Anadolu’dan Anabolu’ya…

Saffet Yurtsever

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubemizin Düzenlediği ve Konya Büyükşehir Belediyesi’nin desteklediği '2017 Yılı Yazılacak Çok Şeyimiz Var' Etkinlikleri Kapsamında Anadolu’nun kalbi Konya’dan AnaBolu'ya hareket ettik. Kontenjan sınırlı (bir otobüs) olduğu için TYB’den bazı yönetim kurulu üyesi arkadaşlarımız, bazı gazeteci ve fotoğraf sanatçısı arkadaşlarımız ile Anadolu Mektebinden bazı öğrencilerle güzel bir yolculuğumuz oldu. Bolu’nun sosyo kültürel coğrafi ve folklorik yapısı, doğal güzellikleri hakkında çok detaylı bilgiler edindik. Bizi misafir eden misafirperver Bolu Belediye Başkanı ve ilgili birimlerinin yöneticilerine en kalbî teşekkürlerimizi iletiyoruz.

Düz ovadan engebeli bir ortama; kuru ve sıcak bir iklimden nemli ve serin bir iklime; sarı rengin tonlarından yeşil ve mavinin ahenkli doyumsuz tonlarına geçerken uyum sağlamada zorlanmadık değil. Cennet tasvirlerinden adeta bir katresiyle karşılaşmanın hayretiyle alabora olduk. Bir anda nereyi temâşâ edeceğimizi, hangi yönü kameralarımızla belgeleyeceğimizi bilemedik. Allah(cc)’ın bir lütfû olan bu muhteşem doğa harikaları karşısında hayran kalmak deyiminin kifayetsizliğini yaşadık bir süre… Ateşe/ışığa saldıran kelebekler gibi sağa sola savrulduk. Şüphesiz bütün gördüklerimiz Allah(cc)’ın görsel âyetleriydi…

TYB Konya Şube Başkanımız Hayri Erten’in deyimiyle ‘bu ortama/Bolu’ya ölü gelenler dirilirler’di.

Doğal güzellikleriyle uyumlu bir şehircilik anlayışı politikası geliştirmiş Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz… “Tabiatın Kalbi” sloganıyla markalaşarak AnaBolu olmuş.

Akademisyen, gazeteci, yazar, sanatçı ve gençlerden oluşan grubumuz iki gün içinde, Bolu’nun doğal ve kültürel güzelliklerinin yanı sıra örnek belediye projelerini de yerinde görmüş olduk. Fakat anladık ki; bu iki güne sığacak bir gezi değilmiş, en az bir hafta zaman ayırmak gerekiyormuş…

Bolu Belediye Başkan Yardımcısı İhsan Ağcan tarafından Polisevi’nde karşılandık ve iki gece Bolu merkezden uzak, orman içinde bulunan Polisevi’nde misafir edildik. Gündüzleri ise Bolu’nun tarihî ve tabiî güzelliklerini gezme, görme ve temâşâ imkânı bulduk.

Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz tarafından bizi gezdirmek üzere görevlendirilen Tabiatın Kalbi Bolu Kültür ve Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Muzaffer Yıldırım’ın rehberliğinde gezinin ilk durağı Abant’a ulaştık. Abant gölünün hemen yanında kurulmuş bulunan Yaban Hayvanları Müzesi’ni ziyaret ettik. Bu müzede içleri doldurulmuş yaban hayvanlarının postları adeta canlı gibiydiler. Ayı’dan Tilki’ye, Kurt’tan Çakal’a, Geyik’ten Ceylan’a, Kartal’dan Şahin’e, Keklik’ten Sülün’e, Atmaca’dan Vaşak’a kadar bu ormanlarda yaşayan onlarca çeşit hayvanı bir arada görme imkânı bulduk. Burada sergilenen hayvanların hiç birisi avlanarak öldürülmemiş; ya kaza ile veya kaza geçirdikten sonra yapılan tedaviye rağmen kurtarılamayan hayvanlar olduğunu öğreniyoruz rehberimizden.

