İSTANBUL (AA) - GÖKHAN YILDIZ - Geleneksel yatırım aracı ve "güvenilir liman" altının üretimi Türkiye'de düşüyor. 2013 yılında 33,5 ton ile "rekor" seviyesine ulaşan altın üretimi, madencilik faaliyetleri için gerekli izinlerin alınmasında yaşanan sıkıntılar nedeniyle 2014'te 31 ton, geçen yıl ise 27 tona geriledi.
Altın Madencileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Başkanı Ümit Akdur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, altın madenciliğinde son 25 yılda yaklaşık 800 milyon doları maden arama faaliyetlerine, 2 milyar doları da tesis yatırımları olmak üzere toplamda 3 milyar dolara yakın yatırım yapıldığını, söz konusu yatırımlarla yaklaşık 7 bin kişiye doğrudan istihdam sağlandığını, bunun sonucunda da yıllık altın ihtiyacının yaklaşık yüzde 20'sini ülkenin kendi altın potansiyelinden karşılar hale geldiklerini söyledi.
Türkiye'nin altın potansiyeli açısından dünyada önemli bir konumda bulunduğunu vurgulayan Akdur, şu anda hayatta olmayan ODTÜ Jeoloji bölümü profesörlerinden Ayhan Erler’in yapmış olduğu jeolojik ortam benzeşim modellemesi verilerine dayalı araştırmaya göre, Türkiye'nin altın potansiyelinin 6 bin 500 ton olduğunu bildirdi.
Akdur, "Bugüne kadar yürütülen maden arama çalışmaları ile söz konusu potansiyelin henüz 800 tonunu rezerv haline (ekonomik olarak üretilebilir maden) getirebildik. Geri kalanının tespit edilebilmesi için altın madeni aramalarına yaklaşık 12 milyar dolar risk sermayesi harcanması gerekmektedir. Zira bugünkü verilerimize göre, ülkemizde 350 maden arama ruhsatından ancak bir tanesi işletilebilir bir altın madenine dönüşmektedir." dedi.
Altının yer kabuğunda en az bulunan elementlerden biri olduğunu belirten Akdur, "O kadar ki, yer kabuğunun 10 milyonda 2’si altındır. Bu nedenle yeni bir altın madenin keşfi yaklaşık 10-15 yıl sürmektedir. Ülkemizde altın madeni aramalarına 10-15 yıl süre ile yılda 5-10 milyon dolar risk sermayesi (geri dönme garantisi olmayan para) harcayacak, şayet ekonomik olarak işletilebilecek bir altın madeni keşfetme başarısı gösterebilirse ayrıca keşfedilen madeni üretime geçirebilmek için 150-300 milyon dolar tesis yatırım yapabilecek madencilik kültürü olan kurumsal şirket sayısı çok sınırlıdır." diye konuştu.
- "2015'te gerçekleştirilen altın üretimimizin ekonomiye katkısı yaklaşık 1,1 milyar dolar"
Akdur, Türkiye'de 2001 yılında 1,4 ton olan altın üretiminin 2013'te 33,5 ton seviyesine ulaştığını belirterek, 2012'den bu yana, madencilik faaliyetlerinin yapılabilmesi için gerekli izinlerin alınmasında yaşanan sıkıntılar nedeniyle diğer maden üretimlerinde olduğu gibi, altın üretiminin de düşmeye başladığını, altın üretiminin 2014'te 31 ton, geçen yıl ise 27 ton seviyesine gerilediğini bildirdi.
Altın üretiminin Uşak, İzmir, Erzincan, Eskişehir, Niğde, Kayseri ve Ordu’da bulunan toplam 8 madende gerçekleştirildiğini, ayrıca, geçen yıllarda bulunan 1-2 rezerv alanında da işletmeye geçmek için yatırımların devam ettiğini anlatan Akdur, gerçekleştirilen altın üretiminin ekonomiye katkısının geçen yıl yaklaşık 1,1 milyar dolar seviyesinde bulunduğunu kaydetti.
- "Ülkemiz, son 21 yılda 3 bin 174 ton altın ithal etmiştir"
Ümit Akdur, sosyal yapısı gereği Türkiye'nin, dünyada altın ithalatında önemli bir oyuncu olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ülkemizde yılda yaklaşık 1,3 milyon yeni doğum olmakta, 600 bin düğün, nişan ve sünnet töreni gerçekleştirilmektedir. Bilindiği üzere, insanlarımız doğum, düğün, nişan, söz, sünnet gibi günlerde hediye olarak genellikle altını tercih etmektedir. Ayrıca, tasarruflarını altın olarak değerlendirme eğilimi fazla olduğu için vatandaşlarımızın altına olan talebi çok yüksektir. Bunun en önemli göstergesi ülkemizin altın ithalat rakamlarıdır. Ülkemiz, son 21 yılda 3 bin 174 ton altın ithal etmiştir. Bir başka ifade ile ülkemizin altın ithalatı ortalaması 151 ton/yıl seviyesindedir. Altın fiyatlarına bağlı olarak yılda yaklaşık 6-8 milyar dolar altın ithalatına para ödeyen bir ülke konumundayız."
Dünyada geçen yıl yaklaşık 600 altın madeninde 3 bin 211 ton altın üretimi gerçekleştirildiğini, altın üretiminde Çin'in 460 ton ile başı çektiğini, bu ülkeyi 274 ton ile Avustralya, 269 ton ile Rusya, 214 ton ile ABD ve 171 ton ile de Peru'nun izlediğini ifade eden Akdur, dünya altın üretiminde Türkiye’nin payının ise 2015 yılı itibarıyla binde 9'a düştüğünü bildirdi.
Madencilik faaliyetleri için gerekli izinlerin alınmasında yaşanan sıkıntılar nedeniyle yeni altın madeni arama faaliyetlerine harcanan risk sermayesinin neredeyse durma noktasına geldiğini belirten Akdur, şunları kaydetti:
"İzin süreçlerinde yaşanan sıkıntılar nedeniyle altın üreten şirketler, yeni maden rezervleri aramak için kaynak ayıramamakta olup rezervleri tükeninceye kadar sadece mevcut ocakları işletmekle yetinmektedir. Bu durum üretimde sürdürülebilirliği olumsuz yönde etkilemeye başlamıştır. Oysa madencilikte sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için her yıl en az ürettiğimiz altın kadar yeni altın rezervlerinin keşfedilebilmesi gerekmektedir."
- "2023 hedefini gerçekleştirmemiz mümkün gözükmemekte"
Altın Madencileri Derneği Başkanı Başkanı Akdur, Türkiye'nin madencilikte dışa bağımlılığının her geçen yıl arttığını, 2015 itibarıyla kömür ve metal ithalatının yaklaşık 40 milyar dolar seviyesine çıktığını, dışa bağımlılığın azaltılabilmesi için izinlerin basitleştirilmesi ve makul seviyelere çekilmesi, maden arama faaliyetlerinin teşvik edilmesi, sektöre sermaye girişini artıracak güven ortamının yaratılmasının önem taşıdığını kaydetti.
2023 yılı için öngörülen 500 milyar dolarlık ihracat hedefinin içindeki 15 milyar dolarlık maden ihracatının gerçekleştirilmesinin mümkün gözükmediğini ifade eden Akdur, rakamların madencilik faaliyetleri ile ilgili zorunlu izinlerin alınmasında yaşanan sıkıntılar nedeniyle, sektörde üretim, ihracat, yatırım ve istihdam verilerinin aşağıya doğru gittiğini gösterdiğini kaydetti.
AA