Transfer yasağı yeni yıldızlar yetiştirmek için Konyaspor’a bir şans oldu’ diyen Akyürek “Bu aslında bugün kulüp yöneten herkese bir uyarıdır. Neden uyarıdır? Kendi öz kaynaklarınıza güvenin, altyapınıza önem verin ve bir futbolcuya vereceğiniz transfer rakamını altyapıya harcasanız birkaç yıldız yetiştirme şansınız vardır. Hele miadını doldurmuş yabancılara harcanan paraları toplasanız, son beş yılda 1 milyar dolar eder belki. 1 milyar dolarla Türkiye’de futbol devrimi yapılır altyapıda. 1 milyar dolar da değil, 100 milyon dolar ayrılsa futbol devrimi meydana getirilir. Bu da herkese bir çağrıdır” şeklinde konuştu.
AVRUPA ÇAPINDA BİR STADYUM OLMAZSA, KONYASPOR NASIL İDDİALI OLABİLİR?
Stat yapımına başlarken Türkiye, Avrupa Futbol Şampiyonası’na ev sahipliği yaparsa maçların bir ayağı da Konya’da olsun diyorduk. Rahmetli Hasan Doğan da yakın dostumuzdu. Onunla da bu konuda planlamalar yapmıştık. Asıl planlamamız ise Konyaspor üzerineydi. 12 yıl önce altyapısıyla, tesisleşmesiyle, kurumsallaşmasıyla Konyaspor’u bir Avrupa takımı seviyesine çıkarma hedefi koymuştuk. Vizyonumuz buydu. Buna stadyum lazım, kulüp binası lazım, altyapı tesisleri lazım, spor okulları lazım ve okul bahçelerinde, mahallelerde spor okulları lazım. Bunların yüzde 90’ını gerçekleştirmiş olduk. Mübalağa etmiyorum, stadyuma başlarken zaten böyle bir hedefle çıktık. Burada ayrıca Avrupa Şampiyonası maçları oynansın istedik. 33 bin ile başladık, 40 bini aşan kapasiteye de o yüzden ulaştık. Dünyada şehirler ciddi bir rekabet halinde. Eskiden Türkiye’de komşu şehirler birbiriyle rekabet halindeydi. Yeni dönem, artık dünya şehirleriyle rekabet etme dönemi. Konya’da artık Avrupa çapında bir stadyum olmazsa, Konyaspor nasıl iddialı olabilir? Bu niyetle başladık.
‘HİÇBİR İYİLİK KARŞILIKSIZ KALMAZ’
Bir iyilik veya iyi bir şey yapıldığında bunun karşılığının olmaması mümkün değil. Her emeğin, her mücadelenin, her alın terinin bir karşılığı oluyor. Mesela Mevlana Kültür Merkezi’ni devraldığımızda 30 yıllık bir projeydi. “Devletin projesini neden alıyorsunuz” diye bize hücum edenler olmuştu. Konya’ya gelen ziyaretçi sayısı oralar sayesinde 500 binden 2 milyona çıktı. Stadyum aynı şekilde. Stadyuma başlarken bu işin çok zor olacağını biliyorduk. Büyük eserleri meydana getirmek büyük zorluklarla gerçekleşir. Eski stadın yerini satmadan, kendi imkânlarımızla bu işi yaptık. Eski stadın yerini de şehir meydanı ve parkına dönüştürme projesiyle başladık. Bir takım şanssızlıklar yaşadık. Belki bir sene geciktik. Ama yine de en hızlı biten stadyumlardan birisi oldu. Maliyet analizine baktığınızda, koltuk rakamı ile baktığınızda Türkiye’nin en hesaplı tamamlanan stadyumu oldu. Bu zaten bu yönüyle dünyanın da dikkatini çekti. Böyle bir eser meydana getiremezseniz, şehirlerarası rekabette geri kalırsınız. Biz bunu şehir adına yapıyoruz. Bizim eserimiz değil, şehrimizin eseri. Bu başarı şehrimizin başarısıdır. Konya’nın çok bilinmeyen bir özelliği vardır. Bu yapısının sporda da ortaya çıktığını görüyorum. O bilinmeyen özelliği şudur. Konya’da toplumsal uzlaşma fazladır. Kutuplaşma azdır. İnsanlar kendi gettolarında değildir. Sınıf ayrımı çok yoktur. Siyasi farklıklar da bir mücadeleye dönüşmez. Burada uzlaşı kültürü vardır. Aşağı yukarı belli bir jenerasyon Konya’da yönetimdedir. Odalarında, borsasında, siyasi partilerinde, belediyelerinde…. Bu da Konya’nın bir şansıdır. Biz bu stadyum projesinde Konya halkından hep destek gördük.