Müzeden sonra Abant gölü etrafında bir gezintiye çıktık ve yeşilin, mavinin, oksijenin tadına vardık. Göl yüzeyindeki sabırla çiçek açmış beyaz, sarı, pembe, kırmızı nilüfer çiçekleri oldukça ilgimizi çekti. Tabi, bu görsel ziyafet karşısında fotoğraf makinelerimizin deklanşörüne sık sık basmayı da ihmal etmedik. Göl etrafında tatil için mükemmel turistik tesisler yapılmış. Görevlilerin denetiminde kamp kurma ve konaklama imkânı da var. Faytonlar ve binek atlar göl etrafında dolaşmak için hazır bekliyorlar. Biz ise yürümeyi tercih ettik.

Göl etrafındaki yürüyüşten sonra Göl Restoran’da Bolu Belediye Başkanı Alaattin Yılmaz’ın ikramı olan öğle yemeğinde gölde yetişen nefis alabalık ziyafeti yorgunluğumuza değdi.

Yemeğin ardından Akşemseddin Hazretlerinin medfun bulunduğu Göynük’e hareket ettik. Burada İstanbul’un manevi fatihi, Fatih Sultan Mehmed Hân’ın hocası Akşemseddin Hazretlerinin kabrini ziyaret ederek kendisinin ve ailesinin ruhlarına Fatihalar gönderdik.  Öğle namazı eda edildikten sonra geçmişte ipek yolunun ve baharat yolunun birleştiği bu tarihî şehrin sokaklarında küçük bir gezinti yaparak şehre tepeden bakan Saat Kulesi’nin (eski adıyla Cumhuriyet Kulesi ve daha sonra da yangın kulesi olarak kullanılmış. Şimdiki adı ise Göynük Kulesi) olduğu tepeye tırmandık.

Rehberimizden Göynük’ün Arnavut taşı döşenmiş yol ve kaldırımlarının Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından yapıldığını öğreniyoruz. Tepeden Göynük’ü kuşbakışı seyretmenin zevki bir başka oldu… Hele bu tepedeki dinlenme yerinde içtiğimiz odun ateşinde semaver çaylarının tadı damağımızda kaldı. Rehberimiz Muzaffer Yıldırım, Göynük’teki birçok mezar ve mağaranın defineciler tarafından tahrip edildiğini, bu yüzden tarihî belgelerin yok olduğunu, birçok tarihi eserin yurtdışına kaçırıldığını üzülerek anlattı.

Dokumacılığıyla da meşhur Göynük’ten sonra Çubuk Gölü’ne misafir olduk. Bu gölün etrafında yer alan ama bakımsızlıktan viraneye dönmüş yel değirmenleri dikkatimizi çekti. Bu yel değirmenlerinin tarihi bir özelliği olmadığını,  yakın bir tarihte bir dizi çekimi için film seti olarak yapıldıklarını öğrendik.

Çubuk Gölünden sonra akşam yemeği için Sarot Kaplıcalarına geldik. Burada İskender döneminden kaldığı söylenen bir kaplıca termal hamamı bulunuyor. Devre mülkler inşa edilmiş ve lüks bir oteli var.

Akşam yemeğinin ardından Bolu merkezde Konyalı yazarlar olarak MTTB’nin salonunda Medeniyet Okulu öğrencileriyle bir buluşma gerçekleştirildi. Bu buluşmada Bolu belediye Başkanı Allaaddin Yılmaz da hazır bulundu ve bir konuşma yaptı. Konya’nın bir Selçuklu başkenti olarak köklü bir tarihinin olduğunu, daha önce Konya’ya yaptığı ziyarette Aydınlar Ocağı Konya Şube Başkanı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Güçlü’nün kendisini gezdirdiğini ifade ettikten sonra “Konya’dan gelen yazarlarımız, sanatçılarımız, fikir insanlarımız, akademisyen ve hocalarımıza, misafirlikleri vesilesiyle bizlere yaşattıkları onurdan dolayı teşekkür ediyoruz. Sebep olanlardan da Allah razı olsun. Bolu, Osmanlı payitahtı İstanbul ile Cumhuriyet Türkiyesi başkenti Ankara arasında bulunuyor. Arazisinin % 65’i ormanlarla kaplı ve iki yüz kadar göle sahip olan özel bir coğrafyadır. Biz buraya ‘Tabiatın Kalbi’ diyoruz. Dünyada dört mevsimin yaşandığı tek şehir Bolu’dur. İşbaşına geldiğim 13 yıldır şehrimizi bir değişim dönüşüm projesiyle geleceğe taşıyacak, yaşanılabilir bir kent haline getirmeye çalışıyoruz. Şu âna kadar altyapısı modern bir şekilde tamamlanmış olan şehrimizin bundan sonra su ile şehrin iç içe olduğu ve ormanlarla bütünleştiği konforlu bir Bolu hayalini gerçekleştirmek için çalışıyoruz.”dedi.

