AK Partili vekil adayları da sahaya indi
Seçimlere tam tamına 41 gün kaldı. 22 Temmuz'a geri sayım başladı. Bu köşede dün Atatürkçü Düşüncü Derneği'nin organize ettiği yemekte CHP'li vekil adaylarının seçmenle kucaklaştığına dikkat çekmiştik. Bu gün ise AK Parti'li vekil adaylarının sahaya indiğini, seçimler öncesinden stratejilerini uygulamak, yol haritasını saptamak amacıyla İl Başkanı Faruk Dügen'in ve İl yürütme kurulu üyeleriyle 3,5 saat süren hassas bir toplantı yaptıklarını sizlere aktarmak istiyorum. Öğrenebildiğim kadarıyla AK Parti'nin vekil adayları bu toplantıya tam kadro katıldı. Yani, liste sırasına göre, Sami Güçlü, Hasan Angı, Özkan Öksüz, Orhan Erdem, Ayşe Türkmenoğlu, Hüsnü Tuna, Harun Tüfekçi, Kerim Özkul, Abdullah Çetinkaya, Mustafa Kabakçı, Ahmet Büyükakkaşlar, Muharrem Candan, Ali Öztürk, Mustafa Çevik, Mustafa Şenol ve Bülent Arı hazır bulundu. Toplantı sonunda saptanan stratejilerle ilgili kimse sır vermedi. AK Parti İl Başkanı Faruk Dügen, "Sevgili Ali, toplantımızda aldığımız kararları, oluşturduğumuz stratejileri sizlerin aracılığıyla önümüzdeki günlerde kamuoyuna duyuracağız. Teşkilatlarımızla, adaylarımız arasında birlik ve bareberliğimiz en üst düzeydedir. AK Parti kadroları el ele, gönül gönüle ve yürek yüreğe vererek bu seçimden başarıyla çıkacaktır. Bu aşamada, başka bir açıklama yapmayacağım" dedi. Kulislerden, partinin bir taraftan seçmenle var olan kaynaşmasını zirveye çıkarmak için çalışmaların yürütüldüğünü, Konya'da Genel Başkan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ında katılımıyla 18 Temmuz Çarşamba günü saat 17.00'de Hükümet Alanı'nda miting yapılacağını da öğrendim. Hava sıcaklığını da dikkate alırsak mitingin tarihi ve zamanı iyi ayarlanmış. Sağ olur o günü görür isek AK Parti'nin Konya mitinginin görkemine de tanık olacağız..
***
MUSTAFA ÖZKAFA, SP'NİN LİDERLİĞİNE Mİ OYNUYOR?
Saadet Partisi'nin Konya birinci sıra milletvekili adayı gösterilen Prof. Dr. Necmettin Erbakan'a YSK'nın adaylık vizesi vermemesi üzerine yerine, yani birinci sıraya Mustafa Özkafa'nın aday gösterilmesi, siyaset kulislerinde, sayın Özkafa'nın seçimlerden sonra SP'nin Genel Başkanlığına aday olabileceğinin işareti olarak yorumlanıyor. Bazı kaynaklar, Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın YSK tarafından "veto" edileceğinin bilinmesine rağmen Veysel Candan'ın zirve ısrarının önlenmesi için bu yolun seçildiğini söylüyor. Bu cümleler için fakire kimse kızmasın. Ama, SP'nin derin kamuoyu ve siyaset kulisleri, "Sayın Mustafa Özkafa'nın SP'ye önümüzdeki günlerde lider adayı olması için bu formülün uygulamaya geçirildiğine" inanıyor. Neyse bekleyip göreceğiz.
***
OKUR GÖZÜYLE CHP...
Burada dün kaleme aldığım "CHP'li vekil adayları seçmenle kucaklaştı" başlıklı yazım için okurlarımızdan "M.Yanar" ilginç bir yorum eklemiş. Öncelikle dünkü yazım fikir yazısı değil, gözlem yazısıydı. Yazıma yaptığınız katkılara teşekkür ederken, yorumunuzu, yeni yorumlara kapı açabilmek için aynen köşeme alıyorum.