‘MANEVİYATLA MİLLİ HAVA BİRLEŞTİ’
Şehrimiz adına çok mutlu olduk ama bir taraftan da kamuoyunun genel baskısı nedeniyle ‘Bir şanssızlık yaşamasak, bir olumsuzluk yaşanmasa, takımımız iyi olsa, seyircimize mahcup olmasak’ diyerek gecemizi gündüzümüze kattık. Biraz tedirginlik de yaşadık. Ama her maçın sonunda da olağanüstü gelişme yaşadık. Adeta, Konya’nın maneviyatı ile birleşti bu milli hava. Şehirde milli bir hava esti. Şehir kırmızı beyaza boyandı. Herkes kulüp renklerini bir kenara bıraktı. Herkes milli takım taraftarı oldu. Konya çevresindeki bölge insanı da geldi. Eskişehir, Kayseri, Niğde, Aksaray, Karaman gibi şehirlerimizden de çok sayıda gelen insan oldu. Hatta yurt dışından da gelenler oldu. Hep bir ağızdan hep bir yürek olarak destekledi. Konya adına bende oluşan duygu gururdur.
‘O HAVAYI HAYATIMDA GÖRMEDİM’
Konya’da ilk defa milli maç oynandığı için skor çok ilgilendirmiyordu Konyalılar’ı. Milli futbolcular, o milli hava ilgilendiriyordu. Şöyle arkama baktım protokolde, herkesin ağzı kıpır kıpırdı. İnsanlar bir taraftan milli takımın başarısı için dua ediyordu. Çünkü çok kolay geçmedi maçlar. Sırtımızı yaslayarak izlediğimiz olmadı. Tedirgin izlemiştik. Orada bir spor mucizesi gerçeklemişti. Yenmek yetmiyor. Yenmek, puan almak zaten ayrı bir zorluk. Bir de Kazakistan gibi grubun zayıf takımının gidip deplasmanda Letonya’yı yenmesi gerekiyordu. O gerçekleşti. Olağanüstü bir olay oldu. Stadyumda son dakikalarda oluşan o ambiyansı ben hayatım boyunca görmedim. Bir daha da görür müyüm bilmiyorum. Çok olağanüstü bir sevgi ve coşku ama vakur bir duruş. Ülkemiz adına büyük bir olay olduğunun farkına vardık onun.
‘KONYA SEYİRCİSİ ÖRNEK OLMUŞTUR’
Hazırlık yaparken, bütün taraftar grupları milli takıma, yabancı heyetlere, misafirlere mahcup etmemek için olağanüstü bir duyarlılık… Çok büyük bir sınav verdi Konyalılar. Bence bundan sonraki milli maçların bir süre Konya’da oynanması, sonra bu örneğin tekrar bir hatırlanması, sonrasında da bu tabloyu ortaya koyabilecek diğer kentlerde de oynanması gerekiyor. Ben İstanbul seyircisinin de, 3 büyük takım dediğimiz takımların taraftar gruplarının da artık bundan önce yaşananları bir kenara bırakması gerektiğini düşünüyorum. Mesela milli maçlarda Kadıköy’de de olsa, Vodafone Arena’da da olsa, TT Arena’da da olsa Konya seyircisinin örnek alınmasını tavsiye ediyorum. Çünkü Konya’da Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş taraftarları da var. Burada tek ses olunabilmişse, orada niye olmuyoruz ki? Bizim milletimize yakışan o birliği göstermektir.
