AKP ve Bürokrasi

yazar-28

Sevgili kardeşim Uğur Özteke bir müdürün nasıl uçtuğunu yazınca bende bir örnek vermeden geçemedim. Tabii ki gelen iktidarlar kendileri ile uyuşacak, hatta paralelinde çalışacak bir kadro kurmak zorunda. Bizim gibi devlet geleneği giderek kaybolan ve aşiret ruhu yeniden canlanan gelişmekte olan ülkelerde bu kaçınılmaz. Her gelen eş ve dost hatırına bir şeyler yapacak ve bu çerçevede atamalarda da bulunacak. Başlangıçta ağabey diyenlerin iktidar gücünü anlayınca nasıl değiştiklerini benden iyi bilen de bulunmaz.AKP iktidar olduktan sonra herhalde bir kaç müdür dışında değişmeyen kalmadı. Onların da yerlerine talipli olmadığından. Yoksa onlar ne AKP’ye yaranmak için çabaladılar ne başka bir şey.Şimdi anlatacaklarım Uğur’un yazısındaki vekil kızının müdür uçurmasından daha da ciddi. Tabii ki her vekil kızının bir müdür uçurma hakkı vardır ve olmalıdır. Bunu saygı ile karşılarım. Hele bu iktidar döneminde.Şimdi iyi dinleyin. Bir dairenin genç ve erkenden müdür olmuş, ama bulunduğu makamın yüklediği sorumluluk duygusundan haberdar olmakta yaşı dolayısıyla biraz zorluk çeken bir amiri var. Dairede çalışanların her gün değişen mesai saatleri ve hızla ortadan kalkan imza kartonlarından dolayı ne zaman gelip ne zaman gideceklerini giderek karıştırdıkları bu dairede geçen ay bir olay oluyor. Dairenin genç müdürü kendine senelik izin almak için gelen memura yol iznini vermemek için “sen bu izini n.. alırsın” diyerek malum el hareketinde bulunuyor. Biliyorsunuz hareket çekmek denen bu olay geçmişte yasak, hatta suç sayılan fiiller arasında idi. Bunu yapan müdür hemen disiplin soruşturmasına uğrar ve kesinlikle de ceza alırdı. Ama artık bunlar suç olmaktan çıktı. Çünkü AKP’nin gerçekten takdir edilen bir tarafı var, kendi getirdiklerini yanlış bile yapsalar sonuna kadar savunuyorlar. Neyse gelelim olayın ikinci aşamasına, hareketi gören memur düşünüyor. Üstelik kendi de vaktinde AKP’li olmakla az övünmemişti. Bu olayı anlatsa bir türlü, anlatmasa bir türlü. Altta kalmamak için o daha ciddi bir harekette bulunuyor; el hareketinde olan müdüre kol hareketinde bulunuyor ”n... vermezsin“ diye. Hareket karşılıklı olduğu için suç oluşturmuyor. Üstelik oda da kimse yok, ama kapı hafif açık, görenler var.Anlatılan dilden dile yayıldı ve bana da bir kaynaktan ulaştı. Kaynak kişim de hem gülerek hem üzülerek anlattı da devletin nasıl aşiret devleti haline gelmeye başladığından yakındı.İşte bürokrasi ve ortadaki manzara. İş giderek ciddiyetten uzak kalanların ellerinde ve ehlinden uzak. “İşi ehline veriniz. Ehline vermezseniz hem ehline hem işe yazık edersiniz“ diyen bir dinin mensupları için dini duygularla hareket eden AKP’nin durumu.Kıyametin nasıl kopacağını soran bedeviye, Efendimiz; “Bir dairede gördüğün amir o makamı hak etmiyorsa o zaman” demişti. Vah Konya’ya, demek ki bizim kıyametimiz kopmuş, ama haberimiz yok. Vekaleti alanların da haberi yok. Nerde kaldı Fırat’ın kenarındaki kuzuyu kurt kapınca hesabını vermekten dem vuranlar.Şimdi AB’li olabilmek için çabalamak popüler. Öyle mahalli olaylarla uğraşmak, dinlemek anlamsız. Daha ulvi işler peşinde koşanların gayretleri boşa gitmesin diye susmak ve bunlardan bahsetmemek gerek. Çünkü olur ya “Seni sığaya çeken bir Molla Kasım” her zaman gelebilir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.