Doğan Hızlan / Hürriyet-Cumartesi
Anadolu’da sanatın görkemi
Anadolu’nun tarihini tanımak için sanatını, sanatın sağladığı insani ve toplumsal kanavayı bilmek gerekir.
Bunları korumanın, o ülkenin var olması için gereken unsurların başında olduğunun bilincine yeni yeni varıyoruz. Anadolu Selçuklu Eserleri kitabı gibi çalışmalar bizim tarih içindeki ve bugünkü zenginliklerimizi tanıtmamızda ve korumamızda çok önemli. Türkiye’nin Onur Konuğu olduğu bu yılki Frankfurt Kitap Fuarı’nda bu tür eserlerin mutlaka sergilenmesinden yanayım. Yalnız uzmanının değil, Anadolu’yu tanımak isteyenlerin de kütüphanelerinde bulundurmaları gereken bir eser.
Yerel yönetimlerin, belediyelerin sanat konusundaki çalışmalarını, kitaplarını yürekten destekliyorum.
Çünkü oranın önemini sadece orada yaşayanlar, orayı ziyaret edenler ya da konunun uzmanları değil, hepimiz öğreniyoruz.
Masamın üzerinde iki ciltlik, Anadolu Selçuklu Eserleri albümleri duruyor. Kitap iki dilde hazırlanmış; Türkçe ve İngilizce. Konya Selçuklu Belediyesi Kültür Yayınları arasında çıktı.
Fotoğraf albümlerini Prof. Dr. Haşim Karpuz / Feyzi Şimşek / Ahmet Kuş / İbrahim Dıvarcı hazırlamış.
Albümün başında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Takdim’i, Konya-Selçuklu Belediye Başkanı Doç. Dr. Adem Esen’in Önsöz’ü yer alıyor. Önsöz’de hem bu projenin amacını, hem de ileriki projelerini açıklıyor Esen.
"Bu eser uzun yıllardır gerçekleştirmeye çalıştığımız projenin en önemli halkasıdır. 2004 yılında ’Selçuklu; kendi medeniyetimize sahip çıkıyoruz’ ismini verdiğimiz bir proje başlatmıştık. O günden bu yana hem Konya’yı daha iyi tanıma, hem de Konya’daki ecdat yadigarı eserlerin restorasyonuna zemin hazırlayan albümler yayınladık. Konya’daki Selçuklu, Beylikler, Osmanlı Dönemi Eserleri Albümleri ve Sille Albümü. Bir sonraki aşama, mirasçısı olduğumuz Selçuklu için bir vefa projesi olmalıydı. Elinizdeki eserle bu misyonu yerine getirmeye çalıştığımızı ifade etmek isterim.
Elbette Anadolu’daki medeniyetimizi kuran Selçuklu’ya borcumuzu ödememiz mümkün değildir. Ama hiç değilse, günümüze ulaşan eserlerinin derli toplu kitabının olması lazım gelir kanaatindeyim. Selçuklular’dan günümüze ulaşan ne varsa, sahip çıkmayı önemsememiz gerekir.
Selçuklu döneminde Anadolu, dünyanın en müreffeh ülkesi olmuştur. Nitekim iktisadi açıdan en şaşaalı senelerin yaşandığı bu dönemde ticari hayatın canlılığı kadar kültür ve sanatta da büyük bir ilerleme kaydedilmiştir. Selçuklu ve onlardan doğan devlet tarihe en büyük hizmetleriyle İslam dünyasının her tarafına cami, medrese, kütüphane, hastane, tıp mektebi, imaret, zaviye ve kervansaraylar ile doldurmuşlar ve bu kurumlara büyük vakıflar inşa etmişlerdir. Doğal ve insan eliyle yapılan tahribatlara ve Haçlı ve Moğol istilaları ile iç çatışmalara rağmen, Anadolu’daki abidelerin çoğu Türklere ait olmakla beraber, Irak, Suriye ve Mısır’daki eserler kayda değerdir. Bu çalışmamızdan sonra, ’Selçuklu’ya Vefa’ veya tarihten uyanmak projemizde buraları ele almaya gayret edeceğiz."
