ALIŞTIRMALAR-11

Şakir Tuncay Uyaroğlu

Saygı değer okuyucularım; bugün size 50 tane alıştırma maddesi daha sunuyorum. İmla ve noktalama bilginizi bir yoklayın bakalım. Bu cümlelerin doğrularını bir yere yazın ve sonra da benim sunduğum doğrularla bir karşılaştırın. “Türkçe Konuşacaksak, Türk’çe Konuşalım.” adlı kitabım için 1001 alıştırma maddesi olarak hazırladığım bu bölümle ilgili paylaşımlara arada bir devam edeceğim. İnşallah, faydası olur diye ümit ediyorum.

YANLIŞLAR

 

501. Her gece yollar da gözledim seni, inanki gönülden özledim seni; güller de aradım yakan buseni, unutmam sevgilim, unutmam seni…

502. Her halükarda, yaşatmayı dileyenden umut kesilmeyeceği inancına uzak düşmeyide içlerine sindiremezler.

503. Her hangi bir mücadele de son gayretini sarfeden kimse, mutlaka zafer kazanır.

504. Her isteği yerine gelse, yüzü yinede gülmez.

505. Her işde bir hayır vardır.

506. Her kabahatın sonu pişmanlıktır.

507. Her kes hata işleyebilir, yanlız ahmaklar hataların da ısrar ederler.

508. Her ninni de, milyonlarca çocuk başı ve rüyası vardır.

509. Her tarafda evi olan adamın, hiç bir taraf ta evi yoktur.

510. Her tohum kendi toprağın da biter, her ocak kendi bacasın da tüter.

511. Her yer de hatıran var, herşey seninle dolu; san ki içim de açan bu sarmaşık gülleri.

512. Her yer de sen, herşey de sen; bilmemki nasıl söylesem.

513. Herhalde bize kızgınki, hiç arayıp sormuyor.

514. Herhangibir arkadaşınızı göre bilirmiyim?

515. Herkezin biçdiği kumaşdan sende biç.

516. Herkez cennete gitmek ister; ama kimse ölmek istemez.

517. Herkez davul çalar, ama çomağı makama uyduramaz.

518. Herşey de ahlâk denilen kavram vardır, yeterki aramasını bilin.

519. Herşey, azçok çiğ et gibidir, biraz sabır isterki, kebab olsun.

520. Herşey incelikden, insan kalınlık dan kırılır.

521. Herşeye gülmek delilik, hiçbirşeye gülmemek te akılsızlıktır.

522. Herşeye inanabilirim, yeterki inanılmayacak olsun.

523. Herşeyimi, uğruna ben boş yeremi verdim?

524. Her yiğidin gönlün de bir aslan yatar.

525. Hırsız kaçtığı yer de değil, soyduğu yer de.

526. Hiç ağlamamış gözler, herşeyi görselerde, ağlıyanları görmezler.

527. Hiçbirşey de gözüm yok, sen yanım da ol yeter…

528. Hiç bir insan, iyi eğitilmiş bir aile kadar önemli bir miras bırakmaz.

529. Hiç bir kimse, dünya da ve ahiretde kendisini utandıracak şeylerden uzak kalmadıkca, takva makamına ulaşamaz.

530. Hiç bir mücadele yokturki, ahlâk esasına dayanmadan ilerleyebilsin.

531. Hiç bir şey bilmeyen, hiçbirşeyi sevemez. Hiç birşey yapmayan, hiç bir şey anlamaz. Hiçbirşey anlamayan, değersizdir. Oysa, anlayan kişi aynı zaman da sever, farkına varır, görür.

532. Hiç bir zafer umulanı getirmez, hiç bir bozgun mutlak deyildir.

533. Hiç görücüye çıkmıyor muşsun, yoksa evdemi kalmıya niyetlisin?

534. Hiç kimse, kendi kokusunu duymaz, cihanı kokutsada.

535. Hile, oyunu kazandırsada, kaderi değiştirmez.

536. Hilekar dokuz ocak yıkmayınca, bir ocak yapamaz.

537. Hoş, buda sabun kullanmıyan soyun dan değil ya!

538. Hoşuna giden herşeyi söyliyen, hoşuna gitmeyecek sözler işitir.

539. Işıl ışıl gözlerin de, siyah saçın rengimi var; yoksa gizli sevdamı ne, söyle bana cici kız…

540. İbadette gizli, kabahat ta.

541. İbadet te riya, kabahat de haya olmaz.

542. İçdim suyunu şu coşgun derenin, kokladım gülünü yedi verenin…

543. İçim de ki özlemi uyutamıyorum yar, gözlerimde ki nemi kurutamıyorum yar…

544. İçin de kitap olmıyan bir oda, ruhsuz bir beden gibidir.

545. İçin de bulunduğum durumu kimseye anlatamam, sende anlamazsın. Ben bile anlamıyorumki, başkasına nasıl anlatırım!

546. İkâmetgâh ilmühaberide vermeniz gerekiyor.

