ANKARA (AA) - Sağlık Bakanı Recep Akdağ, hastanelerin acil servislerindeki yoğunluğu azaltmak için yeni bir tedbir aldıklarını belirterek, "Aile hekimlerimizi, belli günler için telefonla vatandaşlarla görüşebilecek hale getireceğiz. Bir hat olacak, sizin karşınıza bir aile hekimi çıkacak. Sizin kendi aile hekiminiz değil o gün nöbetçi olan bir aile hekimi çıkacak. Ona danışabileceksiniz. Size bir anlamda rehberlik yapacak. Eğer ufak bir risk varsa, acile gitmenizi gerektiren sizi acile yönlendirecek değilse bazı tavsiyeleri olacak." dedi.
Akdağ, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olarak gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
"Kış aylarında acil servislerdeki aşırı yoğunluk nedeniyle birçok hastanın muayene olamadığı" iddialarına ilişkin soru üzerine Akdağ, zaman zaman acil servislerde yoğunluk yaşandığını belirterek, bu konuda vatandaşlara önemli görevler düştüğünü ifade etti.
Acil servislerin gerçekten aciliyeti olan hastalara tahsis edilmesi gerektiğini vurgulayan Bakan Akdağ, "Nezle oldunuz ya da çocuğunuz nezle oldu, hafif bir ateşi var, kırıklığı var. Herkes acil servise giderse orada iş görmek çok zorlaşır. Vatandaşları reddedemiyoruz. Böyle bir kültürümüz de yok. 'Sen acil değilsin, şimdi git yarın aile hekimine gidersin.' denebilir. Bunu böyle yapan ülkeler var. Danimarka'da yaşasanız, böyle bir hastalıkla, acil olmayan bir durumla acil servise gece gitseniz, sizi geri çeviriyorlar." ifadelerini kullandı.
Acil durumu olmayan vatandaşların aile hekimlerine gitmesinin önemine işaret eden Akdağ, "Bu kapsamda bazı tedbirler alacağız. Aile hekimlerimizi, belli günler için telefonla vatandaşlarla görüşebilecek hale getireceğiz. Bir aile hekimi her akşam telefonla vatandaşla görüşürse, onun hayatı için zor." diye konuştu.
Danimarka'nın bunu başarılı bir biçimde uyguladığını anlatan Bakan Akdağ, Türkiye için öngörülen sistem hakkında şu bilgileri verdi:
"Bir hat olacak aynı 112 hattı gibi ya da bizim 184 hattı gibi ama bu sadece hastalık durumunuz için. Sizin karşınıza bir aile hekimi çıkacak. Sizin kendi aile hekiminiz değil o gün nöbetçi olan bir aile hekimi çıkacak. Ona danışabileceksiniz. Size bir anlamda rehberlik yapacak. Eğer ufak bir risk varsa, acile gitmenizi gerektiren sizi acile yönlendirecek değilse bazı tavsiyeleri olacak. 'Sabah aile hekiminize başvurun' diyecek size. Tabii vatandaşlarımızın bu hususta göstereceği uyum acil servislerin yükünü çok ciddi ölçüde azaltabilir. Bizim acil servislere başvuran vatandaşlarımızın önemli bir kısmı aslında 'acil servise gitmeseydi de olur' şeklindeki hastalar."
- Aile hekimlerinin mesailerine yeni formül
Bakan Akdağ, vatandaşların aile hekimleri ile telefonda görüşebilecekleri uygulamayı bu yılın ilk 6 ayı içerisinde hayata geçirmeyi planladıklarına işaret ederek, İngiltere'nin de bunu başarılı bir şekilde uygulayan ülkeler arasında yer aldığını vurguladı.
Telefonda bir hastalığa teşhis konup, tedavi yapılmasının mümkün olmadığını kaydeden Akdağ, aile hekimlerinin burada bir yönlendirme yapacağını, uygulamanın da insanları psikolojik olarak rahatlatacağını bildirdi.
Akdağ, bu konudaki bütün örnekleri gözden geçirdiklerini belirterek, "Alo Aile Hekimi" ismini de değerlendireceklerini ifade etti.
