Son zamanlarda Seydişehirde ambulans sesleri çok duyulmaya başlayınca, çoktan beri düşündüğüm bu konuyu yazmaya karar verdim. Hani bir deyim vardır hastane için: Allah oraya düşürmesin ve eksik de etmesin. Aynı onun gibi bir şey: Allah ambulansa düşürmesin, eksik de etmesin. Bu ülkede ambulans sesini seven var mı? Ambulans demek acı demek, ambulans demek ölüm demek, ambulans demek hayati tehlike demek, ambulans demek bir can kurtarmak demek. Ambulans demek eski deyimle can kurtaran demek. Can kurtarmaya gidiyor demek. Bir olay vardır, bir kaza vardır, bir yaralanma, bir aciliyet vardır ki içinde taşıdığı canı hastaneye ulaştırıyordur. Bizim toplumda bilinen şekli bu değil mi kardeşim? Ee, sen nereye gidersen git, sireni sonuna kadar açıyorsun. Olay belki en uç mahallede. Sinyalini yakıyorsun, bulunduğun yerden başlıyorsun, olay mahalline kadar geçtiğin yerdeki tüm insanların yüreğini hoplatmaya, merak ettirmeye ne hakkın var? Evet, bu bir emirse, sayın yetkililere söylüyorum: Bu işe bir çözüm bulunması lazım. Madem böyle, bütün bu acıları, gece gündüz her daim, tüm insanlara yaşatmanın acaba özel bir anlamı mı var? Anlamı yoksa, bu işe bir düzen verin beyler. Hiç kimsenin bu ülkede yirmi dört saat olağanüstü bir biçimde ambulans sesi duymaya ne kalbi dayanır, ne yüreği. İşinizi yapıyorsunuz, doğrudur ama, bu ülkedeki insanların yüreği her daim acı yaşamaya dayanmıyor artık. Olaya bir de bu yönüyle bakın. Can kurtaracağız derken, insanların tansiyonunu, kan şekerini yükseltmeyin. İnsanların zaten büyük bir kısmı stres içinde yaşıyor, bu sizin yüzünüzden daha fazla çoğalmasın.ABD Milletvekiline!ABD bir milletvekili Teröristler saldırılarına devam ederse, biz de İslamın kutsal yerlerine saldıracağız demiş. Dedikten sonra da sorulan Burası Kabe olabilir mi? sorusuna Evet demiş. Hemen aklıma Fil Suresi geldi. Ebrehe; o zamanın zalimi, o zamanın süper gücüne sahip kişisi, insanların Kabeye yönelmesinden rahatsız, insanların onun sistemine yönelmesini isteyen gücüne ve silahına, askerine güvenen bir süper güç. Hazırladığı ordularla Allahın evini yıkma planları yapıp saldırıya geçtiği sırada Mekkede yaşayan halk Kabenin bakımından sorumlu olan Abdulmuttalibe bir şeyler yapmayacak mısın diye sorduklarında, o Kabenin yakınlarında bulunan develerini göstererek develerin sahibi benim. Ben ancak develerimi koruyabilirim. Oranın sahibi orayı korusun, der. Ve ondan sonra olanları hepimiz biliyoruz: Ebabil kuşları! Ebrehenin çok güçlü zannettiği ordusunun başına gelenleri Fil Suresinden okuyalım: Rabbinin, fil sahiplerine ne yaptığını görmedin mi? Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı? Üzerlerine balçıktan pişirilmiş taşlar atan sürü sürü kuşlar gönderdi. Nihayet onları yenilmiş ekin yaprakları haline getirdi. .