BERLİN (AA) - Federal Almanya Cumhuriyeti (AFC) ile Demokratik Almanya Cumhuriyeti'nin (DAC) 25 yıl önce birleşmesinin hukuki temelini oluşturan Birleşme Anlaşması (Eingungsvertrag), demokratik sistemin muhafazası için alınan olağanüstü kararlar ve kapsamlı işten çıkarmaların bir örneği olarak tarihte yerini aldı.
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın'ın Daily Sabah gazetesi için kaleme aldığı "Türkiye'deki Darbenin Ardından Yeni Siyasi Uzlaşma" başlıklı makalesinde atıf yaptığı Birleşme Anlaşması, Doğu Almanya olarak bilinen ve sosyalist bir devlet sistemine sahip olan Demokratik Almanya Cumhuriyeti (DAC) ile Federal Almanya Cumhuriyeti arasında 3 Ekim 1990'daki yeniden birleşmenin hukuki temelini oluşturuyor.
Anlaşmanın ilgili hükümlerine dayanarak Ekim 1990'ı takip eden birkaç ay içinde Demokratik Almanya Cumhuriyeti'ndeki 500 bin kamu çalışanının sözleşmeleri ''geçici'' statüsüne geçirildi. Siyasi soruşturma neticesinde bir milyondan fazla diplomalı kişi de işini kaybetti.
Söz konusu kamu görevlilerine 6 aylık geçiş süresi tanınarak bu dönemde bu kişilerin önceki maaşlarının yüzde 70'i ödenmeye devam etti. 6 aylık süre sonunda yeni bir işe alım bildirimi almayanlar otomatik olarak işten çıkarılmış sayıldı.
Gerekli şartlara sahip olmama ve geçmişte gizli servis (Stasi) bağlantıları yoluyla demokratik hakları ihlal etmiş olma Demokratik Almanya Cumhuriyeti kamu görevlilerinin işten atılması için kullanılan gerekçeler arasında yer aldı.
Demokratik düzene destek verip vermediklerini ölçen bir soru formunu dolduran adaylar arasından bir komisyon tarafından yapılan seçmeyle DAC kamu görevlilerinin demokratik düzene uygunlukları test edilse de sonuçta bunların büyük bir çoğunluğu görevinden uzaklaştırıldı.
Bu süreçte 500 bin DAC kamu görevlisinden yaklaşık yüzde 10'u DAC gizli servisi Stasi ile bağlantılarından dolayı kovuldu.
Birleşmenin hemen ardından 88 bin kişilik DAC ordusundaki tüm general ve amiraller görevlerinden uzaklaştırıldı. Kısa bir süre sonra yarbay rütbesinini üstündeki tüm subaylar da buna dahil oldu. Sadece 20 bin asker başlangıçta görevlerine devam etti. 2006'da Federal Ordu içindeki DAC kökenli askerlerin sayısının binin altına düştüğü belirtildi.
Görevine devam eden 20 bin askerin birçoğu Doğu Almanya'dan temin edilen ekipmanları kullanmayı bilen uzman kişilerdi. Bu teçhizatın bakım, onarım ve kullanımı için işe alınmışlardı. Bu tarihte Federal Ordu'nun sadece yüzde 5'i Doğu Alman Ordusu mensuplarından oluşmaktaydı.
Ordunun yanı sıra çok sayıda akademisyen, araştırmacı ve vasıfsız işçi işlerinden oldu. Siyasi soruşturma neticesinde bir milyondan fazla diplomalı çalışan işini kaybetti. Bunun neticesinde dünyanın en kalabalık nitelikli işsizler ordusu ortaya çıkarken bunların arasında rektörler, yöneticiler ve 75 bin öğretmen de bulunuyordu.
Hazırlanan siyasi formları doldurmak zorunda kalan bir diğer meslek grubu ise polislerdi. Soruşturma neticesinde işe alınsalar bile eskisine ve Batılı meslektaşlarına nazaran daha az maaş alıyorlardı. Ayrıca üst düzey rütbeli ya da teknik personelin aldığı eğitimin de denkliği kabul edilmediğinden bu kişiler kariyerlerine sıfırdan başlamak durumunda kalmışlardı. Bu da memnuniyetsizlik ve neticesinde çoğunun istifa etmesiyle sonuçlanmıştı.
2 binden fazla Doğu Alman diplomatı da birleşme sonrası yeni diplomatik kadrolarda kendisine yer bulamadı. Çoğunluğu ideolojik olarak sosyalizme bağlı oldukları iddiasıyla dışlandı. Buna tezat şekilde Nazi döneminde görev yapan diplomatların 2. Dünya Savaşı sonrasında Batı Almanya'da görevlerine devam etmelerine imkan tanınmıştı.
AA