Osmanlı İmparatorluğu; İnsanlık, hoşgörü, adalet, medeniyet götürdüğü ve hâkimiyeti altında bulunan tüm bölgelerdeki, yer altı ve yer üstü zenginlerin de kolay ve sorunsuz bir şekilde ülkelerine taşımayı hesaplayan küresel sistem, en az 200 yıllık büyük bir plan ve oyun çerçevesinde, Osmanlı yönetim ve idaresine her daim işbirlikçilerini yerleştirmiştir. Neden yapmıştır tüm bunları? Kendi ülkelerinde rahat bir şekilde yaşayabilmek adına yapmışlardır! Nasıl olabilirdi? Bu noktaya gelinebilmesi için neler yapılmıştı?! Osmanlı kara parçasındaki bölgelerde tahmini olarak 7 bin yabancı devlet okulu bulunuyordu! Küresel sistem; Bu okullarda yetiştirdikleri bu ülkenin evlatlarına, kendi devlet ve milletine karşı ihanet ve hainlik noktasında olabilmeleri için neden ve nasıl teşvik ediyor ve destek oluyordu? Başarılı olmuşlar mıdır? Dönem dönem tabii ki hedeflerine ulaşmışlardır; İşbirlikçilere işbverilen vaat ve ödüller çerçevesinde!
Osmanlı İmparatorluğunun parçalaması, 200 yıllık büyük bir oyun ve plan çerçevesinde, tüm içerideki işbirlikçilere devletçik başkanlığı ve devletçik kademesinde diğer görevler vaat edilmiş ve garanti altına alınmıştır! Bugün yaşadıklarımızdan çok da bir farkı yoktur! Osmanlı İmparatorluğunun parçalanması akabinde, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti yönetim kademesinde, neredeyse bugünlere kadar, bu ülkenin hiçbir zaman yüksünmeden kahrını çeken, asil evlatları Anadolu insanı, etkin ve yetkili bir konumda söz sahibi olamamıştır. Neden ve nasıl olabilirdi?! Bu sistemi kuran üst akıl ve içerideki elit – kaymak kesim böyle bir tezgâh hazırlamıştı! Bu ülkenin öz evlatları sadece ve sadece çok çalışmalı, vergisini vermeli ve çağrıldığı zaman da ancak askerlik görevini yapması yeterli diyorlardı! Gerisini elit ve kaymak tabaka dediğimiz işbirlikçi - taşeron kesim hallediyordu! Anadolu insanı devlet yönetiminden ne anlayabilir? Onlar sadece üretmeli, çalışmalı, vergisini vermeli ve askerlik görevini yapmasını planlamıştık; Bu ülkedeki Anadolu insanına yönelik olan büyük Oyun ve tezgâh bu şekilde hazırlanmıştı!
15 Temmuz karanlık ve uzun geceye kadar, küresel sistem, kontrol ve denetimlerinden çıkan, söz dinlemeyen bir Türkiye’ye karşı, içimizdeki işbirlikçileri mahareti ile çok sayıda darbe, ihtilal ve muhtıra gerçekleştirmiştir! Bu ülkede gerçekleşen her bir darbenin arkasında, mutlaka küresel sitemin destekçi olduğunu görmekteyiz. Yılardan beri, müttefik veya dost bildiklerimiz nasıl ve neden böyle bir girişimde bulunabilir veya destek olabilirdi?! Dost veya müttefiklik kavramını biz mi yanlış anlamlandırıyor veya yorumluyorduk! Yoksa dost bildiklerimiz yüz yılardır yaptıkları cibilliyetini icra ediyorlardı! Evet, aynen öyle oluyordu!