Daha sonra Konyalı yazarlarla Bolulu gençlerin doyumsuz sohbeti başladı. Sorular ve cevaplar birbirini takip etti. Okuyan ve yazan bu pırıl pırıl gençlerin soruları ve tavırları karşısında gençliğin geleceği ve ülkemizin selameti açısından yüreğimize su serpildi. Zamanın su gibi akıp gittiğini ise saatler 24.00’ü gösterince fark edebildik.  

İkinci gün(Pazar) gezi rotası Yedi Göller oldu. Yolda Ayı Kayası denilen bir mevkiinin hemen yanında bulunan bir seyir tepesine çıktık. Buradan karaçam, doğu kayın, köknar, gürgen ve yüzlerce çeşit bitki türünden oluşan yemyeşil bir orman deryasının, yeşilin dalga dalga bütün tonlarının ufuk çizgisinde gökyüzünün mavisiyle izdivacını temâşâya daldık. Sonra yine kıvrıla kıvrıla akıp giden yollardan adeta orman denizinin Kızıl deniz gibi Hz. Musa’ya açılan dev dalgaların arasından geçip Yedi Göller’i 1700 rakımı olan seyir tepesinden seyre daldık.  Yedi Göller mevkiinde Nazlı göl, İnce göl, Sazlı göl, Derin göl, Büyük göl, Serin göl ve Kuru göl olmak üzere yedi adet göl bulunuyor. Bunlar çok büyük göller değil. Küçük küçük gölcükler. Devasa bir orman denizi içerisinde kuşların ve böceklerin oluşturduğu orkestra eşliğinde küçük su damlaları gibi maviş maviş parıldıyorlar...

Yedi Gölleri yiğitliğin, mertliğin, kahramanlığın, zalimin karşısında, mazlumun yanında olmanın temsilcisi Köroğlu’nun ayak izlerine basa basa, nefesini hissede hissede, bir baştan bir başa, her pınarından doğal sularını yudumlaya yudumlaya, yalın yapıldak yürüyerek tek tek yakından temâşâ edip sonra yine yola revan olduk. İstikamet Gölcük Tabiat Parkı’ydı. Burada Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz ile yardımcısı İhsan Ağcan‘ın da bulunduğu Bolulu düşünce büyüklerinden Mehmet Şener Yücetürk ve Dr. Musa Okur üstadlarla Konyalı yazarlar biraya geldik. Sohbet, muhabbet, yemek ve çayların ardından göl etrafında yine sohbet ederek iki kilometrelik bir yürüyüş gerçekleştirdik. 

Hem öğretmen hem de mühendis olan Başkan Yılmaz, Mart 2004 yılından beri on üç yıldır (üç dönem) Bolu’ya hizmet ediyor ve etmeye de devam edecek inşallah. Yılmaz, yemek sonrası Bolu basınına yaptığı açıklamada, “Konya, tarihî birikimi olan, Selçuklu’ya başkentlik yapmış, şehircilik anlamında da özel bir yerdir. Bizim de oradan alacak çok şeyimiz var. Oradaki bu birikime sahip olan insanların Bolu’ya teşrifleri bizler açısından oldukça önemli ve bizleri onurlandırmışlardır.”dedi.

Konya Şube Başkanı Prof. Dr. Hayri Erten ise 1994 yılından bu yana Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi olarak kendi şehirlerindeki kültürel birikimlerin devam ettirilmesi, hem de başka şehirlerde ortaya konan faaliyetlerin Konya basınında tanıtılması amacıyla düzenli etkinliklerde bulunduklarını söyledi.  “Yazılacak çok şeyimiz var” sloganı ile her yıl farklı bir yere ziyarette bulunduklarını ifade eden Erten, “Gezimizle alakalı olarak da gözlemlerimizi yazıyoruz, hem de şehirle alakalı oradaki tecrübeleri kendi şehrimizle paylaşma imkânı buluyoruz.”şeklinde konuştu.