FRANKFURT’TA SERGİLENMELİ
Prof. Dr. Haşim Karpuz’un Türkiye’de Selçuklu Yapıları Fotoğraf Albümü yazısında; Selçuklu sanatının temelini, mimari eserlerin fotoğraflanmasının önemini vurgulamakta, Selçuklu çağında Anadolu’yu tanıtmaktadır.
İncelemenin içinde, kültür, sanat ortamı, toplum, yapı türlerinin özellikleri konusunda da bilgi veriliyor.
Yazıdan kitabın daha iyi okunması/görülmesi konusunda nasıl bir metot izlendiğini gösteren bölümleri şöyle değerlendirebiliriz: Türkiye’deki Selçuklu yapılarının bütününü içine alan bir envanter veya tespit çalışması bugüne kadar yapılmamıştır. Haşim Karpuz bunu şöyle dile getiriyor; "En büyük zorluğu çok çeşitli fonksiyonlarla üretilmiş yapıların tespitinde yaşadık. Tespit sırasında Selçuklu mimarlığı ile ilgili ana başvuru kaynaklarından başka yerel tarihlere ve monografilere başvurduk. Değişik coğrafi özelliklere sahip büyük bir ülke olan Türkiye’yi dolaşıp yapıları fotoğraflamak hem çok zaman aldı, hem de çok zahmetli oldu.
Türkiye Selçukluları sultanları da Türk devlet geleneğine bağlı olarak milletini refah içinde yaşatmak için yeni fetihlerin yanı sıra, devlet yönetimi, ekonomi, kültür, sanat alanında önemli başarılar gösterdiler. Orta Çağ ve dünya uygarlığına önemli katkılar yaptılar. Bu anlayış çerçevesinde, cami ve mescidler, medreseler, şifahaneler, türbeler, kervansaraylar, tekke ve zaviyeler, hamamlar, saraylar-köşkler, köprüler ve genel olarak değerlendirilebilecek Selçuklu şehirleri imar ettirdiler. Bu albüm çalışması ile, iddiasız bir şekilde ve ilk defa Selçukluların Türkiye topraklarında ortaya koydukları mimari mirasın toplu olarak belgelenmesi ve tanıtılması gerçekleştirilmiştir."
Birinci ciltte aşağıdaki kentlerin mimari eserleri yer alıyor: Afyon, Aksaray, Amasya, Ankara, Antalya, Artvin, Batman, Bayburt, Bitlis, Burdur, Çankırı, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Giresun, Gümüşhane, Iğdır, Isparta, İçel, Kahramanmaraş, Karaman, Kars, Kastamonu, Kayseri, Kırıkkale.
İkinci ciltteki kentler de şöyle sıralanmış: Kırşehir, Konya, Kütahya, Malatya, Mardin, Muş, Nevşehir, Niğde, Samsun, Siirt, Sinop, Sivas, Şanlıurfa, Şırnak, Tokat, Tunceli, Uşak, Van, Yozgat.
İkinci cildin sonuna fotoğrafların adları ve sayfaları da konulmuş.
Türkiye’nin, Anadolu’nun tarihini tanımak için sanatını, sanatın sağladığı insani ve toplumsal kanavayı bilmek gerekir. Bunları korumanın, o ülkenin var olması için gereken unsurların başında olduğunun bilincine yeni yeni varıyoruz.
Anadolu Selçuklu Eserleri’nde de açıklandığı gibi, eserlerin bazıları yok olmuş, bazıları korunamamış, bazıları çevreyle uyumu düşünülmeyerek tahrip edilmiştir. Bundan sonraki özenimiz hayati bir önem taşımaktadır.