"Ali Akgül Bey'in ilginç değerlendirmelerini okuyorum. Katıldıklarım ve eleştirdiklerim mevcut. Ama bu makalede ki fikirleri doğru bulmak için ADD ve CHP yi, hatta D. Perinçek'i hiç tanımamış olmamız gerekti. Bu halka tepeden bakanların, bu halkı biz istediğimiz şekilde yeniden yaratmalıyız iddiasında olanların, ekonomi deyince çağdışı sosyalist komünizan uygulamalardan başka bir fikirleri olmayanların, sorunları çözmek için halkı şehirlere sokmayanların, şehirlerin ana caddelerini boyayıp cilalamayı sorun çözme sananların, din ve gelenek gibi halk yaşayışını biçimlendiren olgulara karşı reddedici hatta yeni dinler icad edici olanların, eski çağ yunan putçularının davranışlarını modernizm diye satmaya kalkışanların, bazan Mao’yu bazen Enver Hoca’yı, Lenin Marks ve Kastroyu, sıkışınca veya halkı Kandırmak için Mustafa Kemal'i önder edindiklerini söyleyenlerin, daha doğrusu Mustafa Kemal'i siyasi hedeflerine ulaşmak için kullananların oluşturduğu bu oluşum acaba sorunlarımızı hangi yaklaşımlarla çözecek? 2001 krizi bu oluşumcuların benzerlerinin çıkardığı bir kriz değil miydi? 70 yıllarda ülkeyi 70 sente muhtaç eden CHP değil miydi? Bu oluşumun özgürlükleri kısmaktan, ekonomiyi kapalı ekonomiye dönüştürmekten devlet imkanlarını yarım yüzyıl boyunca yaptıkları gibi yandaşlarına peşkeş çekmekten, halkın değerlerini horlamak ve reddetmekten, kendi ideolojilerini halka dayatmaktan, devlet onların görüşünde olamazsa işleyişini bozmaktan, darbelere şakşakçılık yapmaktan, cumhuriyeti bir Castro, Saddam ve Esad cumhuriyeti gibi baskıcı bir yapıya dönüştürmekten başka ne amaçları var? Gördük mitinglerde bile cumhuriyet sözünü açamadılar. Cumhuriyet Saddam'ın ki gibi olacaksa, demokrasi çizilecekse, bir diktatörlük olmaz mı? Gerçi CHP İnönü devrinde bunun tadına vardı. Kurduğu diktatörlükle partililer yağ bal kaymakla beslenirken Türk halkı kıtlık iç inde açlık ve salgın hastalıkla kırıldı. Babalarımız analarımız mısır koçanı, üzüm curbası ve ısırgan otu yiyerek İnönü devrinde yıllarca aç kalmadı mı? Oysa ovalarda ve silolarda diktatör yönetimin diktatör bürokratları buğdayları çürütmedi mi? Baykal'ın bakan olduğu Ecevit hükümeti döneminde bir kaşık yağ için 1978 de kuyruğa durulmadı mı?Mazotsuz otobüsler yollarda kalmadı mı? Ülkenin çağdaşlığa ulaşabilmesi için CHP baraj altı kalırsa bir sans doğabilir. ADD Atatürkçülüğü, demokrasiyi savunucu tarzda yorumlamayı başarabilirse Atatürk'ün çağdaşlık prensibini yakalayabilir. Perinçek siyasetten çekilmediği sürece kendisini aklayamaz ve inandırıcı olamaz. Şehit cenazelerinin arkasından sanki şehit olanlarla aynı inanç ve duygu beraberliğindelermiş numarasıyla ortamı germekten vazgeçmek, savaş çığırtkanlığını bırakmak gerekmektedir. Bugün haftada şehit sayısı beş ise Irak'a girilince günlük 50 olmayacak mı? Yazık değil mi insanımıza? Seçimlerin sağlıklı yapılmasını engellemeye yönelik açık ve örtülü engelleme girişimlerine CHP açık tepkisini koyup belki birazcık sempati kazanabilir. 10.06.2007. m.yanar"
***
İşte bir okurun görüşleri böyle. Takdir kamuoyunun.