‘TÜRKİYE’NİN EN İYİ TARAFTARI KONYASPOR TARAFTARIDIR’
Belediyecilerin, belediye başkanlarının yükü ağır. Bizde sevinme zamanı olmuyor. Biz kurdele keserken, vatandaş başka önemli bir eksiğinin giderilmesini istiyor. Sizin o keyfi yaşamanıza bir saat bile izin vermiyor. Ama bu manevi bir şey. Gıpta ve kıskançlık gördük bir takım çevrelerden. Ama kendi adımıza değil de şehrimizin adına gurur duyduk. Onun altını çizelim. Ama belediye başkanlarının başarılı olması için, yaptıklarını hemen unutup eksiklerle ilgilenmesine devam etmesi lazım. Bu bizim prensibimiz. Biz böyle bir taraftar bilinci beklemiyorduk. 2015-16 sezonunun taraftarı Konyaspor taraftarıdır. Bazı yanlışlar oldu ama onlar önemli değil. Onlar sporda her zaman olabilir. Taraftarımızdan sevgi görmek şu 12 yıllık hizmet dönemimizin en önemli anlarından biri oldu. Çok mutlu oldum. Türkiye’nin en iyi taraftarı olarak kabul ediyorum ben Konyaspor taraftarını. Onlardan takdir görmek de sevindirici. Bir kültür oluştu. Konya’da eski stadyumda ortam da pek memnun edici değildi. Onların bütçeleri, imkanları fazla. Onlar dünya markası. O ayrı bir şey. Ama Türkiye’de sporun gelişmesi için, Türkiye’nin milli takımlar düzeyinde daha güçlü olması için, Türkiye’nin dünyada daha yarışmacı olması için 3 büyüklerin dışında Anadolu kulüplerinin de güçlenmesi gerekiyor. Bunun yolu da kendi şehrinin sahip çıkmasıdır. Konyaspor’a Konyalılar sahip çıkmasa, şu anda gelinen noktaya gelinemezdi. Mümkün değil. Bu en başta belediye başkanından başlayarak herkesin görevi. Bu bakış açısıyla hareket ediyoruz. Bu bakış açısı Türkiye sporuna bir katkıdır.
‘HORMONSUZ BİR FUTBOL TAKIMI…’
Hormonlu büyüyen bir meyve ağacının ömrü üç aysa, hormonsuz olanın belki 3 yıldır. Böyle düşünün. O nedenle takımlarımızın kendi ayakları üzerinde durması lazım. O nedenle birinci faktör iyi yönetilmesidir. Para pul değildir, iyi yönetimdir. İyi yönetilen kulüpler kendi ayakları üzerinde daha kolay dururlar. Konyaspor’a Konyalılar olarak elimizden gelen katkıyı yapmaya çalışıyoruz ama Konya şehri şimdi bir basamak atladı. Bir kademe yükseldi. Konya kendi markasını, Konyaspor’u oluşturdu. Bundan sonra bu akılcı yönetim, kulüp başkanından teknik heyetine kadar devam ederse ekonomik sorunu olmaz.
‘EN MUTLU OLDUĞUMUZ MAÇ ÜÇÜNCÜLÜĞÜ GARANTİLEDİĞİMİZ MAÇ’
En mutlu olduğum maçı hatırlıyorum desem yalan söylemiş olurum. Biz çok eziyet çektik. Benim başkanlığım döneminde iki defa düştük. Biz hemen puanları çarparız kafamızda. Kalan maçları hesaplarız. Öncelikle tehlike yaşamayalım diye düşünürüz. Sezona iyi başlayıp dördüncü sıraya yükselince son maçlarda doğrudan Avrupa kupasına gidebilmek için üçüncülüğe odaklandık. Hep onu kafamızda oluşturduk. Üçüncülüğü garantilediğimiz maç en çok mutlu olduğumuz maç. O da Kasımpaşa karşılaşmasıydı. O bir puanı aldık. Bizim durumumuzdaki insanlar duygularını biraz törpülüyor. Hesap kitap yapıyorsun devamlı. Sevincimiz de üzüntümüz de kontrollü. Sürekli bir hesap kitap içinde oluyorsunuz. Takımımızın iyiye gitmesiyle ilgili bir puan hesabı yapıyorsunuz. Bu sene şehir olarak çok mutluyuz. Bu önemli bir aşama bizim için. Bir şeyi hedeflediğiniz zaman bunu gerçekleştirebildiğinizi görmeniz de özgüveninizi arttırıyor. Türkiye’de şampiyonlar sadece İstanbul’dan çıkmamalı. Ben Bursaspor şampiyon olduğunda da çok sevinmiştim. Anadolu takımlarına model oluşturur diye düşünmüştüm. Fakat Türkiye’de kulüplerin tamamının önemli bir sorunu var. Mali açıdan iyi yönetilmiyorlar. Bu çok yanlış bir şey. Bunun esas nedeni de kulüp başkanları, kulüp yöneticileri görevlerini bıraktıkları zaman sorumlu olmuyorlar. Artık kendi dönemlerindeki borçlanmadan, şirket yönetimlerindeki gibi şahsen sorumlu olmalılar. Eskiden beri ben bunu savunuyorum. Kendi işletmelerinde çok başarılı olan kulüp başkanları, başkanlık görevlerine geldiklerinde çok başarısız oluyor. Ne için? Bir yaptırımı olmadığı için. Şirketinde yapmayacağı yanlışları kulüp yönetirken yapıyorlar.
