Seyit Küçükbezirci ağabeyim, Memleket gazetemizdeki dünkü yazısını şöyle tamamlıyordu:
“Kore’ye giden “Birinci Türk Tugayı”nın komutanı Tahsin Yazıcı, “Kore Hatıralarım” adlı, 1963’te yayınlanan, büyük boy, 384 sayfalık kitabının “Giriş”inde şöyle bir başlık atar: 1950/1953 Kore Harbi, Demokrasi-Komünizm Cepheleri arasında bir harp olmuştu…”
Oyun, evet “oyun”. “Bir harp oyunu”… 37 subay, 26 astsubay, 658 erbaş ve er. Toplam 721 şehit. 2 bin 147 yaralı, 346 hasta, 234 esir, 175 kayıp. “1953’te iki taraf arasında “38. paralel” civarında mütareke. Amerika Birleşik Devletleri’nin “gül hatırına”.
Adını bile duymadıkları topraklarda yatan “Türk Kore Şehitleri”nin ruhuna binlerce “Fatiha”.“NATO”ya girmeyi hak etmek için “oralar”da kaldılar.”
Kore Savaşı, 1950-1953 yıllarında, Kuzey Kore ve Güney Kore arasında meydana gelen iç savaştır. Soğuk savaşın ilk yıllarında meydana gelen bu çatışma, ilk önce ABD ve müttefiklerinin daha sonra da Çin Halk Cumhuriyeti’nin katılmasıyla uluslararası bir boyut kazanmıştır.
Kore savaşı sonunda Kore’nin bölünmüşlüğü devam etmiş ve iki ayrı yönetimin birbirine olan düşmanlığı bugünlere miras kalmıştır. Savaş, tarafların karşılıklı saldırılarıyla devam etse de birbirine üstünlük kuramamışlardır.
Bu savaş devam ederken, Adnan Menderes’in başında bulunduğu o günkü Demokrat Parti iktidarı, ABD’nin isteği doğrultusunda Kore’ye asker gönderme kararı alır ve gönderir. Ne için? ABD’nin gül hatırı için.
Sonuçta; 721 şehit, 2 bin 147 yaralı, 346 hasta, 234 esir ve 175 kayıp vererek döneriz Kore’den… Ne için? ABD’nin gül hatırı için.
Yıl 1974. Bu defa Kıbrıslı soydaşlarımızı, Rum katliamından ve zulmünden kurtarmak için garantör olduğumuz Kıbrıs’a çıkarma kararı alınır.
Başbakan Ecevit’in tereddüt etmesine ve hükümetin büyük ortağı CHP lilerin büyük oranda karşı çıkmasına rağmen hükümette bulunan MSP nin ve Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın ısrarı ile çıkarma kararı verilmiştir.
Başbakan Ecevit, çıkarma izni alabilmek için İngiltere’ye gittiği anda Erbakan, Başbakan vekili olarak askere havaalanında “çıkarma hazırlıklarının başlaması” emrini verir.
Ecevit, İngiltere’den eli boş döndüğünde bütün hazırlıkların tamamlanmış olduğu bir tablo ile karşılaşır ve bütün tereddütüne rağmen, hükümet ortağının ve askerin de isteği ile mecburen evet demek zorun da kalır.
İşte bu noktada ABD devreye girer, Dış İşleri Bakan Yardımcısını Türkiye’ye gönderir ve çıkarmayı önlemek için ne gerekirse yapar.
Harekâtı önleyemeyen ABD, harekât tamamlandıktan sonra, Türkiye’ye ambargo kararı aldırmış ve uygulamıştır.
Daha önce biri İsmet İnönü’nün Başbakan olduğu, diğeri de Süleyman Demirel’in Başbakan olduğu dönemde olmak üzere iki defa ABD’nin girişimi ile, Kıbrıs’a verilen çıkarma kararlarından vazgeçilmiş ve harekât emri verilen askere ikinci bir emirle dur denmiştir.
Böylece o dönemlerde, Kıbrıs’ta soydaşlarımızın katliamlarına göz yumulmuştur. Ne için? ABD’nin gül hatırı için.
1974 de ise, Hükümette MSP’nin ve Necmettin Erbakan’ın da Başbakan Yardımcısı olması hasebiyle, ABD ve İngiltere’nin önleme girişimleri sonuç vermemiş, çıkarma gerçekleşmiştir.
Bugün geldiğimiz noktada, gül hatırı için ne gerekirse yaptığımız ABD’nin, karşımızda resmen ve alenen PKK ile işbirliği içinde olduğu, onlara 5 bin TIR, 2 bin uçak dolusu silah verdiği, onları eğittiği bir gerçektir.
Yukarıdaki olaylar sadece küçük birer örnek.
Bir asra yaklaşan bir süredir ABD’nin sadece askeri alanda değil, siyasi, ekonomik ve diğer sahalarda her istediğini yerine getiren bir Türkiye olmasına rağmen, ABD her zaman bize karşı çıkmış ve milli çıkarlarımız için atmamız gereken adımlara engel olmuştur.
Suriye sınırlarımızdaki ABD – PKK işbirliği öylesine ileri bir boyut kazanmıştır ki, ABD generalleri işi açıkça PKK’lılarla boy gösterme ve kucaklaşmaya kadar vardırmışlardır.
Hatta, “Türkiye, Münbiç’e gelmeye kalkarsa karşılığını veririz” demekten de kaçınmadırlar.
Dostluk ve müttefiklik karşılıklı olur.
Türkiye senin her isteğini yerine getirecek ama sen Türkiye’nin huzur ve güvenliğinin tehdit edildiği çok önemli bir olayda Türkiye’nin karşısında teröristlerle beraber olacaksın. Buna da dostluk, müttefiklik diyeceksin.
Ey ABD, şunu bil ki şu anda eski Türkiye artık yok. Sen karşı çıksan da milli meseleler gündeme geldiği zaman seni dinlemeyecek, ülkenin bekası için ne gerekirse yapacak bir Türkiye var.
1974 deki gelişmeleri ve tehditlerin karşısında, Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan’ın askerlerimize verdiği talimatları iyi bilirsin. Şimdi de o Erbakan’ın talebesi var Türkiye’nin başında… Aynen Erbakan gibi kararlı, imanlı ve cesur…
Gül hatırın için davranan biz olmayacağız artık. Biraz da sen bizim gül hatırımız için hareket et.
Mesela gül hatırımız için; binlerce km. öteden geldiğin Münbiç’ten çekil git.
Gül hatırımız için; PKK lılara verdiğin ve Türkiye’ye karşı kullanılmayacak diye söz verdiğin silahlar, Türkiye’ye karşı kullanıldığı için hemen topla.
Gül hatırımız için; Pensilvanya’daki terörist başını iade et.
Biz, senin gül hatırın için çok şeyler yaptık. Biraz da sen bizim gül hatırımız için bir şeyler yap.
Sadece sizin hatırınız yok ya… Bizim de hatırımız var. Hem de ne hatır.
Ey ABD, senin gül hatırına neler yapmışız neler,
Bizim hatırımız da senden bazı adımlar bekler.
Bu adımları atsan da atmasan da sonuç değişmez,
Eski Türkiye yok, senden icazet almak gerekmez.
S.S.Ersöz
Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.