoğan, "Kim onlar? Araplar çünkü oralarda yüzde 90 Arap dostlarımız yaşıyor. PYD'nin, YPG'nin orada yeri yok ama bunlar oraya tam aksine, onları doldurarak oranın yerli halkını ne yaptılar? Münbiç'ten çıkardılar. Şimdi biz diyoruz ki bunu tekrar geri döndürelim." diye konuştu.
Aynı şeyi eski ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ı kabulünde söylediğine dikkati çeken Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Onun teklifi daha farklıydı. İşte 'Kuzey sizde olsun, güney bizde olsun.' Ben kendisine dedim ki 'Niye sizde, bizde olsun? Buranın sahipleri belli. Araplar. Tamamen onlara ait. Bırakılsın, teslim edelim. Biz belli bir süre burada bir güvenlik oluşturalım. Bunu birlikte yapalım. Ondan sonra da biz çekilelim. Orada sistemi oluşturalım, mekanizmayı oluşturalım, biz çekilelim ve gerçek sahiplerine burayı bırakalım.' Olay bu kadar basit. Ona da adeta hani 'Sükut ikrardandır' diyoruz ya sessiz kaldı ve o şekilde yol devam ediyor."
- "Müsaade edemeyiz"
Her şeye rağmen gecikmeyle de olsa bunların bir an önce yerine getirilmesini beklediklerini vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ayn-El Arap, Tel Abyad, Resulayn, Haseke gibi Irak sınırına doğru olan bölgeleri de terörden temizlemek için gereken hazırlıklara başladık. Buralar bizim için her an bir tehdit unsurudur. Dolayısıyla sınırlarımızda biz bu unsurların bulunmasına tahammül edemeyiz çünkü bunlara artık alışığız, biliyoruz ve bakarsınız bugün değil, yarın her an bunlar yine buradan taciz atışlarına başlayabilirler. Bunlara biz fırsat veremeyiz. Elbette müttefikimiz olan ülkelerin askerlerine zarar vermek gibi bizim bir niyetimiz yok ama buralarda teröristlerin ellerini, kollarını sallayarak dolaşmalarına müsaade edemeyiz. Tespit ettiğimiz her teröristi etkisiz hale getirmek bizim milletimize karşı sorumluluğumuzun bir gereğidir. Sen niye hükümet oldun? Şu anda devleti yönetmek için. Devletin bütün kurumlarını yönetme görevi kimde? Hükümetimizde. Öyleyse A'dan Z'ye hükümetimiz silahlı kuvvetleriyle tüm güvenlik güçleriyle bunu yapmak zorundadır. Yapmazsak bunu milletimize anlatamayız. Aynı şekilde Irak'ta da bölücü terör örgütünü üslendiği yerlerden çıkarmak ve faaliyetlerini tamamen sona erdirme kararındayız."
- "Aynı yılanın yavruları olduğunu biliyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdi de gündeme Sincar'ın girdiğini ve Sincar ile ilgili değişik şeyler konuşulduğunu dile getirerek şunları kaydetti:
"Sincar niye gündeme girdi? Sincar, Kandil'in bir alternatifidir. Bizim için Kandil neyse Sincar da odur. Dolayısıyla Sincar PKK'dan, terör örgütlerinden ismi ne olursa olsun temizlenene kadar bu devam edecek. Onun için bir gece ansızın oraya da gidebiliriz. Hiç belli olmaz. Tabii böyle tarih vererek vesaire filan bu işler olmaz. Anında. Ve Irak hükümeti, kendilerine söylüyoruz, eğer bu işi yapacaksanız yapın, yapmayacaksanız bırakın biz yapalım. Onlar da taahhüdünü verdiler. Hadi bakalım. Terör örgütünün faaliyetlerinin Irak topraklarında sona erdirilmesi hem bizim hem de Bağdat hükümetinin ortak sorunudur. Şayet arzu ederlerse Irak ile bu konuda birlikte çalışmaya da hazırız. Güney sınırlarımızla ilgili kararlılığımızı tüm dünyaya gösterdiğimize inanıyorum. Artık bu konuda Türkiye'ye yönelik eleştiriler getirilmesinin bir anlamı yoktur.
