1982 yılında tanımıştım Ali’yi…
Hep sevecen, hep kıpır kıpırdı…
Hal hatır sorma faslı bitmeden çoktan uzaklaşmış olurdu. Sanırım muhabirlik de böyle bir şey demek…
Bozkır’ın Sesi’ni çıkarmaya başladığında istediği yazı ve fotoğrafları hemen verdim ve arşivimin ona sonuna kadar açık olduğunu söyledim. Tam bir Bozkır delisiydi…
İnternet sitesinde de yoğun olarak Bozkır’ı işliyordu…
Toroslar bir anlatıcısını daha yitirdi… Genç olmanın ötesinde en verimli olacağı dönemde yitirdik Ali’yi…
Geride kalanlara sabır diliyorum….
Nur içinde yat sevgili Ali…