Akıl Sağlığını Korumak

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

İslam’ın temel hedeflerinden birisi, sağlıklı bireyler yetiştirmektir. Sağlıklı toplum, sağlıklı bireylerden geçer. Bir milletin geleceği, gençliğidir. Ya geleceğimizi kazanırız ya da kaybederiz. İslam kazanmak için; din, can, akıl, nesil ve mal gibi dünyada insan hayatı için büyük anlamlar ifade eden beş değerin korunmasına büyük önem vermiştir. Bunların korunması, bizzat insana saygının bir gereğidir. Biz bu yazımızda akıl emniyeti ve sağlığı üzerinde duracağız.

Üstad Muhammed Ebu Zehra aklın korunmasının şu üç yönden çok önemli olduğunu söyler:

a) İslam toplumunun her ferdi, birbirine iyilik ve yardımda bulunacak şekilde akıl bakımından sağlıklı olmak zorundadır. Çünkü toplumun her ferdinin aklı, yalnız o ferde ait değil, kollektif bir akıl anlayışını özünde barındıran biraz da toplumun malıdır. Buna göre ferdin akıl sağlığını istemek, kamunun hakkıdır.

 b) Diğer taraftan, akıl sağlığını ve dengesini yitiren fertler, topluma yük olurlar. Bu duruma düşmemeleri için onların, aklı felâketlere uğratan şeyleri yasaklayıcı hükümlere boyun eğmeleri gerekir.

 c) Aynı şekilde bilinmelidir ki, akıl ve şuur bozukluğuna uğrayan fertler, toplum içinde başkalarına kötülük ve tecâvüz vâsıtaları haline gelirler.

 İşte bunun için birey ve toplumun, aklı olumsuz yönde etkileyen her türlü esrar, afyon, morfin, kokain ve eroin gibi uyuşturucuların yaygınlaşmasından korunması ve alıkonulması gerekir. Bu sebeple İslam’da, akıl sağlığını ve amaçları doğrultusunda işleyişini bozan içki haram kılınmıştır:

“Ey iman edenler! İçki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir, bunlardan kaçının ki saadete eresiniz. Şeytan şüphesiz içki ve kumar yüzünden aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah’ı anmaktan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçersiniz değil mi?” (Maide, 5/90-91).

Bu âyetlerde içki diye tercüme edilen sözcüğün Arap dilindeki adı “hamr”dır. Hamr sözlükte bir şeyi örtmektir. Birşeyi örten ve başörtüsü anlamındaki hımâr da aynı kökten gelmektedir. Bunlardan birincisi olumsuz bir mana çağrıştırırken, ikincisi ise olumlu bir mana çağrıştırmaktadır.

Kur’an ve sünnette geçen “hamr” kavramının temel anlamı “örtmek”tir. Maide Suresi’nin 90 ve 91. âyetlerinde geçen “hamr” sözcüğü, insanın akıl yürütme ve düşünme yeteneğini örten ve etkisiz hale getiren her türlü uyuşturucu manasına genel bir anlam örgüsüne sahiptir. İslam’da tedrici olarak yasaklanmıştır.

 Dinimizde haram içecekler kategorisine giren hamr kavramının içerisine üzüm, bal, hurma buğday, arpa gibi gıda maddelerinden üretilen sarhoşluk verici bütün içkiler girdiği gibi, esrâr, LSD, eroin ve morfin gibi günümüzde üretilen ve tüketilen katı ve akıcı olan bütün içki ve uyuşturucu maddeler de girer. Hepsinin ortak yönü, aklın işleyişini etkisiz hale getirmesidir. Bu yüzden bir hadis’te: “İçki bütün kötülüklerin anasıdır” buyrulmuştur.

Sarhoşluk, dinî sorumlulukları yerine getirmeye engeldir. Dinimizde ister sarhoşluk versin isterse vermesin, içkinin azı da çoğu da haramdır. Hem akıl, hem beden ve hem de ruh sağlığı bakımından zararlıdır. Kaldı ki, günümüzde içki yüzünden gerek aile hayatında ve gerekse cemiyet hayatında nice yuvalar yıkılmakta ve ocaklar sönmektedir. Trafik kazalarının % 50’si içki yüzünden meydana gelmektedir. Bu bağlamda bira festivalleri yapmak ve televizyon ekranlarından içki içmenin çağdaşlaşma alameti olduğunu savunmak sağlıklı nesillerin yetişmesi açısından ne büyük acıdır.  Kim ne derse desin, beynin biyolojik sağlığını korumak için, aklı işlevsiz hale getiren her türlü alkollü içki kullanmaktan uzak durulmalıdır. Bu konuda kamu yararı gözetilerek mutlaka halkın ve gençlerimizin sağlığını bozacak bu tür girişimler karşısında eğitici ve yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.