547. İki çıplak bir hamam da yakışır.

548. İki de bir başını çevirip, duvar da ki saate bakıyordu.

549. İki horoz, bir çöplükde ötmez.

550. İlim, gençlik de dikilen; ihtiyarlık ta meyvası alınan bir ağaçtır.

 

DOĞRULAR

 

501. Her gece yollarda gözledim seni, inan ki gönülden özledim seni; güllerde aradım yakan buseni, unutmam sevgilim, unutmam seni…

502. Her hâlükârda, yaşatmayı dileyenden umut kesilmeyeceği inancına uzak düşmeyi de içlerine sindiremezler.

503. Herhangi bir mücadelede son gayretini sarf eden kimse, mutlaka zafer kazanır.

504. Her isteği yerine gelse, yüzü yine de gülmez.

505. Her işte bir hayır vardır.

506. Her kabahatin sonu pişmanlıktır.

507. Herkes hata işleyebilir, yalnız ahmaklar hatalarında ısrar ederler.

508. Her ninnide, milyonlarca çocuk başı ve rüyası vardır.

509. Her tarafta evi olan adamın, hiçbir tarafta evi yoktur.

510. Her tohum kendi toprağında biter, her ocak kendi bacasında tüter.

511. Her yerde hatıran var, her şey seninle dolu; sanki içimde açan bu sarmaşık gülleri.

512. Her yerde sen, her şeyde sen; bilmem ki nasıl söylesem.

513. Her hâlde bize kızgın ki, hiç arayıp sormuyor. / Herhâlde bize kızgın ki, hiç arayıp sormuyor.

514. Herhangi bir arkadaşınızı görebilir miyim?

515. Herkesin biçtiği kumaştan sen de biç.

516. Herkes cennete gitmek ister; ama kimse ölmek istemez.

517. Herkes davul çalar, ama çomağı makama uyduramaz.

518. Her şeyde ahlak denilen kavram vardır, yeter ki aramasını bilin.

519. Her şey, az çok çiğ et gibidir, biraz sabır ister ki, kebap olsun.

520. Her şey incelikten, insan kalınlıktan kırılır.

521. Her şeye gülmek delilik, hiçbir şeye gülmemek de akılsızlıktır.

522. Her şeye inanabilirim, yeter ki inanılmayacak olsun.

523. Her şeyimi, uğruna ben boş yere mi verdim?

524. Her yiğidin gönlünde bir aslan yatar.

525. Hırsız kaçtığı yerde değil, soyduğu yerde.

526. Hiç ağlamamış gözler, her şeyi görseler de, ağlayanları görmezler.

527. Hiçbir şeyde gözüm yok, sen yanımda ol yeter…

528. Hiçbir insan, iyi eğitilmiş bir aile kadar önemli bir miras bırakmaz.

529. Hiçbir kimse, dünyada ve ahirette kendisini utandıracak şeylerden uzak kalmadıkça, takva makamına ulaşamaz.

530. Hiçbir mücadele yoktur ki, ahlak esasına dayanmadan ilerleyebilsin.

531. Hiçbir şey bilmeyen, hiçbir şeyi sevemez. Hiçbir şey yapmayan, hiçbir şey anlamaz. Hiçbir şey anlamayan, değersizdir. Oysa; anlayan kişi aynı zamanda sever, farkına varır, görür.

532. Hiçbir zafer umulanı getirmez, hiçbir bozgun mutlak değildir.

533. Hiç görücüye çıkmıyormuşsun, yoksa evde mi kalmaya niyetlisin?

534. Hiç kimse, kendi kokusunu duymaz, cihanı kokutsa da.

535. Hile, oyunu kazandırsa da, kaderi değiştirmez.

536. Hilekâr dokuz ocak yıkmayınca, bir ocak yapamaz.

537. Hoş, bu da sabun kullanmayan soyundan değil ya!

538. Hoşuna giden her şeyi söyleyen, hoşuna gitmeyecek sözler işitir.

539. Işıl ışıl gözlerinde, siyah saçın rengi mi var; yoksa gizli sevda mı ne, söyle bana cici kız…

540. İbadet de gizli, kabahat de.

541. İbadette riya, kabahatte hayâ olmaz.

542. İçtim suyunu şu coşkun derenin, kokladım gülünü yediverenin…

543. İçimdeki özlemi uyutamıyorum yâr, gözlerimdeki nemi kurutamıyorum yâr…

544. İçinde kitap olmayan bir oda, ruhsuz bir beden gibidir.

545. İçinde bulunduğum durumu kimseye anlatamam, sen de anlamazsın. Ben bile anlamıyorum ki, başkasına nasıl anlatırım!

546. İkametgâh ilmühaberi de vermeniz gerekiyor.

547. İki çıplak bir hamamda yakışır.

548. İkide bir başını çevirip, duvardaki saate bakıyordu.

549. İki horoz, bir çöplükte ötmez.

550. İlim, gençlikte dikilen; ihtiyarlıkta meyvesi alınan bir ağaçtır.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.