Deplasman fobimiz devam ediyor. Devam ederken de can sıkmaya ve yara açmaya başladı. Fobi derken, beş yeme hastalığına yakalandık. Hükmen galibiyetimizin dışında galip gelemediğimiz deplasmanlardan hiç olmasa beraberliklerle ve az gollü mağlubiyetlerle dönerken, sanki değişime uğradık. Hatırı sayılır deplasman puanlarına da hasret kaldık.
Biraz işin teknik boyutuna da değinmek istiyorum. Öncelikle takımımızda yıldız futbolcu konusunu açmak istiyorum. Eskisi ile yenisi ile kadromuzda yıldız futbolcu var diyeceğimiz bir tane dahi futbolcumuz yok. Aksini iddia eden var mı bilmiyorum. Bu eksiklik sadece bize ait değil. Bu gün ligdeki dört büyüklerin haricinde tüm takımların bu noktada aynı
düşüncede olduklarını sanıyorum. Şunu iyi ayırt etmemiz gerekir. İyi futbolcu ile yıldız futbolcu farklı farklı şeyler. İşte yıldız futbolculardan yoksun Anadolu takımları büyüklerle olan müsabakalarında maalesef verimliliklerini arttıramayıp olmadık işler yapıyorlar. Hatta macera peşinde koşarak hem kendilerine hem de takımlarına kötülük yapmış oluyorlar.
Hafta sonu Kadıköy’de oynanan müsabakanın sonucuna bakarak değil, müsabakanın tamamını analiz edeceğim. İlk yarım saatte kontrolü elden bırakmayarak rakip sahada çok pas yapan takımımız, genelde iyi görüntü vermesine rağmen sonuca gidebilecek bir atakta bulunamadılar. Belki de hepimizin hoşuna giden bu dakikalarda Fenerbahçe takımı
Konyaspor’u üzerine çekerek hızlı ve kontra hücuma çıkmayı planladı. Nitekim sağdan çizgiye kadar indikleri bir pozisyonda sahada görünmeyen Anelka’ya golü attırdılar. Sonrası.... Sonrası olanlar oldu. Direncimiz kırıldı. Gücümüz bitti. Sahada ne yaptığını bilmeyen bir takım olduk. Müsabakanın kalan bölümünde ise tamamen yarı sahamızda kalarak bilinçsizce savunma yapmaya başladık. İşte yanlışımızda burada başlamış oldu.
Bu müsabakada en iyi savunmanın hücum olduğunu unuttuk. Savunma gücümüzü arttırmak için tek forvete geçerek savunmanın göbeğinde çoğalıp Tayfun’u da buraya aldık. Geçen yılın hastalığı son iki maçta başlamış oldu. Tayfun’u nerede oynatacağımıza üç yıldır karar veremedik. Her neyse kaldığımız yerden devam edelim. Üçle kurtulur muyuz derken beşlik olduk. Düşünüyorum da acaba normal oyunumuzu oynamış olsaydık onluk mu? Olurduk?. Sanmıyorum. Rakip sahada oynarken pozisyon bulamayan takımımız 3-0’dan sonra iki net pozisyon bulması sanki bu tezimizi doğrular gibi. Çok net pozisyonlardı. Kadıköyde oynarken ayaklarımız titriyor.
Son haftalarda ilk onbirde başlayan Bebbe’nin ısrarla sahada kalmasına aklım ermiyor. Rakibi rahatsız eden dağıtan bir forvet adamı olmadığı malum. Bundan daha alasını Tayfun forvette zaten oynuyor. Tayfun’u kesme sebebimiz ağırlığı ise Bebbe ondan daha ağır bir adam. Velhasıl ağır Fenerbahçe defansına ağır forvetle cevap vererek Fenerbahçe’nin ekmeğine yağ sürmüş olduk. Her takımın çözdüğü şifreyi biz bulamadık. Orta saha oynayan futbolcularımızın ofansif futbola yatkın olmamaları bizim handikabımız. Deplasmanlarda başarısız olmamızın tek sebebi bu diyebilirim. Hoş defansif anlayışları da tartışılır... Ama görülen şu ki orta sahada oynayan futbolcularımızın hücuma desteği sıfır. Yan pas yan pas. Ne diripling yapıp adam eksilten var, ne topa vuran var, ne de dikine gol pası atan var. Aykut hocanın kalan haftalarda bu problemleri çözeceğini sanıyorum. Defansa gelince cumartesi akşamı müdafaada göbek dediğimiz tabirle ortadan delindik. Rakip takım çizgiye kadar inerek yanlardan da delindik. Hamle dahi yapamadık. Soldan sağdan gelen akınları kesemedik. Müdafaada çoğalmamıza rağmen hiç bir etkimiz olmadı Defansta çoğalmamız bize zarar bile verdi diyebilirim.
Kısacası farkı önleyemedik. Çünkü Saha ve adam markajından uzak, ilerde topa basmayan, ortada adam kovalamayan bu yapı ile başarılı olmamız zaten düşünülemez. Kim kiminle oynadı belli değil. Ne kademeye giren var, nede mevkisinde oynayan var. Sahaya yayılırken mevki kavramında sistemi oluşturan hiçbir futbolcumuz sisteme ve mevkiye uygun görüntü çizmediler. Herkes harmandalı oynadı desek doğru olur.
Sezon başından beri Murat Hacıoğlu’na takıntılıyım. Hala ne zaman oynayacak diye bekliyorum. Yıllardır takip ettiğim Hacıoğlu sanıyorum verimsiz bir yıl geçiriyor. Şekerspor’dan başlayıp Bursaspor ve Diyarbakırspor’da oynadığı süre içerisinde oynamış olduğu futbolla göz dolduran Hacıoğlu Konyaspor’da çıkışa bir türlü geçemedi.
Futbolcu arkadaşların üzerinde bulunan ölü toprağını silkeleyerek bir an önce kendilerine gelmeleri gerekir. Sıralama ve puan olarak rahat olmanız sizleri rehavete sokmamalı. Hafta sonu oynadığınız maçın kasetini lütfen tekrar izleyin. Ümit ediyorum ki sizleri sevenleri mahcup ettiğinizi göreceksiniz. Bizler sizleri seviyoruz. Lakin şunu da unutmayın. İçeride kazanılan son Rizespor maçı dahil hiç de iyi futbol oynamadığınızı biliyoruz. Anlaşmalar yapılıp sözleşmeler yenilendiği zaman böyle mi oluyor diye insanın aklına gelmiyor da değil. Sağlıcakla kalın.