‘SPORTİF BAŞARIYI YÖNETİM SAĞLAR’
İyi yöneticinin hem finansmanı iyi yönetmesi, hem insan ilişkilerini iyi yönetmesi hem de kurumsal yapıyı iyi kurması gerekiyor. Konyaspor şu anda mali açıdan iyi yönetiliyor. İyi yönetim, sportif başarının da altyapısını oluşturuyor. Kulüpler yasasında değişiklikler yapılması gerektiğini düşünüyorum. Kulüpler arasında haksız rekabete de yol açıyor bu. Bu Türkiye milli takımını da olumsuz etkiliyor. Bugün Türkiye vatandaşı olan yetenekli üst düzey stoper kalmadı, santrfor kalmadı, kaleci kalmadı. Kanat oyuncusu kalmadı. 1 milyon - 2 milyon nüfuslu ülkelerin altyapıları bizden daha güçlü. Bu noktada bu üst yapının bir ele alınması gerekiyor. Mesela 1.5 milyar borcu olan kulüpler bir futbolcuya yılda 10 trilyon vermeye devam ediyorlar. O zaman o futbolcu Avrupa’ya neden gitsin? Avrupa’ya gitmeyince o rekabetin içine niye girsin? Girmeyince nasıl uluslararası çapta bir futbolcu olsun? Bunun en güzel örneğini yurtdışındayken Emre verdi, şimdi Arda veriyor. Nihat Kahveci mesela İspanya’dayken Beşiktaş’taki kadar paralar kazanmıyordu ama harika bir futbolcu haline gelmişti. Türkiye’ye geldi daha büyük paralar almaya başladı ama olmadı. Bu mantıkta büyük bir sorun var. Konyaspor, kötü yönetildiği zamanlarda küme düştü. Bazen sporda rekabet vardır. Kabulleneceksiniz. Bazen bunlar olabilir. Ama o dönem Konya’ya kötü yönetilen dönemlerin faturası oldu. Mutlaka her düşüşün yükselişi vardır. Eğer sabrederseniz, çalışırsanız… Yere çarpan zıplar. Dibi gören zirveye de tekrar çıkabilir. Orada bizim şansımız transfer yasağı gelmesi oldu. Transfer yasağı gelince, akılsız transferler yapılmadı. Altyapıya önem verildi. Zaten başarı bireysel yıldızların oyunuyla gelmez. Takım oyunuyla, bütünlükle, uyumla olur. Konyaspor bunun örneğini veriyor. Türkiye liglerinde maliyeti en az olan kulüplerden birisi. Ama bugün büyük denilen takımların epey üstünde. Bu herkese bir mesajdır. Transfer yasağı yeni yıldızlar yetiştirmek için Konyaspor’a bir şans oldu. Bu aslında bugün kulüp yöneten herkese bir uyarıdır. Neden uyarıdır? Kendi öz kaynaklarınıza güvenin, altyapınıza önem verin ve bir futbolcuya vereceğiniz transfer rakamını altyapıya harcasanız birkaç yıldız yetiştirme şansınız vardır. Hele miadını doldurmuş yabancılara harcanan paraları toplasanız, son beş yılda 1 milyar dolar eder belki. 1 milyar dolarla Türkiye’de futbol devrimi yapılır altyapıda. 1 milyar dolar da değil, 100 milyon dolar ayrılsa futbol devrimi meydana getirilir. Bu da herkese bir çağrıdır.