PKK ile PYD'yi aynı görmeyen, DEAŞ ile mücadeleyle YPG ile mücadeleyi eşdeğer tutmayan tüm yaklaşımlara kapımız kesinlikle kapalıdır. İster Suriye'de olsun ister Irak'ta isterse başka bir yerde terör örgütünün harf oyunlarıyla, ismini değiştirerek oynadığı oyuna katılmak isteyenler kendileri bilirler. Ha Ali ha Veli, bizim için değişmez. Onun için biz bunların hepsinin de aynı yılanın yavruları olduğunu biliyoruz. İsteyen herkese belgeleriyle gösteriyoruz. Video kayıtlarıyla gösteriyoruz, fotoğraf çekimleriyle gösteriyoruz ama inanmıyor. İnanmıyorsa yoluna devam. Biz de kendi göbeğimizi kendimiz keseriz. Biz teröristlere isim koymakla değil, onları ortadan kaldırmakla meşgulüz."
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Geçen hafta Macron'un kendisiyle bizzat görüştüm. Baktım garip garip şeyler söylüyor. Tabii garip garip şeyler söyleyince de kendisine biraz frekansı yüksek oldu ama söylemek zorunda kaldım. Çünkü bizim Silahlı Kuvvetlerimizi, bizi, kalkıp da asla kabullenemeyeceğimiz bir yere oturtmak kimsenin haddine değil." dedi.
Fransa'nın tamamen yanlış buldukları ve yanılgılardan kaynaklandığını umdukları bu tavrından fevkalade üzüntü duyduklarını belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"Geçen hafta Macron'un kendisiyle bizzat görüştüm. Baktım garip garip şeyler söylüyor. Tabii garip garip şeyler söyleyince de kendisine biraz frekansı yüksek oldu ama söylemek zorunda kaldım. Çünkü bizim Silahlı Kuvvetlerimizi, bizi, kalkıp da asla kabullenemeyeceğimiz bir yere oturtmak kimsenin haddine değil. Eskiden beri ülkelerinde serbestçe faaliyet gösteren terör örgütü mensuplarını dün bir kez daha en üst düzeyde ağırlayanlar, bunun Türkiye'ye karşı husumet ifadesinden başka bir anlamı olmadığını bilmelidir."
Erdoğan, aynı terörist grubunun bir kısmının, bu sabah yol yapım çalışması gerçekleştiren işçilerin emniyetini sağlamakla görevli güvenlik güçlerine saldırdığına dikkati çekerek, bu saldırıda 6 güvenlik korucusunun şehit olduğunu, 4 asker ve 3 güvenlik korucusunun da yaralandığını aktardı.
Şehitlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara da acil şifalar dileyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dünyanın neresinde yol yapan işçilere, hasta taşıyan ambulanslara, eğitim veren öğretmenlere saldıran bir terör örgütü vardır? Türkiye'dekiyle Suriye'dekiyle Irak'takiyle hepsi de aynı olan bu terör örgütü işte böylesine alçak bir yapıdır. Neymiş, 'o PKK değilmiş, bize göre terör örgütü PKK'ymış.' Ey Batı, 'SDG' dediğiniz Suriye Demokratik Güçleri, bu terör örgütünün aynısıdır. Bunlarla siz bizi aldatmaya çalışıyorsunuz.
Kusura bakmayın, biz bunların hepsinin temelini biliriz, hücrelerini okuruz. Dolayısıyla bunları bize yutturamazsınız. Bunların adresine varana kadar, hepsinin künyesi bizde var. 24 saatte bir ismini değiştirseniz, biz bunları tanırız. Bizde çok bunların tanımını yapan ifadeler var da onları böyle bir resmi toplantıda kullanmak işime gelmez. İkili olarak karşı karşıya otursak onu da anlatırım."
- "Haddini ve boyunu çok aşan bir beyandır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Elysee Sarayı'nda, Suriye'de terör örgütü PYD'nin başını çektiği SDG'den bir heyeti kabul etmesi sonrasında yapılan açıklamalara yönelik ise şunları söyledi:
"(YPG'ye destek garantisi verdik) lafa bak. 'Türkiye ile SDG arasında aracı olabiliriz' lafı, eğer bu şayet doğruysa ki Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü'ne bunu, muhatabı olarak kendisi vermiştir o da bu ifadeyi kullanmış, bunu söyleyen kişinin haddini ve boyunu çok aşan bir beyandır bu. Hani bizde bir söz var ya 'Gelin güvey olmak' falan, sana böyle bir görevi kim verdi? Boyunu aşan işlere girme.
