Ey kavmim,
Çoğunuzun Allah ile ilgili zanlarında bir eksiklik var ve toplumsal gidişatımızdaki olumsuzlukların en büyük müsebbibi, bu yanlış ve eksik düşünceler olabilir.
Sanıyorsunuz ki Allah dünyayı ve içindekileri yarattı ve öylece seyrediyor.
Hepiniz cennete gitmek istiyorsunuz ama bu gidişi garanti gördüğünüzden, dünyada da başıboş olduğunuzu sandığınızdan dolayı Allah'ı günlük yaşantınızda pek kaaleye almıyorsunuz.
Ne sanıyorsunuz? Allah her anını görmüyor mu? Yapıp ettiklerinden habersiz mi? Kafalardaki düşünce şu mu?: Öldün ve öbür dünyaya ışınlandın birden bire. Cennetin kapısına geldin, orada bir görevli var. “Yaz, Müslüman” deyip içeri mi gireceksin?
Buna yakın bir şeyler var galiba kafanızda. Yoksa, öbür dünyaya ait bir korku, endişe yaşasanız mutlaka dünya hayatınızda bunun bir eserinin alametinin görülmesi gerekir.
Ama yok, görülmüyor ne yazık ki. Adam miras paylaşımında, trafikte, ticaretinde, borçlanırken, üretim yaparken, işçi çalıştırırken, işçilik yaparken, sevdiğinde buğz ettiğinde Allah’ı ve emirlerini-yasaklarını unutmuş, ama cennet istiyor.
Peki, yaşantında emir ve yasaklarını umursamadığın, muhalefet ettiğin, isyan ettiğin O Allah’ın elindeki cennete, O’nu (c.c.) aklına bile getirmeksizin yaşayarak nasıl gideceksin?
"Kim Allah katındaki değerini ve konumunu bilmek istiyorsa, Allah'ın onun katındaki değer ve konumuna baksın. Çünkü Allah Teala şöyle diyor:
'Kulumun benim yanımdaki konumu, benim kulumun yanındaki konumum gibidir.' " (Hadis - İbn-i Hacer el-Askalani, Metalibu Aliye, Tevhid Yayınları: III/161.)
Bir başka hadiste de Peygamberimiz:
"Allah katındaki hissesini öğrenmek isteyen kimse, Allah'ın kendisinin yanındaki hissesine baksın." buyuruyor. (Suyuti, Camius Sagir 6/49, Hadîs No: 8386)
Peki sizin günlük yaşantınızda Allah'a verdiğiniz değer, önem nedir?
Faize giderken, dövme yaptırırken, borcunu ödemezken, açık ve dar giyinirken, zina ederken, üçkağıtçılık-hile yaparken, yapan söylerken, ... Allah ne kadar hatırında?
Günlük yaşantında Allah'ı ne kadar anıyorsun, çünkü sen O'nu anarsan, O (c.c.) da seni anacak.
"Artık siz beni anın ki ben de sizi anayım" (Bakara 152)
Ama bu anma şöyle mi acaba?
Bir arkadaşımız arabasıyla, Kur'an kursundan çıkan yengesini alıp evine götürüyor. Yengesi iki eliyle birden Kur'an-ı Kerim'i göğsüne bastırmış vaziyette arka koltukta otururken yeğenine soruyor:
"Baktığınız bir ev vardı, ne oldu, aldınız mı?"
"Yok yenge, parayı denkleştiremedik, kaldı"
"E kuzum, kalanına kredi çekivereydiniz"
Yengenin çıktığı yer Kur'an kursu, okuduğu Kur'an ama tavsiye ettiği faiz.
Sizce yengemizin Allah'ı o kursta anması mıdır bizden istenen?
Elbette değil.
Allah'ı her anımıza hâkim olduğunu bilerek anmalıyız.
Bağırsağındaki bakteriden, Plüton'un yörüngesine kadar her işi düzenleyen, bir nizama sokan, kaderleri yaratandır O (c.c.).