‘AHMET ŞAN YÖNETİMİ İNANILMAZ BAŞARILI’
Kendi ocağınızda yetişen futbolcuyu daha iyi yerlerde görmeyi arzu ediyorsunuz. Ama Konya global bir şehirdir. Mikro milliyetçiliğin az olduğu bir şehirdir. Eski bir Selçuklu başkentidir. O bakış açımızı etkiliyor. Şehircilik açısından da, şehrimizin dünya şehirleriyle rekabetini arzu ediyoruz. Sadece komşu şehirlerle, diğer Anadolu şehirleriyle değil dünya şehirleriyle kıyaslayarak eksiklerimiz varsa onu tamamlamak hatta onlara da model olacak bir takım unsurlar ortaya koymayı planlıyoruz. Böyle bir bakış açısında sadece kendi mahallemizin çocuğu diye bakamayız. Ama ben kurtuluşun altyapıda olduğuna eminim. Bu Barcelona’da bile böyle. Anadolu takımlarının bir takım 30 yaşın üstündeki artık son transferini yapan futbolculara milyon dolarlar vermesini doğru bulmuyorum. Burayı kulüpler kesinlikle Katar’a, Dubai’ye döndürmemeliler. Federasyonun da bu konuda yaptırım uygulaması lazım. 1 milyar dolar borcu olan kulüp nasıl oluyor da bol keseden 10 milyona futbolcu transfer ediyor. Bizi niye Avrupa’daki üst yönetim cezalandırıyor, biz niye kendi kendimizi denetlemiyoruz?
‘KOCAMAN, KONYA İÇİN DEĞİL TÜRKİYE İÇİN ŞANSTIR’
Ben yönetimi çok başarılı buluyorum. Çok fedakarlık yaptılar. Emek verdiler. Başarıda onların önemli katkısı oldu. Onları tebrik ediyorum. Aykut Kocaman ve ekibi Konyaspor için bir şanstır. Ama sadece Konya için değil, Türk futbolu için bir şanstır. İlkeli, dürüst, adaletli, futbolda istemediğimiz ayak oyunlarına asla tevessül etmeyecek olan dürüst bir kadro, iyi bir ekip. Teknik adam olarak da çok başarılı. Daha önce Konya’ya geldiğinde de Aykut hocaya söylemiştim. “Neden Konyaspor gibi bir takımı alıp, geleceğin Mourinho’su gibi, Manchester United’daki Ferguson gibi neden ekol oluşturmuyorsunuz?” diye kendisine de demiştim. Böyle bir potansiyel var diye söylemiştim. Şimdi o yolda yürüyor. Son derece seviyoruz kendisini. Destekliyoruz. Konya’da olmasından da görev yapmasından da mutluluk duyuyoruz.
‘HAYALİMİZ GERÇEK OLUYOR’
Avrupa kupalarına katılmak bizim idealimizdi, vizyonumuzdu, kırmızı elmamızdı. 12 senedir ben belediye başkanlığı yapıyorum. Şehrimizin adına gerçekleştiremediğimiz 1-2 olay vardı. Bir tanesi Konyaspor’u Avrupa takımı haline getirmekti. Konyaspor sayesinde bu hedefimiz gerçekleşti. Konya insanına koyduğumuz hedef, Konyaspor sayesinde gerçekleşti. Fakat ayaklarımız yere basmalı. Bu tarihteki ilk Avrupa deneyimimiz. İlk defa milli takımımızı ağırladık. İlk defa 40 binin üstünde seyirciyle maçlarımızı oynadık. İlk defa yüksek standartlı tesislerimize kavuştuk. İlk defa Avrupa kupalarına gidiyoruz. Bunlar bir tecrübedir. Birden çok büyük hedefler koymamak lazım. Ağır ve emin adımlarla yola devam etmek lazım. 