Bizim arabulucuya ihtiyacımız yok. Türkiye'nin ne zamandan beri terör örgütleriyle bir masaya oturmak gibi sorunu var? Nereden çıkardınız bunu? Siz, terör örgütleriyle masaya oturabilirsiniz ama Türkiye, terör örgütleriyle mücadelesini Afrin'de olduğu gibi yapar. Siz yine aynen devam edin. Siz kim oluyorsunuz ki bir terör örgütüyle Türkiye arasında arabuluculuk ifadesini ağzınıza alabiliyorsunuz? Daha kendi kirli ve kanlı geçmişlerinin hesabını verememiş olanlar, bugün de kendilerini terör örgütleriyle yan yana tahayyül edebilirler ama Türkiye için böyle bir durum asla söz konusu değildir."
"Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu" atasözünün bu süreci çok iyi tanımladığını vurgulayan Erdoğan, "Bunların arkadaşlarının YPG'liler yani bölgemizdeki en eli kanlı, en ahlaksız, en haysiyet yoksunu, en insanlık düşmanı teröristler olduğunu gördük. Bu tavrından sonra Fransa'nın hiçbir terör örgütünden, hiçbir teröristten, hiçbir terör eyleminden şikayetçi olma hakkı kalmamıştır. Teröristlerle yatıp kalkan hatta onları saraylarında ağırlayanlar, yaptıkları yanlışı er geç anlayacaktır." dedi.
- "Ümit ediyoruz ki bizden yardım istemeye kalkmazlar"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, teröristleri böylesine pervasızca destekleyenlerin ortaya çıkacak sonuçların hesabını Fransa kamuoyuna vermeye de hazır olmaları gerektiğinin altını çizdi.
Her an Türkiye'nin yaşadığı sıkıntıların onların başına da gelebileceğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bizim bu konuda şakamızın olmadığını, en küçük bir müsamahamızın bulunmadığını anlamaları için daha ne söylememiz, ne yapmamız lazım bilmiyorum. Yıllarca kendi ülkelerindeki canileri, sırf başlarından def etmek için bilinçli olarak DEAŞ saflarına yönlendirenler, şimdi evlerine dönen bu profesyonel teröristlerle ne yapacaklarını kara kara düşünüyorlar. Bugünlerde hararetle destekledikleri PYD konusunda yaşayacakları durum da farklı değildir. Suriye'den, Irak'tan canını kurtarıp kaçan teröristler, Fransa'nın bu politikasından aldıkları cesaretle oraya doluştuğunda ümit ediyoruz ki bizden yardım istemeye kalkmazlar."
Erdoğan, Türkiye'nin bu konudaki gündemi ve tavsiyelerinin bambaşka olduğunu belirterek, "Bize göre bundan sonra yapılması gereken bu tür gereksiz tartışmalar yerine, Suriye'de ve Irak'ın kuzeyinde nasıl bir gelecek inşa edilebileceğinin, Türkiye ile birlikte planlanması ve uygulanmasıdır. Biz bu konuda, bizimle çalışmak isteyen herkesle görüşmeye, konuşmaya, ortak eylem planları hazırlamaya varız." dedi.
- "Kaç tane Suriyeli mülteciyi Fransa'da ağırladınız?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıkılan Suriye şehirlerini yeniden ayağa kaldırmak, Türkiye'deki milyonlarca mülteciye Suriye topraklarında yerleşim alanları inşa etmek konusunda yapılabilecek iş birliklerini konuşmak istediklerini aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Elysee'de 7 tane teröristi ağırlıyorsun da acaba Türkiye 3,5 milyon Suriyeli mülteciyi ağırlarken 'bana da ne düşüyor?' diye bir sorunuz oldu mu? 'Ben ne yapabilirim?' diye bir sorunuz oldu mu veya kaç tane Suriyeli mülteciyi acaba Fransa'da ağırladınız? Bana bunun cevabını verebilir misin? Ama 7 tane teröristi, Elysee Sarayı'nda ağırlayacak kadar teröre karşı olduğunuzu böylece tescil etmiş oldunuz.
