İZMİR (AA) - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, "2011'den bu yana Libya'da huzur ve ateşkes olmadı. Libya'da insanlar botlarla İtalya üzerinden Akdeniz'e geçmeyi uygun gördüler. Libya'yı o hale getiren, bugün batı medeniyetinden bahseden Fransa, Almanya ve oradaki ülkelerdir." dedi.
İzmir'de, partisinin Karşıyaka İlçe Danışma Meclisi Toplantısı'na katılan Dağ, 17 yıldır iktidarda olan AK Parti'nin, birileri 2023 için bazı hesaplar yapsa da daha uzun süre bu ülkeye iktidar olarak hizmet edeceğini belirtti.
Dağ, Gezi eylemleri, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimini yapanların "AK Parti bitti artık, AK Parti'den bundan sonra hiçbir şey olmaz" dediklerini anlatarak, "Benzer şeyleri şimdilerde de söylüyorlar. Eğer o zaman başarılı olsalardı 3. köprüyü yaptırmayacaklardı. Başarılı olsalardı Türk Akım'ı, Akıncı'yı, SİHA'yı, Altay tankını göremezdik. Bu kirli operasyonları planlayanlar, her zaman bizlere ekonomik yönden saldırmaya gayret ettiler ancak biz de ekonomik olarak önlemlerimizi alıp cevaplarımızı verdik. Türk Akım, bu çok önemli. Yani biz kışın ortasında Avrupa'nın vanasını elimizde tutuyoruz artık." diye konuştu.
Libya'daki sürece ilişkin batı ülkelerinin tutumunu eleştiren Dağ, şöyle devam etti:
"2011'den bu yana Libya'da huzur ve ateşkes olmadı. Libya'da insanlar botlarla İtalya üzerinden Akdeniz'e geçmeyi uygun gördüler. Libya'yı o hale getiren, bugün batı medeniyetinden bahseden Fransa, Almanya ve oradaki ülkelerdir. Şu anki bölgenin sebebi 'Batı mantığı'dır. Bey efendiler tezkereyi Meclise getirdiğimizde dediler ki, 'diplomasi ile çözelim.' Tamam kardeşim her şey diplomasiyle çözülsün. Hadi çöz."
Dağ, 2014'ten bu yana Suriye'de güvenli bölge için uğraşıldığını ve gerçekleştirilen harekatlarla bölgenin güvenli hale geldiğini anlattı.
Doğu Akdeniz'de bazı ülkelerin, kendilerine göre ekonomi bölgesi ilan ettiğini ve bazı şirketlere arama izni verdiğini aktaran Dağ, Türkiye'nin Libya ile yaptığı deniz anlaşmasının bir yarma hareketi olduğunu ifade etti.
Dağ, bu hareketin devamının tezkere olduğunu vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yani abdest olmadan namaz olmaz. 'Yani ben deniz anlaşmasını destekliyorum, tezkereye hayır', abdestsiz namaz kılmak gibidir bu. Ülke yönetirken böyle bir ihtimal yok. O kadar önemli bir iş yaparken içerideki bir güç senin elini kuvvetlendirir. Buna rağmen geri adım mı atacağız, hayır. 10 yıldır yapılamayan bir ateşkes noktasına gelindi. Pazar günü Berlin Konferansı yapılacak. Bu tezkereyi çıkarmamış olsak, Libya ile ilgili yapılacak konferansa kim çağırır? Çünkü masada olmak demek, sahada olmak demektir. 163 milyon ton doğal gaz, petrol olduğu düşüncesi var. Bu Kıbrıs üzerinden Türk Akım ile Avrupa'ya gitme ihtimali var. Biz masada, sahada olursak o zaman KKTC üzerinden Türkiye'ye oradan da Avrupa'ya gider. Bu ülkenin 35-40 yılını en azından rahatlatacak ve dışarıya verdiğimiz 25 milyar dolar gaz ve petrolle alakalı cari açığı tamamen sıfırlayacak projedir. Bugünün projesi değildir."
Konuşmaların ardından danışma meclisi toplantısı gerçekleştirildi.