15 Temmuz hain darbe, işgal ve küresel sisteme, bu aziz devleti ve asil milleti de tamamen teslim etmeyi hesaplayan işbirlikçiler, Anadolu insanımızın, devletine, milletine ve vatanına sahip çıkması, özgürlük ve bağımsızlığı için de vakur ve dik duruşu karşısında, ne yapacaklarını şaşırdılar! Çünkü plan ve hesaplarında böyle bir durum öngörülmüyordu! Anadolu insanımızın ölümü öldürdüğüne yeniden şahit oluyordu; tüm Küresel sitem! Nasıl olabilirdi? Bir insan, tankın önüne nasıl yatabilirdi?! Bir insan, F16 savaş uçağına nasıl kafa atar veya kafa tutabilirdi?! 15 Temmuz hain ve karanlık gece, bir İnsanın aklının ve havsalasının alamayacağı olaylar ve gelişmelere müşahit oluyordu; tüm dünya ve küresel işbirlikçiler! Anadolu insanı, tekrardan tarih yazıyordu; 1000 yıllardan beridir yazdığı gibi! Mevzu; Din, İman, Devlet, Vatan, Millet ve Namus ise gerisinin de teferruattan ibaret olduğunu tüm dünyaya gösteriyor ve yazıyordu; Anadolu insanı! 15 Temmuz hain gecede; Yaşadıklarımızın kabaca özeti sadece budur!
Son günlerde; Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik, ülkemizde, bölgemizde ve uluslararası arenadaki gelişmeler ve yaşananlara kabaca bir bakalım! NATO tatbikatında olanlara ne demeli?! Reza Zarrab davası üzerinden yaşadıklarımıza, devletimizi sıkıştırma ve aba altından da gösterilmeye çalışılan sopaya ne dersiniz?! YPG ve diğer terör örgütlerine yapılan askeri yığınakları ne yapalım?! YPG ve diğer terör örgütlerine karşı Türkiye’den yapılacak ateş karşısında, TÜRK ASKERİNİ vururuz diyen, dost ve müttefiklerimize nereye koyalım?! Devlet olarak; Çin, Rusya veya bir başka Asya ülkesinden alabileceğimiz hava füze savunma sistemlerine karşı yapılan açıklamalar ne demektir?! Nükleer santral için yapılan beyanat neyin nesidir?! Kendi ülkelerindeki yüzlerce nükleer santral herhalde süs veya müze olsa gerekir! Daha buna benzer yaşadıklarımız ve açıklamalar; Ne demektir ve neler oluyor? Peki, tüm bu olanlara göre, Dost ve müttefiklerimiz ne veya neler yapmaya çalışıyor, neyi hedefliyorlar? Sadece ve sadece kontrol edilebilir, denetlenebilir, yönetilebilir, öngörülebilir, söz dinleyen bir Türkiye Cumhuriyeti devleti ve devlet başkanı olması için yapılmaktadır. Akıllı ol Türkiye! Akıllı ol tüm Türkiye vatandaşları! Akıllı ol tüm etnik ve dini farklılıklarımızla zengin olduğumuz Türkiye! Akıllı ol tüm bölge Halkları! Yoksa küresel sistem ve işbirlikçiler; Aklımızı alacak, Devletimizi yıkacak, Vatanımızı parçalayacak, Ezanlarımızı susturacak, dinimizi ve tüm değerlerimizi elimizden çalacak, bu ülkeye diz çöktürecek, bu halka ve tüm bölge halklarına boyunduruk vuracak, Namusumuza ve Haremimize el uzatacak, saldıracak! Hadi oradan, Nasıl ve ne gibi olacak tüm bu saydıkların dediğinize de duyar gibiyim!
Libya, Irak, Afganistan, Mısır, Somali, Yemen, Suriye, Arakan ve daha sayamadığımız dünya üzerindeki tüm mazlum, tüm mağdur millet ve devletler gibi! Yoksa Aklımızı başımıza almak için tüm bu yaşananlar yeterli değil midir?! Tüm dini ve etnik farklılıklarımızla; Malazgirt’te, Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşında ve Yeni kapıda olduğumuz gibi BİR, BERABER, KARDEŞ ve hep birlikte TÜRKİYE olmak zamanı değil midir?! Bir ve Beraber olursak; Bu Devleti ve Milleti, PARÇALAYAMAYACAKLAR, DİZ ÇÖKTÜREMEYECEKLER ve asla BAŞARAMAYACAKLAR!!