Son 7 yılı adeta gasbedilen Suriyeli kardeşlerimize yeniden nasıl aydınlık bir gelecek kurabileceğimizi hiç konuştuk mu? Artık bizimle Suriye meselesini konuşmak isteyenler, bu tür gündemlerle bizim karşımıza gelmelidir. Yoksa Suriye topraklarını teröristlerden arındırma ve Suriyelileri huzur içinde yaşayabilecekleri güvenli bölgelere kavuşturma konusundaki tavrımızı operasyonlarımızla gösterdik, göstermeyi de sürdüreceğiz."
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, grup toplantısındaki konuşması nedeniyle CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na 250 bin liralık tazminat davası açtığını belirterek, "Çünkü grup konuşması... bu artık yenilir yutulur bir konuşma değil, ahlaksızlıkta tam bir tavan yapmış konuşma." dedi.
Türkiye'nin en az diğer sorunları kadar önemli bir sorunun da anamuhalefet sıkıntısı olduğunu dile getiren Erdoğan, bu konunun uzak durmaya çalıştıkları halde gelip ayaklarına dolandığını söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'yi geçmişiyle tamamen koparma noktasına getirdiğini gördüklerini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Sürekli sözünü ettikleri Mustafa Kemal'in partisi. Bununla ilgili bugünkü CHP'nin uzaktan yakından bir ilgisi kalmadığı açıktır. Yerli ve milli en küçük bir refleksi olmayan, kendisine bölücüleri, terör örgütü yandaşlarını, ülkemize husumeti varlık sebepleri haline getirmiş tüm kesimleri yoldaş edinen bu yapı, bırakınız Mustafa Kemal'i Türkiye'nin partisi olamaz. Ağzından hakaretten, yalandan, iftiradan, çirkeflikten başka bir şey çıkmayan bu zatı, muhatap alarak kendimize haksızlık ettiğimizi biliyoruz. Hezeyanlarına cevap vermeyen kendini yok hükmünde gördüğümüzü anlamayıp, haklı olduğunu düşünecek kadar derin idrak sorunları yaşayan bu kişi, artık tamamen siyasetin konusu olmaktan çıkıp, tıbbın meselesi haline gelmiştir."
Kılıçdaroğlu'nun kendisine nasıl hastalıklı bir dünya kurduğunu, son grup toplantısındaki beyanlarından anlamanın mümkün olduğunu belirten Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun ekonomideki büyüme rakamlarına rağmen geçen 15 yılı karalamaya ve bunu özellikle enerji alanında yapmaya çalıştığını aktardı.
Kılıçdaroğlu'nun şehit yakınlarını tahrik etmek için de yalanlara başvurduğunu ifade eden Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun "Sakın Afrin'e girmeyin." dediğine, şimdi ise hiçbir zaman Afrin'e karşı gelmediğini söylediğine dikkati çekti.
- "Bu zat 2014 Ağustos ayında Türkiye'de yaşamıyor muydu?"
Kılıçdaroğlu'nun kendilerine "Ortadoğu bataklığında ne işleri olduğu" sorusunu yönelttiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hadi bu meseledeki esas karın ağrısını son dönemde Esed rejimiyle olan muhabbetine bakarak az çok tahmin ediyoruz. Peki bizim cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal ettiğimizi söylemesine ne buyurursunuz? Bu zat 2014 Ağustos ayında Türkiye'de yaşamıyor muydu? Bunlar 14'lü koalisyon kurmadılar mı? Karşılarında bir Tayyip Erdoğan vardı, Tayyip Erdoğan'ın karşısında da 14'lü bir koalisyon vardı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir başka adayı desteklemek için bu zat kapı kapı dolaşıyordu. Milletimizin teveccühüyle cumhurbaşkanı seçilip, yemin etmek için Meclis'e gittiğimizde bunlar orada değil miydi? Herhalde bunlar, bu olayların bir kısmını da kaçırdılar. Genel Kurul Salonu'ndan apar topar kaçacaklarına keşke orada bulunup da milletin iradesinin nasıl tecelli ettiğine şahit olsaydılar. Belki o zaman cumhurbaşkanlığı koltuğunun işgal altında değil, milletin iradesinin teminatı altında olduğunu anlarlardı. İnşallah 2019 seçimlerinde sandıktan çıkan neticeye saygılı olurlar da bu tarz yanlışlara düşmezler."
