Konya Atatürk Stadyumu’nda iki grubu görmekten rahatsız oldum. Utandım hatta. Biri küfürbaz Nalçacı Grupları, diğerleri de Konyasporlu futbolculardı. Çünkü hafta içinde yapılan “antrenmana çıkmama eyleminde” ciddi bir organizasyon kokusu vardı. Yanlış zamanda yapılmış bir organizasyon. Kongreye giden bir kulübün futbolcuları görevi devralacak yönetimin tavrını bekler. Mevcut yönetim zaten sıfırı tüketmiş, eylem yapmanın ne anlamı olabilir. Bu eyleme alet olanlar büyük bir hata yaptılar.
Başta Başkan Bahattin Karapınar… Kongreye de gitse takımda böyle bir eylem yapılmasına müsaade etmemeliydi. Dirayetli bir yönetici “durun bakalım, ben gittikten sonra ne yaparsanız yapın” demeliydi. Karapınar bu eyleme müsaade etmenin de ötesine geçip Osman Özdemir’i Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek ile görüştürmek için randevu isteyince çok daha büyük bir hata yaptı. Tüm bu eylemin arkasında kendisi olduğu algısının ortaya çıkmasına neden oldu.
İkinci büyük hata, Osman Özdemir’den geldi. Kimin gazına geldi bilmiyorum ama haddini fazlasıyla aştı. Futbolcuların bu dönemde bu eylemi yapmalarına izin vermemesi gereken Özdemir, üstüne üstlük “koca şehirde muhatap bulamıyoruz” gibi aşağılayıcı ifadelerle üstüne vazife olmayan işlere karışma girişiminde bulundu. Madem ki çok sıkıntıdasınız, istifa edip gidersiniz, paranızı da federasyon aracılığıyla her halükarda alırsınız Sayın Özdemir. Maalesef imajınızı zedelediniz.
Üçüncü büyük hata futbolculardan, daha doğrusu tecrübeli futbolculardan geldi. Zamanlama hatası yapılan eylem sırasında basının karşısına çıkıp rest çekercesine açıklamalar yapmak, “paramızı alana kadar idmana çıkmayacağız, devre arasında hepimiz gideriz” demek kimsenin haddine değil. Antrenmana çıkmamakla hata yaptılar. Blöf yapmak yerine Kartalspor maçına çıkmasalardı, prensipli olduklarını anlardık. “Çok güzel” oynayıp gol atamadığınız bu maçı alın, alın da kasetini çocuklarınıza izletin. “Antrenmansız maça çıkıp rakibe pozisyon bile vermedik” dersiniz. Bari genç çocukları kendinize uydurmasaydınız.
YÖNETİME KİM TALİP?
Gelelim yönetim konusuna. 30 milyon liradan fazla borcu olan kulübün yönetimine kimsenin talip olmaması doğal. Geçen yıllardaki tavrı nedeniyle Büyükşehir belediyesinin “takıma mutlaka sahip çıkacağı”nın düşünülmesi de hayli normal. Bir de Fatih Yılmaz’ın yönetimi alacağı haberleri çıkınca, ortaya çıkacak isimler iyice gizlendi.
Öncelikle şunu belirtelim ki, Fatih Yılmaz gibi bu işi hiç bilmeyen bir ismin önderliğindeki yönetim, Konyaspor’u çok daha kötüye götürür ve kayyumdan farkı olmaz. Diğer yandan Konya Büyükşehir Belediyesi’nin canla başla destek vereceği birkaç liste var. Bunlardan biri Ömer Atiker. Genç işadamı, Konyaspor yönetimine gelmesi halinde, belediyenin sağlayacağı dolaylı destekten bugüne kadar kimseye nasip olmadığı kadar yararlanabilir. Diğer isimler ise Zeki Çimen ve Hasan Dağlı. Konyaspor’u içinde bulunduğu handikaptan kurtarabilecek ender isimlerden ikisi. Onların da liyakat sahibi oldukları şüphe götürmez ancak istekli olmadıkları yönünde duyumlar giderek artıyor.
Geriye yine Ahmet Şan kalıyor. Camiadan belli bir kesimin ısrarla göreve gelmesini istediği Şan, Konyaspor’da her zaman ve her şartta görev yapmaya hazır bir isim. Hem Konyaspor’u hem de yöneticilik yapmayı, sorumluluk almayı seviyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek’in işaret parmağı kimi gösterecek. Bakalım, görelim.
ŞEKERSPOR’DA DEVRİM ZAMANI
Türkiye’nin ve Konya’nın en önemli tarımsal üretim merkezlerinden biri haline gelen, binlerce kişiye istihdam sağlayan, hakikaten üreten gücü olan, güzide kurumu Konya Şeker’in güzide olmayan takımı için, her maçtan sonra bir şeyler yazmaya zorluyorum kendimi. Üzülüyorum çünkü. Bozüyük maçından sonra Metin Altınay’a; “Bir yıl önce Güngören Belediyespor’u ligde tutmayı başardınız. Bu yılda Şekerspor’da aynı hedef için çalışır hale gelmeyesiniz” sorusunu sormuştum. Kabul ediyorum, o hafta için iddialı ve ters bir soruydu fakat Tepecikspor maçında izlediğim Şekerspor beni yine teyit etti. Gittikçe kötüleşen, iddiasını kaybeden, arkadaşlığın tükenmek üzere olduğu bir takım gördüm sahada. Her sezon iddialı bir takım oluşturulmasına alışıldığı için beklentiler yine yüksekti. Bozüyük maçından sonra kötü gidişin sürmesi halinde teknik direktör değişikliğinin yerinde olabileceği kanaatini taşıyordum. Fakat Tepecik mağlubiyetinden sonra gördüm ki, Metin Altınay’ın istifasına gerek yokmuş. Çünkü kulüpte bir zihniyet sorunu var. Şampiyonluk hedefi olmadığını, ya da başarısız olduklarında hiçbir şey kaybetmeyeceğini bilen, yani hak etmese de, parasını son kuruşuna kadar alacağını bilen “futbolcuya benzeyen adamların” toplandığı bir takım var ortada. Üzülerek söylüyorum ki, iki Konyalı; Ömer Ali ve İshak da onlara katılmış ya da ayak uydurmak zorunda kalmış. Bu şartlarda Metin Altınay’ın yerine başkası gelse ne olacak?
Bence radikal olma zamanı. Başkan Yavuz Erence gençlere önem veren bir yönetici. Alt yapıya büyük önem veriyor. Mehmet Loraslı’nın başında olduğu alt yapıdan 4-5 oyuncuyu devre arasına kadar yavaş yavaş kadroya adapte edip yola gençlerle devam edilmeli. Yoksa kimse transfere sadece 2 milyon TL harcandığına inanmaz. Konya Şekerspor’un milyonlarca lira harcayıp kendi sahasında olmayacak takımlara yenildiği ve bile bile şampiyon olmayıp boşa para harcadığı yönünde bir algı var. Buna müsaade edilmemeli.
Alt yapıyla gelen başarı, Şeker’e çok yakışır. Yoksa genç takımlarda o kadar oyuncuya ne gerek var.
Not: Metin Altınay’ın vefat eden annesine Allah’tan rahmet, kendisine sabır diliyorum.