Ramazan bereket ve rahmet ayı…
Her şeyden önce her Ramazan olduğu gibi bu Ramazan ayının da barış ve esenlik getirmesini diliyoruz.
Ancak şöyle bir etrafımıza baktığımızda özellikle de İslam Dünyasına baktığımızda yine içler acısı bir manzarayla karşılaşıyoruz
Suriye’de. Irak’ta her gün patlayan bombalar, hayatını yitiren Müslümanlarla ilgili haberler dünyaca ünlü televizyon kanallarında son dakika haberleri olarak geçiyor.
Myanmar’da yaşayan Arakan Müslümanlarıyla ilgili haberler, görüntüler yine içimizi acıtıyor.
Binlerce Arakan Müslüman’ı sürülüyor, altı delik teknelerle açık denizlerde aç susuz bir şekilde çaresizliğin derinliklerine yol alıyorlar.
Ve bizler, çoluk çocuk, kadın, yaşlı demeden katledilen, yerinden yurdundan edilen Müslüman manzaraları hiç mi sona ermeyecek diye düşünüyoruz.
İslam coğrafyaları kardeşliğin ve barışın adresi olması gerekirken, gözyaşının ve kanın oluk oluk aktığı yerler olarak karşımıza çıkıyorlar.
Neden bu böyle?
Niye başka coğrafyalardan böyle haberler gelmezken bizler katliamlarla, sürgünlerle, kardeşin kardeşi vurmasıyla anılır olduk.
Bizler İslam’ın ilahi mesajını hiç mi anlamadık?
İslam kardeşliğinin ne olduğunu hiç mi idrak edemedik?
Birbirimize gösteremediğimiz hoşgörüyü dünyaya yayma iddiamızı bu görüntüyle nasıl taşırız?
Âlemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmeti böyle mi olmalıydı?
Barış ve selamet kelamıyla müjdelenen bir dinin mensupları neden bu halde?
Yalnızca kötü yöneticiler, zalim diktatörler mi bunun sorumlusu?
Bırakın diğer İslam ülkelerinde yaşananları, etrafınıza şöyle bir bakın…
Karısını, çocuğunu öldüren acımasız kocalar, babalarla ilgili haberler Ramazan ayında da devam edip gitmiyor mu?
Herkeste bir cinnet hali mevcut…
Kimse kimseyi sevmiyor, kimse kimsenin gündemine, dünya görüşüne, hatta yaşama hakkına saygı göstermiyor.
Bir tebessümün bile ibadet sayıldığı bu yüce dinin mensupları olarak bırakın tebessümü, beslediğimiz kin ve nefretlerle hangi insanlık haline, hangi dini öğüde uygun davranıyoruz?
Görünen o ki, “vay o namaz kılanın haline” diyen ayeti kerime’nin tarif ettiği Müslümanlar maalesef giderek çoğalıyorlar.
İslam ahlakıyla ahlaklanmayan, Allah’tan korkmayan, kuldan utanmayan bir toplumsal yapı iliklerimize kadar işlemiş.
Sanırım, Allah sevgisini kalbinde hissetmeyen, kalbinde onun sevgisinin dışında, hırs, ihtiras, kin, nefret taşıyan yani şeklen Müslüman olan toplumlar İslam toplumu değildir.
Allah bizi birbirimizi seven ve bu sevgisini kendi nuruyla taçlandıran Müslümanlar’dan eylesin…