- "İsteseler de istemeseler de saygı duyacaklar"
Kılıçdaroğlu'na 250 bin liralık tazminat davası açtığını belirten Erdoğan, "Çünkü grup konuşması... bu artık yenilir yutulur bir konuşma değil, ahlaksızlıkta tam bir tavan yapmış konuşma. Biz, bunları yiyemeyiz. Bu bizim ne onurumuzla ne şahsiyetimizle ne iktidar partisi olarak partimin genel başkanlığının asla kabullenebileceği ifadeler değildir." dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, 2019 seçimleriyle ilgili CHP'nin çamura yatmaya, boykot tartışmalarıyla yenilgi ve hezimetlerine daha şimdiden bahane uydurmaya başladığını belirterek, "Millet iradesinden kaçış yok. Kaçarsan kaç, sandık orada. Bizim muhatabımız millettir, bizim muhatabımız sandıktır. Biz meydandayız. 2019'da o sandıktan çıkacak neticeye, isteseler de istemeseler de saygı duyacaklar, tabi olacaklar." diye konuştu.
Milletle gönül bağlarını daha da sıkılaştırıp, alın teri, gayret ve haklarıyla o sandıktan çıkmalarının önemine vurgu yapan Erdoğan, "Sandığı yok sayacak adamı, bu millet hepten yok sayar, bu da böyle bilinsin. Rabbim onca meselesinin arasında başına musallat olan böyle bir anamuhalefet partisini de çekmek zorunda kalan bu milletin yardımcısı olsun." ifadesini kullandı.
Toplantının hayırlara vesile olması temenni eden Erdoğan, öğleden sonra çalışmaların Hayati Yazıcı başkanlığında yapılacağını söyledi. Erdoğan, bazı uluslararası ve ulusal görüşmelerle bazı illerle ilgili görüşmeler gerçekleştirecekleri bilgisini verdi.
Başbakan Binali Yıldırım'ın da bir heyetle gittiği Bosna Hersek'te ziyaretler yaptığını anımsatan Erdoğan, başarı dileklerini ifade etti.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "2019 Mart'ına kadar belediyeciliğin adını 'gönül belediyeciliği seferberliği' olarak koyuyorum." dedi.
Vatandaşın, "Belediye başkanı benim dükkanıma gelip, bir çayımı içmedikten sonra ben bu belediye başkanını ne yapayım", "Seçimden seçime mi belediye başkanı, milletvekili beni ziyaret edecek" dediğini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"AK Parti'nin müktesebatında böyle bir şey olamaz. Bizi yücelten tevazumuz olmuştur. Eğer biz bu tevazuyu kaybettiysek işte bu açık net puan kaybına da neden olmuştur. En güçlü olduğumuz yerlerde eğer bugün ciddi bir puan kaybı olmuşsa bunu kendi nefsimize soracağız. Biz hatayı nerede yaptık? Yanlışımız nerede? Çok iyi hizmetler yapabilmiş olabiliriz. Bu hizmetler gerektir ama yeterli değildir. Önemli olan o gönüllere girmektir. Gönüllere girersek bu işi başarmış oluruz. Öyle gönüllere girmiyor da vatandaşına eğer tepeden bakıyorsak, bir gurur abidesi olarak bakıyorsak, onlara yeri geldiği zaman hart hurt yapıyorsak, kusura bakmayın bu millet şamar oğlanı değil. Bir oy verir, iki oy verir ondan sonra da kenara koyar. Zaten demokrasinin güzelliği de burasıdır. Bu bizim için erken fırsat olmuştur. 24 Haziran'ın fotoğrafını bu noktada çok iyi çekmemiz lazım. İnşallah Mart 2019 yerel seçiminde de gerek aday tespitlerimizde gerekse bu ahlaki kimliğe değer verip, onu iyi puanlayıp adaylarımızı da buna göre belirlememiz lazım."
- "Kongremizle birlikte yeni bir oluşum olacak"
Vaktin çok fazla olmadığının altını çizen Erdoğan, "Kongremizle birlikte yeni bir oluşum olacak. Şüphesiz ki MKYK'mizden tutun da MYK'mize varıncaya kadar bir değişim, dönüşüm orada da azda olsa yapacağız ama ondan sonra çok yoğun bir maraton başlıyor. Yerel seçimlerin startını vereceğiz ve bu startı verirken de kaşına gözüne değil, hem iş bitirme potansiyeline hem halkla uyumuna bakarak adım atmak durumundayız. Böyle atacağız ki yerel yönetim aynen bu seçimlere benzemez. Yerel yönetimlerden 2019'da çok daha başarılı çıkalım." ifadelerini kullandı.