Aile hekimlerinin mesailerinde nasıl bir düzenleme olacağının sorulması üzerine de Bakan Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aile hekimlerine, zorunlu nöbet tutturulmasının verimli bir iş olmadığını gördük ve bunu ortadan kaldırdık. Nöbet ihtiyacı olursa, gönüllü olarak ücretlendirerek aile hekimlerine nöbet tutturabiliriz ya da bazı küçük ilçelerimizde aile hekimleri, toplum sağlığı hekimleri ile hastane hekimlerini bir havuzda düşünüyoruz çünkü bir ilçede 4-5 hekim oluyor. Onları aile sağlığı hekimleri, toplum sağlığı hekimleri diye ayırmıyoruz. Gerekirse nöbet tutuyor arkadaşlarımız ama yaygın biçimde 'Her aile hekimi her ay şu kadar nöbet tutmak zorundadır'ı kaldırdık. Kanunu yazılmıştı, bunu ortadan kaldırdık. Bu telefon meselesinde de aile hekimleri dernekleriyle görüştük. Bunu çok makul görüyorlar. Kendilerinin iş yükünü azaltacağını da inanıyorlar. Yine aile hekimliği dernekleri ve aile hekimlerimizle görüşerek uygulamayı nasıl geliştireceğimize bakacağız."
- "Yoğun bakım yataklarını doğru kullanmalıyız"
Sağlık Bakanı Akdağ, acil servislerdeki yoğunluk sorununu, "Triaj uygulaması" ile yeşil alana giren hastalara büyük alanlar açarak, çözmeye çalıştıklarını kaydetti.
Yoğun bakımlarda verilen hizmetler hakkında da bilgi veren Akdağ, 2002'de Türkiye'de yoğun bakım yatak sayısının 2 bin 214 olduğunu, bu yıl itibarıyla sayının 32 bine ulaştığını aktardı.
Akdağ, sözlerine şöyle devam etti:
"Türkiye'de yoğun bakım yatağı ihtiyacından bahsediyorsak, problem artık sayı değil. Şöyle ki Almanya'da her 100 bin kişiye 24-25 civarında yoğun bakım yatağı düşüyor. Belçika'da 22, İspanya'da 9, Türkiye'de 25, İstanbul'da da 25 yatak düşüyor. Yoğun bakım yatağı tartışmaları İstanbul'da ortaya çıktı. Evet bulunamadığı zamanlar oluyor, zorluk çekildiği zamanlar oluyor. Çünkü Türkiye'de yoğun bakım yatakları bazı hastalar tarafından doğru kullanılmıyor bazıları da bunu istismar ediyor. Bir yoğun bakım yatağında yatan hasta için SGK'nın ödediği ücret normal yatakta yatan hastanın ücretinden çok fazla, kat kat fazla. Dolayısıyla böyle bir uygulama var. Şimdi bunun üzerine gidiyoruz."
İstanbul'da yoğun bakımda yatak bulma konusunda yaşanan sıkıntı nedeniyle, il müdürlüğüne talimat verdiğini anlatan Akdağ, bir komisyon kurulduğunu, özel sektördeki hocaların da komisyonda yer aldığını bildirdi.
Engelli ve sürekli bakım gerektiren hastalar için de palyatif bakım uygulamasının yapıldığını ifade eden Bakan Akdağ, hastanelerde bu yatakların sayılarının da artırılacağını açıkladı.
Evde bakım hizmetlerini de geliştirmeye devam ettiklerini anımsatan Akdağ, "Son dönem hastaları olanlar var içlerinde. Onlara da evde bizim sağlık bakım desteği vermemiz gerekiyor. Böyle 300 binin üstünde kişiye sağlık bakım desteği veriyoruz. Bunu biraz daha yoğunlaştıracağız. Yani problem yatak sayısı değil, problem yatakların kullanılış biçimi. Bu kullanılış biçimini de daha doğru hale getirmeye gayret ediyoruz ama hiç kimseyi de Allah'a şükürler olsun sokakta ya da evinde bırakmıyoruz. En kötü ihtimalle hastayı bir şehirden alıp, başka bir şehire ambulansla, helikopter ambulansla, uçak ambulansla bile olsa taşıyoruz ama buna gerek kalmamalı. Yani yatakları iyi kullanırsak, buna gerek de kalmaz." değerlendirmesinde bulundu.
(Bitti)
AA