21. yüzyılın kelimesidir, tamamlamasıdır; önemli olan sürdürülebilir başarıdır. Yoksa anlık parlamaların faturası sonra çok ağır olur. Birden büyük hayaller görmeyelim. Emin ama sağlıklı adımlarla yürüyelim. Eminim ki, başarı kendiliğinden gelecektir. İyi yönetim, iyi teknik heyet, takım olabilmiş futbolcular, bize yakışan centilmen, sportif değerleri olan futbolcular. Spor, centilmenlik, sevgi, saygı, kardeşlik diyoruz ama ona uymayan çok tablolar ortaya koyuyoruz. Konya gibi şehirlerin bu açıdan da örnek olması gerekiyor. İlkeli, dürüst, centilmen, çalışkan, başarılı, takım ruhu olan, çirkinliklere tevessül etmeyen… Aynen böyle bakmaya devam edeceğiz. Yalnız kulüp yönetimimiz şöyle bir yeni hedef koymaya gayret ediyor, onun adımlarını atıyor. Başarı biraz altyapı gerektiriyor. Mesela bu tesisleri büyükşehir belediyesi olarak yapmamız, antrenman sahalarını yapmamız önemli katkı sağladı. Şimdi de zeminden ısıtmalı antrenman sahalarımız bitmek üzere. Böylece alternatif daha da çoğalacak. Kışın rahat edilecek. Aykut hocanın yönlendirmesiyle yaptık tabii. Bir spor lisesinin kurulması, ayrıca bir altyapı tesisinin kurulması da projelerimiz arasında. 31 tane mahalle spor tesisi kurduk. Bunların bir elden yönetilmesiyle, Konyaspor’un kuruluşunun 100. yıl dönümünde daha da başarılı bir Konyaspor yaratacağız. Ben şampiyonluk demiyorum, demem. Ağzım benim şöyle yandı. 2003’te aday adayı, sonra belediye başkan adayı oldum. Tabi kulüp için hedef koymak lazım. Seçim beyannamesine “kurumsallaşmasıyla, altyapısıyla, tesisleşmesiyle Avrupa takımı Konyaspor” diye kendi elimle yazdım. Fakat ondan bir sene sonra ‘Hani ne oldu Avrupa takımı’ diye afişler asılmaya başladı. Siyaset mücadelesi ya, rakipler futbol üzerinden eleştiriler getirdi. O zaman kulüp binası yok, apartman gibi bir yerde, doğru dürüst antrenman tesisi yok, mahalle spor tesisi yok, stadyumun yeri belli ve saire ve saire… Hakikaten hiç hazır değildi Konyaspor. Şimdi hepsi birlikte gelişiyor, hepsi birlikte yükseliyor.
‘BECKHAM’I BİZE VERİRLER Mİ!’
Bir hatıramı anlatayım. Sarayönü ilçemiz var bizim. İlçe belediyenin eski başkanı olan arkadaşımız bir doktordu. Kızılcahamam’da bir programdaydık. Baktım, derin derin düşünerek maç izliyor. Ne yaptığını sordum, “Seçimlerde Sarayönüspor’u hak ettiği yere getireceğim demiştim. Şimdi taraftar beni sıkıştırıyor. Şampiyonlar Ligi’ne gitmemiz lazım diyorlar” cevabını verdi. ‘Eee şimdi ne yapıyorsun?’ diye sordum. İngiltere Milli Takımı’nın maçını izleyip, oyuncu bakıyormuş. ‘Şu uzun sarı saçlıyı beğendim, acaba bize verirler mi?’ dedi. Biraz da şaka yapıyor. ‘Verirler ama 150 milyon Dolar lazım’ dedim. Düşündü, bir hesap yaptı, ‘Bizim ilçeyi tamamen satsak o parayı yapamayız’ dedi, güldük… Böyle bir şey. Eğer akılsız davranırsanız, şehri satsanız yetmez. Bazı kulüplerin bu yaptığı sadece kendi kulüplerine zarar vermiyor. Türk futboluna zarar veriyor. Bütün takımların bir hırsa kapılmalarına neden oluyor, taraftarların baskı kurmasına neden oluyor, borcun büyümesine neden oluyor. O tip takımların bazıları alt liglere kadar düştü, kapanmak durumunda kaldı. Onun için futbolda disiplin, çalışma, çalışma, çalışma… Konyaspor camiasına, taraftarlarına, teknik direktör ve teknik heyetimize, futbolcularımıza; ki bu sezon büyük bir özveriyle mücadele ettiler, çalıştılar, gayret ettiler, kulüp başkanımıza, yönetim kurulumuza ve sizlere teşekkür ediyorum.