- "Gönül belediyeciliği seferberliği"
Teşkilatın buna hazır olduğuna inandığını belirten Erdoğan, "2019 Mart'ına kadar belediyeciliğin adını 'gönül belediyeciliği seferberliği' olarak koyuyorum." dedi.
Aynı şeyin teşkilatlar için de geçerli olduğunu vurgulayan Erdoğan, bütün il başkanlarının siyasette de gönül siyasetini yapması gerektiğini dile getirdi.
"Efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geliyoruz" dediklerini hatırlatan Erdoğan, bunun yapılmasını istedi.
AK Partili belediyelerin daha büyük hizmetler için milletin desteğini alabilmesini ancak bu şekilde sağlayacaklarının altını çizen Erdoğan, "İktidarımızı ancak bu şekilde güçlendiririz. Yönettiği şehrin halkıyla beraber olmayan, gönülleri fethetmeyen, aşkla, şevkle, adaletle, akılla çalışmayan bir belediye başkanı bir eliyle yapıp diğer eliyle yıkan kişi gibidir. Ne kadar çok çalışmış olursa olsun, döneminin sonunda geride sadece enkaz, yıkıntı bırakır. AK Parti'nin hiçbir belediye başkanı böyle olmamalıdır, olamaz." değerlendirmesinde bulundu.
- "Aslında biz bugün dünden daha güçlüyüz"
Milletin, AK Parti'yi en iyi ve adil hizmet sağladığı için desteklediğine işaret eden Erdoğan, "Şayet kerameti kendinde vehmeden varsa, gerçekten hem şahsı hem partimiz adına çok büyük zarardadır. Biz ancak milletimizle birlikte varız. İnsanlarımızla birlikte anlamlıyız. Halkın desteği yanımızda olduğu sürece güçlüyüz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 Nisan halk oylamasının ardından genel başkanlık görevini devralmasıyla milletin sesine kulak vererek, belediyelerde yeniden yapılanmanın ilk adımlarını attıklarını hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Doğu ve Güneydoğu illerimizde de kayyum belediye başkanları eliyle, milyonlarca insanımızı gerçek belediyecilik hizmetleriyle tanıştırdık. Başarılarıyla bizleri gururlandıran belediye başkanlarımız var. Bunun yanında vasat kalan belediye başkanlarımız da bulunuyor. 2019 seçimlerine yeni bir heyecanla, yeni bir ruhla girdiğimizde, mevcutları korumak bir yana bugüne kadar istediğimiz neticeye ulaşamadığımız nice belediyeyi inşallah partimizin saflarına katacağımıza inanıyorum. Bunu yapmalıyız. Bu konuda kararlı olmamız şart. Yapabilir miyiz? Ben yapacağımıza inanıyorum. Aslında biz bugün dünden daha güçlüyüz. Ama bu gücümüzü tevazu üzerinde yükseltmeliyiz."
- "Bütün bunlarda aranan ehliyet, liyakat olacak"
Bakanların artık eskisi gibi olmayacağına işaret eden Erdoğan, "Şimdi artık partili olmayan bakanlarımızla bir kabine oluşturuyoruz. Bu arkadaşlarımız, bundan önce olduğu gibi de köşeye sıkıştırılmak suretiyle, şuraya şu olsun, buraya bu olsun mantığıyla hareket etmeyecek. Bu tabii bir yerde şunu sağlamış olacak. Kimse kalkıp da şunu diyemeyecek, 'Siz şöyle böyle yaptınız, kadrolaştınız, şuydu, buydu.' En azından bakan, olaylara bakarken daha objektif bakma imkanını yakalayacak. Bu, ona bir rahatlık getirecek. Bu tür zanların altında da kalmayacak. Bütün bunlarda aranan ehliyet, liyakat olacak. Ehliyeti ve liyakatı öne çıkarmak suretiyle yeni döneme girmiş olacağız." şeklinde konuştu.
Erdoğan, bu hükümetin başında cumhurbaşkanlığı yönetim sistemiyle AK Parti Genel Başkanı olacağını bildirdi.