Bolu ile ilgili çok önemli gözlemleri olduğuna vurgu yapan Erten; “Biz şunu gördük: Başkan bey Bolu’yu adeta şantiyeye çevirmiş, altyapısını oluşturmuş. Bence buz dağının altını tamamlamış, üstünü de en görkemli şekilde tamamlayacağına inanıyoruz. Biz kendisini çok başarılı bulduk. Allah(cc) gayretlerini arttırsın. Bolu’ya gelen ölü bile olsa dirilir! Hakikâten çok güzel bir şehir. İnşaallah daha da güzel olacaktır.”dedi.

Ayrıca bu gezi ile ilgili yazılıp çizilenlerden ve çekilen fotoğraflardan oluşan bir kitap ya da derginin oluşturulmasına Başkan Yılmaz yeşil ışık yaktı.

Halk Ozanımız İsmail Detseli abimiz de bu gezi ile ilgili irticalen(doğaçlama) yazdığı duygu ve gözlemlerini dile getiren şirini Başkan Yılmaz’a okudu. Aklımda kalan bazı dörtlükleri ise şöyle:

“Çalışkan Belediye Başkanımız Alaaddin Yılmaz

Aslı öğretmen kökenlidir hizmete doymaz

Konu ülkesi ve Bolu olunca kabına sığmaz

Yaptığı güzel hizmetleri görmeye geldik şirin Bolu’muz.

 

Mertlik, efelik burda Çamlıbel’den sorulur

Yiğitler meydana çıkar kavga kurulur

Tüfek icat olunca mertlik bozulur

Mert ve cömert insanlar şehri güzel Bolu’muz.

 

Yazın dağların karlı, yazın göllerin su ile dolu

Dünyada en güzel doğaya sahiptir güzelim Bolu

Karadeniz’e Marmara’ya bağlanan Anadolu’nun yolu

Allah’ın bütün güzelliklerini sunduğu güzel Bolu’muz.

 

Bunca ilham Ozan İsmail’in gönlüne düşer

Anadolu’dan Marmara’ya, Avrupa’ya buradan yol geçer

Doğa güzelliklerini görenin tebdili şaşar

Bugün Konyalıları ağırlıyorsun sen güzel Bolu’muz. 

 

Bolu’ya dönüşte Bolu Belediyesinin oluşturduğu iki yüz kırk dönümlük Bebek Ormanı’na uğradık. Bu ormanın özelliği Bolu Belediyesinin doğan her çocuk için bir ağaç dikmesi ile oluşan bir meyve fidanı ormanı olmasıdır. Belediye Başkan Yardımcısı İhsan Ağcan yılda yaklaşık bin beş yüz doğum olduğunu yani bu ormana yılda bu kadar ağaç diktiklerini ve bu uygulamanın on iki yıldır devam ettiğini söyledi. Her ağaca kimin adına dikildiği yazılmış. İsimlerin yer aldığı levhaların bir özelliği de kız çocukları için pembe, erkek çocuklar için ise mavi renkli olmalarıydı.

Ayrıca belediye bu alanda fidanlardan arta kalan boşluklara sebze ekerek değerlendirmiş. Burada üretilen sebzeler fakirler için hazırlanan yemeklerde kullanılıyormuş. Bolu Belediyesi günde iki bin muhtaç aileye yemek veriyormuş.

Bebek Ormanı gezildikten sonra burada Konyalı Yazarlar olarak Bolulu yetkililerle vedalaştık. Ayrıca gezi boyunca yazarlara hizmet etmeyi kendileri için görev olarak kabul eden Medeniyet Okulu gençlerine de teşekkür ederek veda ettik. İki gün süren bu tatlı yorgunluğun ardından güzel edinimlerle ömrümüzün bu sayfasına güzel notlar düşmek üzere, istemeye istemeye Tabiatın Kalbi AnaBolu’dan Anadolu’ya, Konya yollarına yöneldik…

Konya Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tahir Akyürek’e, Konya Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın Halkla İlişkiler Daire Başkanı Ahmet Köseoğlu'na, Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz ve Başkan Yardımcısı İhsan Ağcan'a, rehberimiz Kültür ve Doğa Derneği Başkanı Muzaffer Yıldırım’a, TYB Konya Şubesi Başkanı Prof. Dr. Hayri Erten'e ve Yönetim Kurulu üyelerine, Medeniyet Okulu gençlerine ve büyük bir uyum içerisinde bu geziye katılan yol arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim.

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.