Sen nasıl ticaretinde ona muhalefet edersin?
Sen nasıl aile içi ilişkinde O'nun emirlerini bilmezsin?
Sence seni iyileştiren doktor ya da onun verdiği ilaç mıdır?
Ayakta durmanı, yemeni, içmeni, görmeni, duymanı, konuşmanı, iyileşmeni hasılı her şeyini izniyle yaptığın O'dur.
O (c.c.) dilemeden biz dileyemeyiz kardeşim. Sen bu Allah'ı nasıl günlük yaşantına katmazsın?
Depremden seline, doludan tsunamiye kadar her şey O'nun isteği, dilemesiyle gerçekleşiyor. Şimdi sen nasıl hayatına kafana göre işler yaparak devam etmeyi düşünebilirsin?
Olmaz, mümkün değil ki Allah'ın dilemesinin dışında bir olay gerçekleşsin.
E sen cennete gideceksin ama dünyada da faiz, lüks, yalan, zina... öyle mi?
Nasıl bir Allah var senin kafanda?
Yukarıda hadisi yazdık, sen Allah'a ne kadar değer verirsen, O (c.c.) da sana o kadar değer verir.
Sen emir ve yasakları dinleme, takma, sonra cennet ya da "işlerim niye böyle oldu? Corona niye geldi? Deprem, dolu, sel, hortum niye bizi vurdu?"
Akıllanmayan çocuğuna ne yapıyorsun? Celalleniyor kızıp bağırıyor, ona sağladığın imkanları elinden alıyor hatta bir fiske patlatıyorsun değil mi?
Niye?
Senin dediğine uysun diye, aklı başına gelsin diye.
E şimdi niye başka bir matematik kurmaya kalkıyorsun ki?
Ektiğini biçmek, bize atalarımızdan kalmış güzel bir sözdür. Bu dünya sefa sürme yeri değil, bunu aklınızdan çıkarmayın. Bu dünya bir ekim alanı ve ekim işi zahmetlidir, zordur. Rahat zamanı hasat sonrasıdır.
Bizler bu dünyada zorluk ve zahmetlerle ekeceğiz, hesap gününde hasat edeceğiz ve ardından Cennette rahat edeceğiz inşallah.
Bu sebeptendir ki, aklınızdan Allah’ı, emir ve yasaklarını hiç çıkarmayın. Gündelik yaşantınızı bu emir ve yasaklara göre düzenlemeye gayret edin. Korkmayın:
"Eğer size yasaklanan (günah)ların büyüklerinden kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi güzel bir yere koyarız." (Nisâ Suresi 31. Ayet Meali)
diyor Rabbimiz. O (c.c.) merhametlilerin en merhametlisidir. Bizi O (c.c.) yarattı ve en iyi O (c.c.) tanır.
O (c.c.)’ndan başkasına dayanıp güvenenin vay haline.
Dünyalıklara aldananların vay haline,
Allah’ı unutanların vay haline.
“Allah’ı unutan ve bu yüzden Allah’ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. Onlar yoldan çıkan kimselerdir.” (Haşr Suresi, 19. Ayet Meali)
“Kıyâmet günü kul hesap vermek üzere huzûr-i ilâhîye getirilir. Allâh Teâlâ: “Ben sana göz, kulak, mal ve evlâd vermedim mi? Hayvanları ve nebâtâtı (bitkileri) senin hizmetine sunmadım mı? Seni bunlara sahip kılıp onlardan istifâde ettirmedim mi? Bu kıyâmet gününde benimle karşılaşacağın hiç hatırına gelmedi mi?’’ diye soracak. Kul “Hayır” diyecek. Allâh Teâlâ Hazretleri: “Öyleyse bugün Ben de seni unutacağım, tıpkı senin (dünyada) Beni unuttuğun gibi” buyuracak. (Hadis - Tirmizî)
İletişim: eykavmim@hotmail.com