- "Bir yıllık süreci programlayıp ele alacağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni yönetim sistemindeki dinamizmin geçmişe göre çok daha farklı olacağını dile getirdi.
Erdoğan, "Nasıl ki 2002 sonu 2003 başı o başladığımız süreç çok büyük önem arz ediyorsa şimdi de ilk etapta 100 gün, ardından ikinci bir 100 gün, ardından 6 ay ve böylece bir yıllık bir süreci farklı bir şekilde inşallah programlayıp ele alacağız. AK Partimizi önce marta çok iyi hazırlamamız lazım, ondan sonra da inşallah malum 5 yıllık hedef var, 5 yıllık hedefe doğru taşımamız, götürmemiz lazım." değerlendirmesinde bulundu.
Belediye Başkanlarının önlerindeki 8 ayı çok iyi değerlendirmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, başkanların eksiklikleri tamamlayıp yapılan işleri göstermeleri gerektiğini ve kırılan gönülleri onarma imkanına sahip olduklarını söyledi.
- "Teşkilatların belediye başkanlarının yanında olması önemli"
Bu imkanı iyi değerlendirenlerin karşılığını hem partiden hem de vatandaştan alacağını ifade eden Erdoğan, teşkilatların, kadın ve gençlik kolları dahil olmak üzere belediye başkanlarının yanında olmasının çok önemli olduğuna dikkati çekti.
Erdoğan, "Benim istemediğim oldu veya benim istediğim olmadı" mantığıyla bir davanın mensubu olunamayacağını belirterek, şunları kaydetti:
"Gelen bazı raporlarda, maalesef yerel yönetimlerle adaylar arasında bu tür sıkıntılar da yaşandı. 'Ben onu istemiyorum, filancayı istiyorum.' Onun için yan gelip yatanlar oldu, kusura bakmasınlar Eğer biz bir davanın mensubuysak size görev verilmemiş olabilir ya da sizin istediğiniz olmayabilir veyahut teşkilatımızda herhangi bir kardeşimizin adaylığı gerçekleşmemiş olabilir ama bu zaman içerisinde bizim en çok üzerinde durmamız gereken konu, insan meselesidir. Burada olmaz, başka yerde olur. İlla parlamento mu olacak, illa bakanlık, belediye başkanlığı mı olacak?
Öyle anlar gelir ki bunlar birçok kurulda, ofislerde, şurada burada vesaire bu imkanlar da doğabilir. Mesele, davanın bilincindeysek o bilinç şuuruyla hareket etmemizdir. Eğer bunu yapamazsak bu davaya en büyük darbeyi indirmiş oluruz çünkü bizim partimiz sıradan, alışılmış bir parti değildir. Burası dava olarak içinde bulunduğumuz süreçtir. Bu bilinciyle hareket etmek durumundayız ve bu davanın bilinciyle de taşı gediğine oturtmak durumundayız. Bunun içinde önümüzdeki takvim bellidir."
AK Parti'nin Mart 2019'dan çok başarılı çıkması gerektiğini ifade eden Erdoğan, "Önümüzde nasıl olsa çok daha fazla zaman var, gibi bir lüksümüz yok. Şimdiden 'Bismillah' deyip yaz mevsimini de gayretli bir şekilde geçirmemiz gerekiyor." dedi.
Erdoğan, ağustos ayında büyük kongrenin yapılacağını, kongreden sonra Mart 2019 için hazırlıkların sürdürülmesi gerektiğini dile getirdi.
Toplantıdan notlar
Cumhurbaşkanı Erdoğan, salona Başbakan Binali Yıldırım ile beraber girdi.
Toplantıda Başbakan Yardımcıları Bekir Bozdağ, Mehmet Şimşek, Hakan Çavuşoğlu ve Recep Akdağ, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan ile çok sayıda belediye başkanı ve partili de hazır bulundu.
Toplantıya katılanlara imalat sanayisinin rekabet gücünün artırılması, dijital dönüşüm sürecinin etkin şekilde planlanması ve gerçekleştirilmesi için Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı öncülüğünde, kamu ve özel sektörden ilgili paydaşların katkısıyla hazırlanan "Türkiye'nin Sanayi Devrimi" temalı "Dijital Türkiye Yol Haritası" isimli kitapçık dağıtıldı.